Sayfa Yükleniyor...
Dünkü yazımın devamıdır..
Dün yine karşılaştık. Her gün jöleli, biryantinli, muntazam taranmış gördüğüm saçlarında jöle yoktu. Sinekkaydı görmeye alıştığım sakalları biraz uzamıştı.
Ne haber? İyi misin? diye sordum.
Eh işte be ağabey. İdare etmeye çalışıyoruz diye cevapladı.
Ne oldu? Pek iyi görünmüyorsun dedim.
Belli oluyor mu? diye cevapladı, yüzünde zoraki bir gülümseme ile.
Yani.. dedim.
Hanımla ayrılıyoruz dedi eliyle gözlerini ovuştururken.
Hayrola ne oldu? Sebep? Niye ayrılıyorsunuz? diye arka arkaya soruları sıraladım.
Ağabey; pek çok sebep var ama ana sebep para dedi. Biraz durdu, ben bir şey sormadan devam etmesini bekledim.
İstanbulda çok iyi para kazanıyordum. Sana da anlatmıştım. Her gece başka mekânlarda yiyip içiyordum. Eşimle de o zaman tanıştık. Onun ailesinin ekonomik durumları pek iyi değildi. Evlenirken düğün masraflarını, evi, eşyaları yani her şeyi ben karşıladım. Hatta benim katkılarımla annesine de ev aldık. O zaman kayınvaliden bana canım damadım diye seslenirdi. İyi kazanıyordum beraberce, yiyip, içip, geziyorduk.
Karım özel bir yerde çalışıyordu. Özel sektörün tatil, hafta sonu demeden uzun çalışma saatleri ve iş yoğunluğundan sürekli şikâyet ediyordu. Ben de İşten çık, evde otur, KPSS çalış dedim ona ve bir yıl dershaneye gönderdim. Sonra kazanıp devlet memuru oldu. Her şey yolunda gidiyordu dedi.
Peki ne oldu da her şey bozuldu? diye sordum.
Ben işten ayrıldıktan sonra sorunlar başladı. O dönemde pek çok alışkanlığımızdan fedakârlık etmez zorunda kaldık. İlk tartışmalarımız da o zaman başladı. İstanbulda istediğim gibi bir iş bulamayınca İzmire, eski şirketime döndüm. Ama tabii attan inip eşeğe binmiş gibi oldu. Orada kazandığım para, buradakinin üç beş katıydı. Her tartışmamızda Neden İstanbuldan ayrıldın?la başlayan, düşünmeden, sorumsuzca hareket eden, işe yaramaz biri olduğumla devam eden sözler söyleyip durdu. Oysa ne yaptıysak beraber yapmıştık. Bu arada iş ile ilgili sıkıntıların getirdiği stresten kaynaklanan ufak tefek rahatsızlıklarım olmaya başladı. Onlar da ayrı bir tartışma konusu oldu.
Hele kayınvalidemi görmeliydin ağabey! Bir insan ancak bu kadar değişir. Kızım hasta bakıcı olsun diye evlendirmedim dedi bana ya! Oysa ben ona ev almıştım, sürekli para yardımı yapıyordum. Ama para kalmayınca herkes, her şey değişmişti. Boşuna Üç şeyi kötü günlerde dene; eşini, dostunu ve sabrını dememişler. Eşim Ben ayrılmak istiyorum dedi bana. Açıkçası çok istediğim bir durum değildi bu. Çünkü bu günleri de atlatacağımızı düşünüyordum ama o kararlı. Tamam ayrılalım dedim ama bu seferde tamamen kendi paramla, evlenmeden önce aldığım evden pay istiyor. Çıldırmamak için kendimi zor tutuyorum dedi.
Başka bir sorun olmadığına emin misin? Kadını aldattın mı? dedim gözlerine bakarak.
Ağabey; bunca sorunun arasında başka kadınlara bakacak halim mi var Allah aşkına! dedi
Bir şey diyemedim. Zaten her şeyi anlatmıştı
Ağabey zaten eskiler Teşhisi güzel koymuşlar. Parasız erkek, gereksiz erkektir demişler dedi acı acı gülerken.
Öyle midir? dedim.
Sence değil midir? dedi.
Bir şey diyemedim.