Sayfa Yükleniyor...
Hazır okullar açılmışken eğitim üzerine birkaç yazı daha yazalım. Hem yazacak konu bulmuş oluruz hem de devlet büyüklerimize, eğer gelecek için bir planlama yapacaklarsa ( Din kültürü dersleri olmazsa olmaz zaten onlar dışında kalan şeyler için) müfredata konulacak konular için bir fikir vermiş oluruz.
Bu köşenin yazarı olan bendeniz, aslında sanatımı ne sanat için ne de toplum için yapıyorum.( Sanat, sanat için mi, toplum için mi yapılır? diye hep tartışılmıştır) Tamamen kendimi mutlu etmek, içimdeki yaz dürtüsünü yazma faaliyetini icra etmek suretiyle susturmak için yapıyor olsam da yaşadığımız topluma birazcık bir faydam olsun değil mi? Olsa fena mı olur? Bence fena olmaz.
Şöyle Müfredata neler konulmalı? diye içimden geçirdiğimde aklıma gelen şeylerle başlamak istiyorum;
Trafik Dersi diye bir ders olduğunu biliyorum. O ders için bir iki işaretin müfredata eklenmesi gerektiğini düşünüyorum
Özellikle kalabalık bazı caddelerde, okul, hastane gibi yerlere yakın geçen yollarda yolun ortasında kalın beyaz çizgiler ve kenarda bir levhada çizgilerin üstünden karşıya yürüyen bir bir insan resmi varsa onlara Yaya geçidi denir. Yaya geçitleri insanların yolun karşısına güvenle geçmesi için yapılan çizgiler ve işareti anlatmaktadır. Yani en azından gelişmiş, medeni ülkelerde öyledir. Pek çok şoförün bildiği anlamda bu çizgileri görünce gaza köküne kadar basıp arabanızı karşıya yürümeye çalışan insanların üstüne sürmeyin. Onlara Çekilsene lan çocuğu diye bağırmayın.
Ülkemizde birçok sürücü ( Özellikle İzmire tatile gelen İstanbullular) bu işareti Kırmızı araba her zaman, her koşulda sollama hakkına sahip diye biliyor. O yüzden zikzakla, makas atarak ya da önündeki arabanın tamponuna yapışarak hem kendini hem de diğer insanları tehlikeye atmaktadırlar. Oysaki Yavaş yavaş, acele etmeden ölmeden de araba sürebilirsiniz anlamına gelmiyor. Bu işareti gördüğünüzde yavaşlayın, doğayı, insanları seyredin. Çünkü acele etmek bazen ecele gitmekle sonuçlanabilir.
Türkler genelde çok uzun yazıları okumayı sevmediklerinden bu işareti Çöp at olarak anlamakta, gittikleri dağda, bayırda, deniz kenarında, piknikte, mangalda, arabada tükettiği tüm her şeyin artığını atmakta sakınca görmezler. Böylece güzelim yerler poşet, plastik bardak, çanak, çatal, kaşık, şişe kırıkları ve bil umum artıklarla dolmaktadır. Oysa yediklerini bir çöp poşetine koyup çöp tenekesine atmak en fazla birkaç saniyenizi alır.
Şimdilik bu kadar ders yeter.
Şimdi teneffüs zamanı
Sonra devam edeceğiz tekrar.