İzmir Metrosuna ‘Binememe’ Maceram


  • Oluşturulma Tarihi : 05.02.2016 08:22
  • Güncelleme Tarihi :
İzmir Metrosuna ‘Binememe’ Maceram yazının resmi

Dünyanın ilk metrosu 1863 yılında yapılan Londra metrosudur. Yani 153 yıl önce hizmete girmiştir. Türkiye’de ise 12 yıl sonra yani 1875’te Karaköy-Beyoğlu arasında ilk metro hizmete girmiştir. Dünyanın bütün büyük şehirleri ulaşım planlarını metrolar üzerine kurarken biz çeşitli sebeplerden dolayı bu işlerde geri kaldık. İzmir metrosunun temelleri 1993 yılında o zamanki ‘çılgın’ başkan Yüksel Çakmur zamanında atıldı. Metro Üçyol-Bornova arasında 2000 yılında tam kapasiteyle çalışmaya başladı. Yani 16 yıl önce, ilk metronun kurulmasından 137 yıl sonra. Efendim nereden çıktı bu kadar ‘faydasız’ bilgi?

Uzun süredir İzmir’de oturuyorum ama arabam olduğundan metro ya da otobüs kullanmıyorum. İstanbul’da ise metro kullanmışlığım çoktur. Bu sabah arabamı servise bıraktım. İşe gitmek için de servisin hemen yanındaki metroyu kullanmak istedim. Metronun Bornova Sanayi Durağı 50 metre ötedeydi çünkü. Oraya gittim. Metroya binmek için tek geçişlik bilet almak istedim. Öyle ya sadece işe gitmek için bir kez geçecektim. Oradaki makinalara baktım sadece kart dolum makineleri vardı. Yani bilet satılan makine yoktu. Oysa 1996 yılında Hollanda’da metroya ilk bindiğimde tek bilet, gidiş dönüş bileti ya da 5-10 defalık bilet satan makineler görmüştüm. Nitekim aynı biletleri İstanbul ve Ankara’daki metrolar da satıyorlar. Sene 2016, 4 Şubat. İzmir metrosunda tek geçişlik kart satan makineler yok.

Sanırım belediyenin öyle makinelerden haberi yok. Gişeye yöneldim. Oradaki kıza tek veya iki geçişlik kart almak istediğimi söyledim. Kız üzgün bir şekilde ‘Beyefendi ne yazık ki öyle kartlar yok’ dedi.  ‘Peki nasıl kartlar var?’ dedim. ‘Efendim 3.5 aydır hiçbir kart yok’ dedi. ‘Peki siz ne iş yapıyorsunuz burada?’ dedim gülerek. ‘Biz kartı olanların kartına yükleme yapıyoruz’ dedi. ‘Peki ben metroya nasıl bineceğim?’ dedim. ‘Kartı olan birinden rica edin, para teklif edin’ dedi.

Turnikelerin başına gidip bekledim. Emekli bir çift geldi. Adam çok sinirli birine benziyordu. Korktum soramadım. Ardından kaşları çatık, mutsuz görüntülü kırklı yaşlarda bir kadın geldi. Ona sormaktansa işe yürüyerek giderdim. Hafif sakallı bir öğrenci geldi. Tam ona soracaktım onun da bakiyesi bitmiş, geçemedi. Tekrar doldurmaya gitti. Bir genç kız geldi. Ama tüm Türk kızları gibi göz teması kurmadan, kaşları çatık olarak yanımdan geçti. Elimde para ile turnikelerin başında beklemeye devam ettim. Turnikelerin başındaki güvenlik görevlisi ile göz göze geldik. ‘Kart satmıyorlar. Nasıl gideceğiz?’ dedim çaresizce. Sanırım Küçük Emrah’ın ‘Bakkal amca bir ekmek’ diye sorarken baktığı gibi bakmışım. Halime mi acıdı yoksa o da başka bir çözüm olmadığını bildiğinden mi yandaki kapıyı açtı. ‘Geç’ anlamında sessizce eli ile işaret yaptı. Teşekkür ettim.

‘Belki orada yoktur ama Çankaya daha merkezidir orada vardır’ diye Çankaya’ya geldim. Oradaki makinelerde de sadece kart dolumu yapılıyordu. Gişe de kapalıydı. 2 saat sonra açılacağı yazılmıştı. ‘İzmir çok gelişmiyor, köy gibi kaldı, belediye hizmet etmiyor’ diyorlar.

Bu örnek bunu doğruluyor gerçekten.  İlk metronun açılışının üzerinden 153 yıl geçmiş, biz burada paramızla metroya binemiyoruz. Yani bir binişlik, iki binişlik kart makinesi koymak ya da o kartlardan getirip gişede satmak çok mu zor?

İzmir’e gelen yabancılar veya metroyu bir kereliğine kullanmayı düşünenler metroya nasıl binecekler?  Her seferinde iyi niyetli bir güvenlik görevlisinin kapıyı açmasını mı bekleyeceğiz?

Biri Deniz Arslan’ın anlayabileceği şekilde anlatsa da öğrensek.

İzmir Metrosuna ‘Binememe’ Maceram
Dr. Deniz Arslan
Yazarımız Kim ?

Dr. Deniz Arslan