2

ÜNİVERSİTELERİMİZ VE NOBEL


  • Oluşturulma Tarihi : 09.10.2015 07:16
  • Güncelleme Tarihi :

Eylül’ün 22’sinde yazdığımız ‘Sonuç; Sıfır’ başlıklı yazımızda ülkemizde 84 tane Tıp fakültesi ve binlerce Profesör olmasına rağmen Nobel Tıp ödülünü bu güne kadar neden alamadığımızı irdelemiştik. O yazıda Üniversitede bir asistanın ‘hocalığa’  yükselmesinin hangi yollardan geçtiğini yazmış genç meslektaşlarıma bir nevi ‘klavuz’ hazırlamıştım.

‘Ben de Üniversitelerde hoca olmak istiyorum. Ne var bizim için tekrar geçsen?’  diye ısrar edenler için YÖK’ün aramadığı ama bunları yapamazsanız asla hoca olmayacağınız şartları bir kez daha bu sefer madde madde sıralıyorum.

1. İyi bir çocuk olacaksınız.  Hocanız ne derse asla itiraz etmeyeceksiniz. Hocanın dediği her kelam sizin için ‘kurandan bir ayet’ mahiyetinde olacak. Misal yanlış bir şey mi söyledi,  tartışmayacaksınız.

2. Hocanın karısını, çoluğunu, çocuğunu havaalanına bırakmak ve almak, Pazar ve market alışverişi yapan hanımını eve bırakmak, çocuğu okuldan almak asli görevlerinizden olacak

3. Hocanın çantası, montu taşınacak. Arabası park edilecek

4. Asistan arkadaşlarınız ve diğer hocalarınız ile ilgili tüm dedikoduları anında ve özenli bir şekilde hocanıza iletmek sizin önemli bir vazifeniz olacak

5. Mümkün olan her şartta ‘hocam siz ne kadar büyüksünüz, yücesiniz, siz olmasanız dünya dönmez’ tarzında hocayı yüceltici sözler söylenecek.

6. ‘Hocam yalarım, hocam yutarım’ sizin ana hareket tarzınız olacak. Yağcılık hoca olmanın ana yollarından biridir. İyi yağ çekmeyi bilmeyen hoca olamaz

7. Öyle makale, bilimsel çalışma gibi gereksiz şeylerle vakit geçirmenin anlamı yok Onun yerine mümkünse hocanızın gittiği yerlerde vakit geçirin. İçmeye gidiyorsa içmeye, namaza gidiyorsa namaza gidin.

8. Her devirde ‘trend’ olan şeyler var. Mesela bazı dönemlerde hoca olmak için Lions kulüplerine ya da Atatürkçü düşünce derneklerine üye olma şartı aranıyorken, bazı dönemlerde tarikatlara üye olmak, namaz kılmak, oruç tutmak ve hatta mümkünse ‘Namaz kıldırıyor olmak’ özellikleri aranabilir. Sakın ola yanlış devirse yanlış yerlere gitmeyin.

9. İyi bir torpil bulun. Yüksek mevkilerdeki bir ‘Dayı’nın açamayacağı kapı yoktur.

10. Her üniversite için farklı görüşte olmanız gerekebilir. Yanınız fırça bıyık, solcu bıyığı, yarım ay bıyık gibi çeşitli şekil ve ebatlardaki takma bıyıkları taşıyın ki her görüşe göre ayrı ayrı takıp çıkarmanız mümkün olsun

11. Siyasi görüşünüz, duruşunuz olmasın. Ülkenin yaşadığı şeyler ile ilgili asla herhangi bir şey paylaşmayın, yazmayın, bir yerde bir fikir beyan etmeyin. İlle de etmeniz gerekirse iktidar kim ise asla onun aleyhinde bir cümle sarf etmeyin

12. Eş seçimi de önemlidir. Devrin havasına göre eşiniz açık ya da kapalı giyinebilmelidir. 

Bunların dışında kalan pek çok şey ıvır kıvır şartlar kategorisine girdiğinden bunları burada yazma gereği duymuyorum.

Köşe yetmez çünkü.

Gerekirse başka bir gün yine köşemizi bu konuya ayırırız

Temel olanları yaparsanız %90 şansınız olur. Böylece Hoca olursunuz.

Bunları niye yazdım ki şimdi?

Biz 84 Üniversiteden bir tane Nobel ödülü kazanamazken 1971 İstanbul Tıp Fakültesi mezunu Mardin Savurlu bir doktor olan Aziz Sancar Amerika’da Nobel Kimya ödülünü kazandı.

Tıp fakültesinden sonra çalışmalarına Amerika’da devam etmiş ve orada North Carolina Üniversitesinde Profesörlüğe kadar yükselmiş.

Aklı evvel bir adam olduğu buradan belli. İyi ki de öyle yapmış. Burada kalmış olsa o dönemde Mardinli olduğu için maça bir sıfır mağlup başlayacağından Profesör olma olasılığı zayıftı..

‘Bu ülkede ayrım yok. Herkes her şey olabiliyor’ diyenleri kırmayalım. Hadi bir şekilde yukarıdaki kriterleri yapıp Üniversitede Profesör oldu diyelim, şu anda bırakın DNA çalışmalarını, ‘daha çok para kazanmanın yollarını’ araştırmaktan bilimsel çalışmalara vakit bulamaz, böylece muhtemelen Nobel, mobel de alamazdı.

Bu şimdi Türkiye’nin aldığı ödül olarak sayılacak mı?

Çünkü gazetenin internet baskısında ‘Aziz Sancar Nobel Kimya ödülünü aldı’ haberinin altındaki yorumlara baktığımda yorum yapanların yarısı ‘Kardeşim adam Kürt zaten. Türk bile değil. Niye sevinelim’ diye yazarken,  diğer yarısı ‘helal olsun. Amerikan vatandaşı bile olsa burada doğmuş. Bizden biri’ diyordu.

Yani Nobel bile ülkede birliği sağlayamadı.

Yani neredeyse Alfred Nobel Kürt müydü? Türk müydü? Tartışması bile olacak

ÜNİVERSİTELERİMİZ VE NOBEL
Dr. Deniz Arslan
Yazarımız Kim ?

Dr. Deniz Arslan