Sayfa Yükleniyor...
14 Şubat yani bugün Sevgililer Günü.
Kimdir sevgili?
Devletin resmi kurumu sevilen ve âşık olunan kimse, yavuklu, dost, yâr, canan olarak tanımlıyor.
Sevilen ve aşık olunan kimseye ait özel bir gün olması temelde çok iyi bir şey.
Peki Sevgililer Günü nereden geliyor? Efendim rivayet odur ki, Milattan Sonra 270 yılında, Romada yaşayan ve sürekli savaş için erkekleri sevdiklerinden ayırarak savaşa götürmek isteyen (Demek savaş seven, hırsları için ölüm isteyen insanlar sadece günümüzde yaşamıyormuş) İmparator bilmem kaçıncı Claudius evliliklere kısıtlama getirmiş. Ancak sevgileri için her şeyi göze alıp birleşmek isteyen insanlar İmparatoru dinler mi? Dinlememişler. Valentine adlı bir keşiş bulmuşlar.
Abi biz birbirimizi çok seviyoruz. Bizim nikahı kıyman lazım demişler.
Çocuklar yapmayın, etmeyin valla İmparator duyarsa bana kıyar demiş adamcağız.
Abi nereden duyacak ya. Valla fotoğrafları Facete, İnstagramda yayınlamayız demişler.
Keşiş ıvrınmış, kıvrınmış ancak gençler ısrar etmişler.
Sevenleri kavuşturmak sevaptır demişler Sevmek suçsa cezam idam olsun demişler. Yarla bir olmayınca, yerle bir olurmuş insan demişler.
Sonuçta Valentine ikna olmuş. Nikahlarını kıymış.
Gel zaman git zaman halk arasında adı gizli nikah kıyan keşişe çıkmış.
Ne yapıyorsam halkın huzuru için yapıyorum diyen İmparator da yeni seferler için asker toplama derdindeymiş. Ancak cicim aylarını ter ve gaz kokulu asker yatakhanelerinde geçirmektense, sevdiklerinin mis kokusu ile geçirmek isteyen erkekler, savaşa gitmek istemiyorlarmış.
Abi; sevmek, sevilmek, yaşamak çok güzel. Niye savaşa gidip ölelim, öldürelim diyorlarmış.
İmparator zorunlu askerliği çıkarmış ama bu sefer de herkes bakaya olmuş.
Sinirden ne yapacağını bilemeyen İmparator muhtarlara haber salmış. Sizin mahallede gizli nikah kıyan varsa bana bildirin demiş. İmparatorun gözünde değerli bir insan olmak isteyen muhtarlardan biri Valentinei jurnallemiş. İmparator Tiz benim emirlerime karşı çıkan bu rahibin kellesi vurula diye emir buyurmuş.
Hasılı bizim Valentine 14 Şubat 270te idam edilmiş.
Nikahını kıydığı insanlar çok üzülmüşler tabiî ki. Her 14 Şubatta onun mezarına gidip başındaki ağaca Bizi birbirimize bağladın ama sen canını, kanını verdin manasında kırmızı bir çaput bağlıyorlarmış. Gel zaman git zaman bu gelenek yayılmış.
1840 yılında Amerikada yaşayan uyanık bir girişimci kadın, Esther Howland, bu işi ticarete dökmeye karar vermiş. 14 Şubata özel kartlar, kurdeleler ve çikolatalar üretmiş. Sevginizi ispat etmek isterseniz bunları alıp sevdiklerinize vermelisiniz demiş.
Sevdiklerinden bunu alan kadınlar komşusuna gidip Kız biliyor musun benim William bana Sevgililer Gününde ne aldı? diye onu çatlatmış. Hediye almayan erkekler o geceyi ahırda geçirmeye başlamışlar. Hediye alamadığı için sinirden başı ağrıyan kadınların bu ağrısı aylar sürmüş. Bir daha hediye almayı unutmayan erkekler sayesinde Esther Ablanın serveti arttıkça artmış.
Yıllar geçtikçe Amerikada bu iş yayılmış ama bir türlü Türkiyeye sirayet etmemiş. Piyasa bu işe bir çözüm bulmak istemiş.14 Şubatı ne yapıp edip Türkiyede de kutlatmamız lazım demişler.
Uzatmayayım.
Yazı uzun oldu mu kimse okumuyor.
Mudonun sahibi siz bu işi bana bırakın diyor. Yakın arkadaşı Hıncal Uluça gidiyor. Hıncal Abi Her bir şeyi bilen adam (HBB) o zaman.
Hıncal, benim satışlarımı arttırmam lazım. Amerikada Sevgililer Gününde satışlar patlıyor. Sadece o gün 5.6 milyar dolarlık alışveriş oluyor. Bunu Türkiyede de yaygınlaştıracağız. Sen bu işi benim için yap, bir iki yazı döşe demiş.
Hıncal Uluç o zaman tüm kadınların okuduğu köşesinde, her sene günler önceden başlamış Bu sene sevgiliniz size ne alacak? diye sormaya. 14 Şubattan sonra da Sosyetik güzel filanca kişinin sevgilisi ona tek taş aldı gibi haberler yapmaya başlamış. Bunu okuyan ev kadını Şükran, asgari ücretle hastanede personel olarak çalışan kocası Hüdaiye Sen bana ne aldın bakalım? diye sormaya..
Gel zaman git zaman zavallı Valentinein hayatına mal olan o gün, günümüzde bir şey alamayan erkeklerin idam fermanının imzalandığı gün olmuş.
Yazıyı okudunuz. Daha vakit var. Durmayın bence.