2

Ne İstediler de Vermedik


  • Oluşturulma Tarihi : 24.05.2016 06:45
  • Güncelleme Tarihi :

Bizim yıllardır girmeye çalıştığımız Avrupa Birliği’nden İngilizler çıkmaya çalışıyorlar. Zaten İngilizler kısmen içerdeydiler, şimdi ‘Tamamen çıkalım mı çıkmayalım mı?’ diye referanduma gidecekler.

Biz ‘Lütfen bizi alın’ diye kapıyı zorlarken İngiliz muhalefeti ‘Türkler geliyor, etrafta zontalar, mafya ve çeteler kol gezecek, onlar girmeden kaçalım’ diye propaganda yapıyorlar. Bu propaganda oldukça tutmuş olacak ki İngiliz Başbakan’ı ‘Türkler ancak 3000 yılında Avrupa Birliği’ne girerler, korkmayın’ diye bir açıklama yapmak zorunda kalmış.

Şaka değil gerçek.

Kendimi bildiğimden beri Avrupa Birliği’ne girmeye çalışıyoruz.

Kendimi ne zaman bildiğimi net olarak hatırlamıyorum ama hafızamı zorladığımda bu konuda hatırlayabildiğim iki kelime bulabildim. Ali Bozer ve AET (Avrupa Ekonomik Topluluğu) 

Şimdi internetten baktım 1986 ve 1989 yılları arasında AET’den sorumlu Devlet Bakanı olarak görev yapmış. O zamanlar Avrupa Birliği’nin adı buydu.

Zaten İngiliz Başbakanı da ‘Türkler 1987 yılında başvurdular. Ancak birliğe katılmak için gereken koşulları öylesine ağır bir şekilde yerine getiriyorlar ki ohoo sittin sene giremezler’ diye cümlesine başlamış. Haksız mı? Haklı.

Temelleri 1951 yılında atılan Avrupa Birliği ile Türkiye arasında 1963 yılında ortaklık antlaşması ile ‘Kardeşim biz de size girmek istiyoruz’ demişiz. Onlarda ‘Şunu yap girersin’ demişler. Biz denileni ‘Bir ara yaparız’ diye öteleye öteleye yıllara yaymışız. ‘Yaptım’ diye gittiğimizde de ‘Valla aradan çok zaman geçti. Sen şimdi de şunları, şunları yap, gel’ demişler.

Duygusal milletiz. ‘Sana küstüm demişiz’ koşulları yerine getirmemişiz, bir de araya bir iki Askeri darbe girmiş.

Bu arada 1981 yılında Yunanistan birliğe girmiş. Yunanlılar girince ‘Biz Türkleri istemeyiz. Hem onlar şunları ve şunları eksik yapmışlar’ diye Avrupa Birliği ülkeleri nezdinde menfi propaganda yapmışlar. Eksikleri tekrar yapıp gitmişiz bu sefer de ‘Marmaris’teki keçi adası, Bodrumdaki eşek adası, Çeşme’deki Eşek’in babası adası bizim. Biz oralara asker çıkaracağız. Ses çıkarmazsanız bizde ses çıkarmayız’ demişler.

Netekim (ki bilgisayar bu kelimeyi otomatik olarak ‘Nitekim’ diye değiştiriyor. Üçüncü kez yazınca kabul etti) 12 Eylül darbesi ile meşgul olduğumuzdan bizde sesimizi çıkarmamışız.

Nihayet 1987 yılında tam üyeliğe başvurmuşuz. Bu sefer de araya giren terör olayları nedeniyle ödevleri ancak 1999 yılında bitirmişiz ve Onlarda bizi ‘Tam üye adayı’ kabul etmişler.

Biz ilk başvurduğumuzda 6 ülke ( Almanya, Belçika, Hollanda, Fransa, Luksemburg, İtalya) varken, bize verilen ‘Hayli çaba gerekli’ karneleri yüzünden şu anda 28 üyeli kocaman bir ülke haline gelmiş.

Bu arada Yunanlılar ve Rumların Ege ve Akdeniz’de almadıkları küçük ada ya da kaya parçası kalmamış.

Kıbrıs’ı verirseniz ‘okey’ veririz diyorlar. Onun için müzakereler devam ediyor. Kıbrıslılarda ‘Kardeşim keşke bizi kurtarmasaydınız. Bırakın biraz cebimiz para görsün’ dediklerinden bu müzakerelerin büyük olasılıkla yakında ‘olumlu’ sonuçlanacağını, Kıbrıs’ta Yunanlıların hakim olduğu bir yönetimin başa geleceğini düşünüyorum.

Verecek tek bir şeyimiz kaldı.

Onu da tahmin ediyorsunuzdur. Onu da verirsek Bize ‘vize serbestisi’ sağlayacaklarmış.

Bize bu serbestiyi verdiklerinde de biz rahatça Avrupa’ya girecekmişiz.

Bize giren girdi zaten farkında değiliz. Ege’deki adalarda, kayalıklarda Yunan bayraklarına bakın. Ne demek istediğimi anlarsınız.

Ne İstediler de Vermedik
Dr. Deniz Arslan
Yazarımız Kim ?

Dr. Deniz Arslan