Sayfa Yükleniyor...
On beş günlük Tayland gezimiz bitti. İçimiz buruk bir şekilde, gittiğimiz gibi Katar Havayolları ile döndük.
Havaalanında beklerken etrafta kalabalık sürüler halinde dolaşan genç Arap erkekleri, yaptıkları tatili tıpkı biz Türk erkeklerinin yaptığı gibi, ağızlarını köpürte köpürte, biraz da abartı katarak birbirlerine rahatça anlatıyorlardı. Rahatça diye yazdım çünkü çevrelerinde Arap kadınlar olmadığı için- olan diğerlerinin de Arapça bilmediklerini düşündükleri için- son derece sansürsüz bir şekilde, yüksek sesle konuşuyorlardı.
Arapça dilini biliyor olmam onların ne söylediklerini rahatça anlamamı sağlamıştı. Ama ne konuştuklarını buraya yazmayayım. Yazsam da yayınlanamaz.
Uçakta tanıştığım, Pukette otel işleten bir Türk, Arap ülkelerinden Taylandın çeşitli kentlerine sıklıkla uçak seferlerinin olduğunu, oraya akın eden genç Arap erkeklerin İş gezisi adı altında eğlence için gruplar halinde seyahat ettiğini söyledi. Erkekler İş gezilerinde terlerken, evde onları bekleyen ve muhtemelen sinirlerini Filipinli bakıcılardan çıkartan eşleri de çocukları büyütmekle meşgul oluyor sanırım.
Taylanddan Katarın başkenti Doha aktarmalı geldim. Orada genç Arap erkeklerini doğal ortamlarına saldık ve yeni yolcularla İstanbula doğru yola çıktık.
On beş gün boyunca hemen hiç şişman Taylandlı görmemiştim. Çünkü Thaililerin beslenme alışkanlıklarında ekmek, tuz ve şeker yoktu. Turistler için büyük marketlerde bir köşede satılan donutları saymazsak tatlı satan herhangi bir dükkan da görmedik. Oysa Katardan İstanbula gelenler çoğunlukla şişman, beyaz entarili erkekler ve gözlerine kadar kara çarşaf giyen kadınlardı. İnsan bir kültür şoku yaşamıyor değil.
İstanbula havaalanına indiğimizde hızla pasaport kontrolü sırasına doğru yürüdüm. The other Nationality yani Türk olmayanların durduğu yerde kuyruk alıp başını gitmişti. Onlara bakınca İyi ki Türkiye vatandaşıyım diye düşünüp Türk Vatandaşları için ayrılan bölüme gittiğimde orasının da kalabalık olduğunu gördüm. Mecburen sıranın sonuna yanaştım.
Bu esnada iç hat uçaklarına bileti olup da uçak saati yaklaşan bazı yolcular Kusura bakmazsanız Adana uçağına yetişmem lazım ya da Uçağım kalkıyor deyip sırada bekleyenlerden izin istediler. Yolculardan bazıları Kardeşim biz de uçağa yetişeceğiz, Acaba uyanıklık mı yapıyor, yoksa gerçekten uçağı mı kalkacak?, Hep de öyle diyorlar diye homurdandı.
Sıranın arkalarından birkaç kişi sadece iki polisin pasaport kontrolü yapmasını, diğer kulübelerin çalışmamasına istinaden Bizim vergilerimizle çalışan insanlar! İşlerini yapmıyorlar Rezillik! Sadece iki polis çalışıyor, diğerleri keyif yapıyor diye yüksek sesle, diğer yolcuları da galeyana getirmek ister gibi konuşmaya başladılar. Bizim vergilerimizle çalışıyorsunuz lafı ve sinirle bağıran insanları gördüğümde Türkiyeye hoş geldin Deniz Arslan dedim kendi kendime.
Nedir kardeşim bu gerginliğimiz? Ülke olarak her yerde kavga ve tartışma yaratmaya hazır ve nazır insanlarımız var. Her yerde bir bağırış, çağırış, stres, sıkıntı, kavga, gerginlik, ölüm .
Nedir bunun sebebi ya? Valla daha ayak basar basmaz Yeteerrrrrr diye bağırıp yırtınmak istedim!
Nedir bu gerginlik? Fakirlik desek, Taylandlılar bizden daha fakirdi ama mutluydular. Havanın sıcaklığı desek, orada hava çok daha sıcak.
Siyasi nedenler desek, adamlar da bir türlü dinmeyen siyasi tartışmalar ve birkaç yılda bir darbeler oluyor.
Yazıyı yazarken aklıma bazı sebepler geldi. Ama yazarsam birileri bunu tiye alır yine. Gerek yok, bana kalsın. Ben yine arada bir gidip oradan huzur alıp geleyim. Bir yıl falan götürür sanırım.