RUS MİSAFİRLER


  • Oluşturulma Tarihi : 07.09.2015 07:51
  • Güncelleme Tarihi :
RUS MİSAFİRLER yazının resmi

‘Ne bu Rus muhabbeti kardeşim?’ ya da ‘bizim yazar aklını Rus’la bozmuş’ dediğinizi duyar gibiyim. Yani başlık konusunda bir sıkıntı çekiyorum sevgili okur. Konumuz birkaç gündür başlangıçta Rus zannettiğim ama sonra Ukraynalı çıkan misafirlerle ilgili. Doğal olarak başlık da böyle oluyor. Yani gönlünüz hoş olsun, sırf  ‘Rus’ kelimesi geçmesin diye Tutup Ruslara ‘Çekoslovak mı diyeyim? Ya da Alman? İngiliz?

Rus yerine başka bir şey desem bir ara Uygur Protestoları sırasında etrafta dövecek Çinli arayıp, bulamayınca, Koreli döven Milliyetçi kardeşlerimin yaptığı gibi olmaz mı?

Artık günümüzde ‘Reyting’ her şey demek... Bizim için reyting ‘okunma sayısı’.

Sağ olsunlar bizim Sorumlu Yazı İşleri Müdürümüz de İnternette yayınlanan yazının hem altına hem de üstüne ‘Okunma sayısı’ diye koyu bir yazı ile Reytingimizi gösterip ‘Ey yazar ünlü oldum diye sevinme, bak değerin bu’ diye gösterdiğinden bu bizde bir telaş oluşturuyor. İlginç ya da dikkat çekici başlıklar okunma sayısına direk etki ediyor. Misal ‘Bir yanda yangın, bir yanda eğlence’ diye ülkemizdeki son günlerde olan olaylara dikkat çekici güzel bir yazı yazmışım. Bakıyorum okunma sayısı 250. Ama ‘ Rus Balıkçılar’ demişim. Sayı öğlen olmadan binleri geçti. Çok tutunca Sorumlu Yazı İşleri Müdürü bana mesaj attı, ‘Hocam bu konuya devam’ dedi. Bunun üzerine ‘Rus balıkçılar 2’ yaptık. İlerde belki 3,4 olacak gibi.

Evet, yani birazda ‘okunma’ kaygısıyla böyle bir başlık attık.

Her neyse. Başlığı bir kenara bırakıp esas konuya geçiyorum. Dün Narlıdere de otobanın yanındaki iki şeritli küçük yolda bisiklet sürerken, görünüşleri ve giyim tarzlarından turist oldukları her hallerinden belli olan bir grup, arabalara otostop çekiyordu. Genelde otoban civarında otostop çekenlere aşinayız ama yan yolda otostop çeken bir grubu ilk defa görüyordum. Yanlarında durdum

‘Hayrola gençler? Yolculuk nere?’ manasında İngilizce sordum.

Kendimi övmek gibi olmasın ama ‘derdimi anlatacak kadar’ İngilizce, Arapça, Rusça ve Türkçe biliyorum. Zaten günlük hayatımızda 300 kelime kullandığımızdan Türkçeyi de bu sınıfa sokmanın bir sakıncası yok bence.

‘Cheşmei’ dediler. Kelimenin sonu ‘e’ ile bitiyor ve telaffuz ederken ‘ei’ diyorlarsa Rus’turlar. Bunu biliyorum.

Bazılarının ’Senin neden durduğunu şimdi anladık. Rusları gördün tabii ki. Bende olsam dururdum’ diye düşündüğünü biliyorum. Rus deyince birçok kişinin aklına yüce Yaradan’ın tamamı ile kafasının rahat olduğu, son derece sabırla, ‘Hımm bu buraya olmadı, şöyle yapsak daha iyi’ diye uzun uzun denemeler yaparak mükemmeli yarattığı, çoğunlukla sarışın, uzun boylu hatunlar gelir.

Evet. Bu grupta da iki tane bu tarife uyan ‘hanım’ arkadaş vardı. Ama yalnız değildiler (Ama yerine  ‘Ne yazık ki’ de denilebilir burada). Yanlarında saçlarını Ünlü Viking kralı Ragnar Lottbrok gibi kestirmiş, uzun boylu, yakışıklı iki tane de delikanlı vardı.

‘Gençler çeşme için yanlış yoldasınız. Sizin otobana çıkmanız lazım’ dedim.

İnciraltı Köprüsü’nün orada karşılaşmışız. Yani otobana telleri atlamadan girmek istediğinizde iki giriş noktasının tam ortasına denk gelen nokta.  Geriye gitseler olmaz. İleri yürüseler akşam olacak otobana çıkıncaya kadar.

‘Lütfen yardım edin’ dedi kızlardan biraz daha güzelce olanı. Hani diğerlerinden biri dese belki tereddüt edebilir, ‘sporumu bölmeyeyim’ diye bir şeyler tarif edip ‘hadi size iyi yolculuklar’ diyebilirdim. Aklıma ortaokulda bize ezberletilen ‘Bir Turist bin Turist demektir’ sözü geldi.

Allah’ın bu güzel nimetinden bin tane daha olduğunu düşündüm bir an. Birden kendimi ölmüş de cennete girmiş gibi zannettim.

Sadece kendimi düşünmedim tabi ki. İzmir’e böyle 1000 tane hanım geldiğini, 1000 tane Türk erkeğinin ellerinde bayraklarla 9 Eylül’de İzmir’in Kurtuluşu’nu kutluyormuş gibi sevindiğini düşündüm.

Bayan okuyucularımız alınmasınlar lütfen. Onlar bizim baş tacımız. Başımızın üstünde taşırız biz onları. Ancak onlar daha ziyade börek çörek işleri ile uğraşıp 100 kilolar civarında dolaştıklarından haliyle onları taşımak için Naim Süleymanoğlu kadar bir güç gerekir.

Belki de bu yüzdendir ki evlilik programlarına çıkan bayanların çoğu ‘kendilerini taşıyabilecek’ bir erkek arıyorlar.

 Her neyse konumuza dönelim.

Güzel dinimiz İslam ‘Kim darda kalan bir kimseye kolaylık gösterirse Allah da ona dünya ve ahirette kolaylık ihsan eder’ diye emretmektedir. Gönlüm akşam akşam bu insanları orada bırakmaya elvermedi.

‘Beni bekleyin arabayı alıp geliyorum’ dedim Rusça. Biraz zorlandım tabi Rusça ama onlar anladılar.

Bisikleti eve bıraktım arabayı aldım. Bu esnada beni bu kadar erken beklemeyen ablama ‘Hastane de acil hasta varmış’ dedim. Ablamın ‘hastaneye neden şortla gidiyorsun?’ diye sesini duyduğumda arabayı çalıştırmıştım bile.

Neyse misafirleri bekletmek olmazdı ve onların olduğu yere doğru yola çıktım.

 

RUS MİSAFİRLER
Dr. Deniz Arslan
Yazarımız Kim ?

Dr. Deniz Arslan