2

LEVENT KIRCA


  • Oluşturulma Tarihi : 16.10.2015 09:22
  • Güncelleme Tarihi :

Levent Kırca vefat etti. Allah rahmet etsin. İyi insandı. Her şeyden önce ‘insan’dı.

İzmir fuarının popüler olduğu seksenli yıllar. Ağustos ortasından itibaren 1 aylık süre boyunca Meşhur şarkıcılar, tiyatro oyuncuları 1 aylık süre boyunca İzmir’e gelirlerdi. Fuar Göl Gazinosu, Ekiciöver gazinosu, Manolya gazinosu ve Lunapark Gazinosu, bu bir aylık süre boyunca İbrahim Tatlıses, Emel Sayın, Zeki Müren ve Coşkun Sabah gibi zamanın meşhur şarkıcılarını ağırlardı.

Bunun yanında Zeki Alasya-Metin Akpınar, Nejat Uygur ve Levent Kırca gibi dönemin meşhur tiyatrocuları da ekipleri ile beraber Fuarda sahne alırdı. O bir aylık süre de İzmir’e çevre illerden bir sürü insan, sevdiği sanatçıları, canlı olarak izlemeye gelirdi. Hatta bizi ziyarete gelen ablalarım ve ağabeylerim de özellikle izinlerini Fuarın açık olduğu o tarihlere denk getirir, hem tatile hem de sevdiği sanatçıları görmeye gelirlerdi. Evimizin olduğu Narlıdere Sahil evleri o dönemde plajların ve yazlıkların olduğu küçük bir sahil köyüydü. Bizim evimize yakın bir yerde ‘Ercan Villa’ diye havuzlu, küçük bir otel vardı. Genellikle  Nejat Uygur ve ailesi orada kalırdı. Bazen biz çocuklar toplanıp Nejat Uygur’a gizli gizli bakmaya giderdik. Yemek yerken, çayını içerken ona bakar ‘vay be aynen bizim gibi yemek yiyor’ diye hayret ederdik.

Yine böyle bir Fuar döneminde Levent Kırca ve Oya Başar’ın Ercan villa da kaldığını duymuştuk. Yaz tatili için evimize gelen meraklı Cemile ablam ‘’Hadi Levent Kırca’ya bakmaya gidelim’ elimden çekiştirerek götürdü. Levent Kırca’nın komik biri olduğunu duymuştum ama kendisini görmemiştim.

Ercan Villa’ya doğru gittik. Dışardan kafamızı uzatarak havuz başına doğru bakındık. Güneşlenen birkaç kişi vardı ama Levent Kırca yoktu. Ablam ‘valla buraya kadar gelmişken Levent Kırca’yı görmeden gitmem’ deyip içeri sızdı. Ben kapıda bekledim. Bir süre sonra elinde çay, eski bir tişört, dağınık saçları ile Pos bıyıklı birisi dışarı çıktı. Kapının kenarında sigarasını yaktı.  Çektiği dumanı denize doğru üfledi.  Kendisini izliyordum.  Etrafa kayıtsızca bakıyordu. Bir an göz göze geldik.

‘Hayrola’ anlamında gör kırpıp başını salladı. ‘Ablamı bekliyorum da.  Levent Kırca’ya bakmaya gitti’ dedim. Durumdan birazda rahatsızdım. ‘Ne olacak ki Levent Kırca’yı görünce yani’ diye kendi kendime söyleniyordum.

 ‘Levent Kırca’yı ne yapacak ki?’ dedi. ‘Bilmem. Bende aynı şeyi düşünüyorum, herhalde boynuna sarılıp öpecek ’ dedim birazda dalga geçerek. ‘Sen Levent Kırca’yı tanır mısın?’ dedi. Dudaklarımı bükerek başımı ‘hayır’ anlamında salladım.

‘Zaten çok ünlü biri de değil ki’ dedi. Bir şey söylemedim. Ablam dışarı doğru geldi. ‘ Hadi gidelim, kör olası garsonlar bırakmadılar’ dedi kızgınca. Karşımdaki pos bıyıklıya ‘Abi iyi günler’ diye el kaldırdım. Ablamda gayrı ihtiyari o tarafa baktı. ‘Aaa Levent Kırca’ dedi heyecanla. ‘Sizi ailecek çok seviyoruz, izliyoruz’ gibi klasik sözler söylendi. Ablam, hangi arada aldı bilemiyorum, elime fotoğraf makinesini tutuşturdu. Levent Kırca ile güzel bir fotoğraf çekildi. Ayrılırken Levent Kırca bana yine göz kırpıp el salladı. Böyle oldu bizim Levent Kırca ile tanışmamız. Bir iki kere de bakkala alışverişe gelirken gördüm, selamlaştık ‘Ne haber? Diye göz kırpardı.

Yolda rastladığı herkesle sıcak şekilde sohbet eden içten bir insandı. O dönemin diğer ünlüleri gibi ‘Siyah gözlükleri ile ‘kaf dağından geldim’ gibi davranmazdı.

O yüzden benim aklımda hep sıcak ve samimi biri olarak kaldı. Öldüğünü duyduğumda Ercan Villanın kapısında göz kırpan hafif kır saçlı, pos bıyıklı hali gözümün önüne geldi.

‘Allah Rahmet etsin be abi’ dedim.

LEVENT KIRCA
Dr. Deniz Arslan
Yazarımız Kim ?

Dr. Deniz Arslan