2

Yurt Dışına Çıkmak mı Zor, Deveye Hendek Atlatmak mı?


  • Oluşturulma Tarihi : 20.11.2016 08:07
  • Güncelleme Tarihi :

denars35@gmail.com

Onlara “Türkiye’de kaldığınız yaklaşık iki aylık sürede hiç olumsuz bir şey yaşadınız mı?” diye sordum. Kuzeyde, Gürcistan sınırına yakın bir yerde akşam üstü kalacak uygun bir ye arıyorduk. Dışarıda, yollarda sadece erkeklerin-klasik Türkiye manzarası- dolaştığı bir şehirdi. Biz çadır kurabileceğimiz uygun bir yer ararken içinde 5 genç erkeğin olduğu bir arabanın bizi takip ettiğini gördük. Bize bir şey yapmalarından korktuk. Biz yol değiştirdikçe onlarda dönüp dönüp önümüze çıkıyor, sürekli bize bakıyorlardı. Sonra bir noktada arabadan inip bize doğru yürüdüler. Arabayı süren İngilizce “Ne yapıyorsunuz burada?” diye sordu. Biz de korktuğumuzu belli etmeden “Hasan diye bir arkadaşımız vardı, bizi alacaktı ama şimdi telefonu kapalı. Biz de haber beklerken öylesine geziniyoruz” dedik. “Benim adım da Hasan. Yolunuzu kaybettiğinizi anladık, yardım etmek için sizi takip ediyorduk” dedi.

Rahatlamıştık. Şoförün yanındakiler onun İngilizce konuşmasını komik ilginç buluyorlar, o her konuştuğunda gülüşüyorlardı. Bir süre daha konuştuk ve onun gerçekten bize yardımcı olmak istediğini anladık. Arkadaşlarını orada bırakıp bizi aldı, ailesinin yanına götürdü ve o gece misafir etti. “Türk insanı gerçekten çok sıcak ve yardımsever” dediler. Düğününe geldiğim Ukraynalı arkadaşlarımın Ukrayna, Romanya, Bulgaristan, Türkiye, Gürcistan’ı kapsayan 137 günlük yolculukları kazasız belasız sona ermişti. Yaptıkları bu geziyi, bu gezide yaşadıklarını belgesel yapıp Ukrayna’da televizyonda yayınladılar. Çektikleri fotoğrafları Bükreş ve Kiev’de sergilediler.

Her seferinde bu aktiviteler için beni de davet ettiler. Ancak bir türlü fırsat bulamamıştım. Yaklaşık 15 gün önce Dennis bana Ula ile evleneceklerini, düğünün geleneksel Ukrayna tarzı ilginç bir düğün olacağını, bende orada olursam çok mutlu olacaklarını söyledi. Bir ülkenin geleneksel düğününü bir daha görme fırsatım olamayabilirdi.

“Tamam” dedim. Tamam demekle olsaydı keşke her şey. Öyle ağzımdan çıktığı kadar kolay olmadı. Ülkemizdeki olağanüstü koşullar nedeniyle öyle eskisi gibi sadece çalıştığım kurumdan izin almak yeterli değil artık. Hakkımda bir soruşturma olup olmadığı bir kaç saniyelik bir GBT araştırması ile çıkabilecekken önce kurumdan, sonra genel sekreterlikten, sonra sakınca olmadığına dair belgeleri alıp pasaport ve biletim ile bir daha genel sekreterlikten izin aldım. Yetmedi, bir de İl Sağlık Müdürlüğünden yaklaşık 5 yetkilinin imzaladığı ıslak imzalı, içinde “GBT soruşturmasında hakkında çıkış yasağı yoksa çıkabilir” ibareli bir yazıyı aldım.
Burası Türkiye işte. Onayın onayının onayı gerekiyor. Zor oldu ama neyse ki belgemizi aldık sonunda. Aldık ama bu seferde ya belgeye bir şey olursa korkusu sardı bedenimi. Öyle ya 15 gün uğraşıp aldığım belgeyi kaybedersem? Arabaya koyayım istedim “Ya araba çalınırsa?” diye düşünüp oradan alıp eve koydum. “Peki ya ev yanarsa?” diye düşündüm bu sefer de. Yanmayacak bir yere, banyoya koydum ama tüm gece gidip yerinde mi diye kontrol ettim.
Artık Yurtdışı için her şeyimiz hazırdı. Atatürk havalimanına gidip kurulan noktada çıkışım için sakınca olup olmadığını kontrol ettirmem gerekti. Oradaki polis, “Pasaportun giriş sayfasının fotokopisi lazım” dedi. “Tabii ki. Buyurun çekebilirsiniz” dedim. Bana ‘geri zekalı’ der gibi yüzünü ekşiterek baktı. “Şimdi şu yoldan direk yürüyün, 500 metre ötede bir büfe var. Pasaportun fotokopisini çektirip getirin” dedi aynı ekşi surat ile. Elimde valizim, sırt çantam ve “Size ne getireyim Türkiye’den?” diye sorduğumda “Baklava” dedikleri için aldığım iki ayrı pakette 3 kilo baklava ile kan, ter içinde fotokopiciye kadar yürüdüm. Adam, telefonda, karşı taraftaki arkadaşına, dün gece gittiği kadının verdiği paraya değmediğini anlatırken, bana bir şey sormadan, uzattığım evrakların fotokopisini çekti. “Ne kadar?” dedim. Eli ile iki işareti yaptı. İki fotokopiye 2 (yazı ile iki) lira ödedim. “Dün gece yaptığı faaliyetin parasını bir yerden çıkarmalı tabii” diye düşündüm. Gerçi adam zaten devletin fotokopi çektirmeye mecbur bıraktığı vatandaşlarına o fiyatla ‘geçirme’ faaliyeti uyguluyordu ama demek ki o faaliyetten yeterince keyif almıyor, ayrıca geceleri de o topladığı paralar ile başka kadınlara gidiyordu.

Bitmedi daha…

Yurt Dışına Çıkmak mı Zor, Deveye Hendek Atlatmak mı?
Dr. Deniz Arslan
Yazarımız Kim ?

Dr. Deniz Arslan