2

İzmir Futbolunda Hazin Bir Hikaye  


  • Oluşturulma Tarihi : 19.05.2016 06:49
  • Güncelleme Tarihi :

Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal iken, mandalar berber iken, annem kaşıkta, babam beşikte iken, dünyanın Asya ve Avrupa kıtalarının ortalarında üç tarafı denizlerle, dört tarafı düşmanlarla çevrili bir ülke varmış.

Bu ülkede yaklaşık 80 milyon yerli ülke insanı ile beraber kimilerine göre 3, kimilerine göre 5 milyon da göçmen yaşarmış. Ancak gelin görün ki bu ülke de yöneticilerin ‘Benim oğlan çok maharetli. Topa vurmuşluğu da var, Spordan sorumlu genel müdür olsun, Benim kız da bizim evin önündeki havuzda arada çimerdi, yüzme ile ilgili daire başkanı yapalım’ demeleri yüzünden günübirlik başarılar dışında hiçbir spor dalında başarı sağlanmazmış.

Derken bu ülkenin batısında bir ilde kenar semtlerinden birinde yaşayan, bir fabrika işçisi baba ile ev hanımı annenin bir çocuğu olmuş. Adını Serkan koymuşlar.

Serkan büyüyüp serpildiğinde arkadaşları ile boş bulduğu her yerde, bazen boş teneke kutuları, bazen boş pet şişeler, bazen de çaputtan yaptıkları top görünümlü her şey ile maç yapmaya başlamışlar. Öyle ya; fakir semtlerinde spor salonları, tenis kortları ya da başka olanaklar vardı da Serkan mı gitmedi?

Serkan oynarken yaşıtlarına göre fiziği, top tekniği ve oyun zekası hemen fark edilmiş. Mahallenin büyüklerinden biri tutmuş onu mahallenin amatör takımına götürmüş. ‘Hocam bu çocuğu bir gör’ demiş.

Belediyenin her sene amatör kulüplere dağıttığı para ve birkaç meraklıdan topladığı paralar ile geçimini sağlayan, topa biraz meraklı ama mevcut sistemden dolayı da bezgin hale gelmiş hocası ‘Geçsin bir görelim’ demiş. Serkan orada da yaşı kendinden büyükler arasında önce hocasının gözüne, sonrada takıma girmiş. 

Bir maçta bir üst ligdeki yöneticiler ‘Gelecek sene seni bize alacağız, sakın kimseye söyleme’ demişler. Ancak o sene seçimde onlar gelemeyince Serkan’ın hayalleri başka bahara kalmış.

Hocası sezon sonunda ‘Oğlum bak Göztepe diye bir takım var. Onlar Süper Ligde. Seçmeleri var. Git oraya. Sen yetenekli çocuksun, seni mutlaka fark ederler’ demiş. Garsonluk yaptığı yerden güç bela izinle, iki numara büyük ayakkabıyı komşudan, şortu arkadaşından ödünç alan Serkan o gün yüzlerce çocuğun katıldığı, kenarda bir adamın çocukların sadece o günkü performanslarına göre ‘iyi- kötü’ diye değerlendirdiği temmuz ayının öğlen sıcağındaki bir deneme antrenmanında, ‘iyi’ denilerek son 16 kişi arasına girmiş.

Kendisi de Göztepe’nin başarıdan başarıya koştuğu 1970’li yılların efsane kadrosunda yer alan ve yönetim tarafından ‘Yetenekli çocukları bizim için bul’ diye ‘seçici’ olarak görevlendirilen ‘Göz Ali’ Serkan’ı yanına çağırmış. ‘Evladım sen maşallah çok iyisin. Yönetimden kimseyi tanır mısın?’ diye sormuş. ‘Hayır hocam kimseyi tanımıyorum’ diyen Serkan’a ‘Biz seni ararız’ demişler.

Ancak ne arayan ne de soran olmuş. Serkan daha sonra kendi yerine takımın altyapısına dayısı yönetim kurulunda olan birinin alındığını öğrenmiş. Oda spora küsmüş. Zaten kıt kanaat geçinen ailesine katkı yapmak için çalışmaya başlamış.

 “Göz Ali’nin seçtiği o alt yapı ile başarıdan başarıya koşan Göztepe” diye yazmamı bekliyorsunuz değil mi? Keşke öyle olsa. Göz Ali’nin torpilli alt yapı ile destekli Göztepe, önce ligden düştü, sonra sırayla tüm liglerden düşerek Amatör’e kadar indi.

Takım iflas etti

Kapanacakken icradan sadece ‘Göztepe’ markası için, futboldan zerre anlamayan, iktidara yakın Gaziantepli bir kuyumcu tarafından alındı. Biraz allandı, biraz pullandı ve para ile başka bir takımın hakları alınarak tekrar profesyonel liglere döndü.

‘Gökten üç elma düştü’ deyip hikayeyi bitireyim diyorum. Ama bu hikaye bitmez.

Aynı hikaye İzmirsporda yaşandı, Altay’da yaşandı, şimdi de Göztepe’nin meşhur rakibi Karşıyaka’da yaşanıyor.

Ülkenin başına hakkaniyetle, adaletle, yetenekle yöneticiler gelmediği sürece biz bu hikayeleri çok duyarız, çok okuruz

Sonra Serkan Eşrefpaşa’da Süper amatörde top koştururken biz elin gavurlarına milyon euroları dökmeye devam ederiz.

‘Arda Bayrampaşa’dan Barcelona’ya gitti ama’ diyenlere de ‘Külkedisi masalını hatırlatsın diye bu hikayeyi anlattım.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İzmir Futbolunda Hazin Bir Hikaye  
Dr. Deniz Arslan
Yazarımız Kim ?

Dr. Deniz Arslan