Sayfa Yükleniyor...
Türkiye farklı bir ülke. Her an her şey yaşanabilir. Yaşanıyor da zaten. Ülkenin bir kısmında yılbaşı kutlamaları ve tatili hangi mekanda geçirelim telaşları bir yanda da 1 aydır sokağa dahi çıkamama, çatışma ve hendeklerle dolu yerler. Hangi ülkede bunlar olabilir ki? Neşe ile başladığın bir gün anında saçma sapan bir şeyle kabusa dönebiliyor. Arabamın trafik sigortasını yaptıracaktım bu gün. Malum hükümetimiz Trafik sigortalarını bizim için zorunlu ama sigortalar için serbest hale getirdi. Yani başka bir tabiri ile bizi sigortacıların kucağına oturttu. Oturduğumuz yerde ne olduğu tamamen sigortacının insafına kalmış bulunuyor. Yani biz bu sigortayı yaptırmak zorundayız. Sigortacıda bu hizmetin karşılığında istediği fiyatı söylemekte serbest. Adı üstünde Zorunlu Trafik Sigortası.
Bugün canım istemiyor, işte çok yoruldum, başım ağrıyor gibi bahaneler geçerli değil. Zorunlu yaptıracaksın. Baktık kaçış yok, Yaptıralım dedik. Bari yaptırırken tanıdık biri olsun, yabancıya gitmeyelim diye bir sigortacı bir arkadaşım var, onu aradım. Denizcim senin bana gelmene gerek yok, ben sana gelirim, odanda beş dakikada hallederiz dedi. Ya sen zahmet etme ben senin büroya geleyim, biraz da konuşuruz yaptırdıktan sonra, hastalar kalabalık, iki laf edemeyiz burada dedim. Abi valla bu gün inan ki çok doluyum, malum sene sonu, çok yaptıran var, burası da müsait değil, başka bir güne seni ağırlasak dedi.
Hacı benim bu gün yaptırmam lazım dedim. O kadar acil diyorsun. Sana bizim bürodan birini göndersem, o yapsın dedi. Ya tecrübesizdir o. Eksik meksik yapar, uğraş dur sonra. Ben işimi sağlam kazığa bağlamayı severim dedim. Abi kazık dedin de aklıma geldi. Biliyorsun fiyatlar harbiden kazık gibi oldu dedi. Yapma ya. Desene çok feci dedim. Feci ki ne feci. Valla para isterken yüzünün halini görmek istemem dedi. Nasıl bir değişiklik var dedim. Abi fiyatlarda %100 ve 500 den fazla artış var dedi. Yav kardeşim yapmayın ya. Zorunlu yaptıracağımızı biliyorsunuz. Fiyatı arttırdıkça arttırıyorsunuz diye kızdım. Abi, Hükümet daha önce istediğimiz gibi yapmamıza müsaade etmiyordu. Şimdi serbest. İsteyen istediği gibi yapar. Sonuçta senin gibi 8 milyon 655 bin 170 kişi yaptıracak, mecbur dedi.
Ya hükümet vatandaşı nasıl böyle bir zorunlu duruma sokar ki? dedim. Abi o beni aşar. Sen şimdi düşün, taşın, yaptıracak mısın, kime yaptıracaksın, nasıl yaptıracaksın karar ver dedi.
Lan oğlum saçmalama. Yıllardır sana alıştık, kime gideceğiz şimdi. Ben öyle insanlara kolay kolay ısınamam. Sen yap dedim. Abi o zaman ne ben geleyim, ne sen gel, telefonda yapalım dedi.
Nasıl yapacağız? dedim. Abi sen bana kredi kartı numaranı ver. Ben oradan parayı çekeceğim, Poliçeyi de senin ev adresine gönderirim dedi. Yav maksat poliçe değil, bir iki lafın belini kırardık dedim. Abi inşallah. Şu yoğunluk geçsin bir öğlen buluşur, yemek yeriz dedi.
Kredi kartı numaramı ve diğer istediklerini verdim. Arkadaşıma kredi kartımla ilgili bilgileri verdikten sonra beni biraz beklemeye aldı. Bir iki dakika sürer dedi. Bir iki dakika sonra Abi senin karttan para çekemiyoruz. Limitin mi doldu acaba? dedi. Valla öyle olmuş olabilir. Taylandda çok para yedim. Limiti doldurmuş olabilirim dedim biraz sırıtarak.
Abi başka kartın yoksa bankayı ara, limit artırımı yapsınlar dedi. Bankayı aradım. Karşıma çıkan görevliye derdimi anlattım. Bize maaş bordronuz gerekli dedi. Neden? dedim. Yeni yasaya göre maaşınızın 4 katından fazla limitiniz olamaz dedi. Maaşımı sizden alıyorum zaten. Niye bordro göndermem gereksin dedim biraz kızarak. Hemen bakıyorum efendim dedi. Yaklaşık bir dakikalık bekleme süresinden sonra Efendim limit artırımı yapamıyoruz dedi. Neden? dedim merakla.
Maaşınızda haciz var dedi. Başımdan kaynar sular döküldü. Haciz, taciz, tecavüz hepsi aynı şey sanki benim içim. Ne hacizi? Kim haczetmiş. Kime borcum var? diye arka arkaya soruları sıraladım.
Hocam biz göremiyoruz. Ama size e-haciz numarasını verebilirim. Şirinyer Taşıtlar Vergi Dairesi haciz koymuş dedi.
Bir arabam var. Vergilerini düzenli ödüyorum, trafik cezam yok. Neden haciz koymuş olsunlar ki dedim. Kesin bilgiyi oradan alabilirsiniz dedi. Şirinyer Vergi Dairesinin haciz bölümünü aradım. Oradaki görevli TC kimlik numaramı istedi. Sonra bana Biz koymamışız dedi. İyi de ama siz koymuşsunuz dedim. Kim söyledi? dedi. Bankadan öyle görmüşler dedim. Bakın beyefendi, biz koymuş olsak bir kaydı, yapan görevli falan gibi şeyler olur dedi. Allah Allah. Siz koymadıysanız kim koydu? dedim. Valla onu ben bilemem. Bir daha bankaya sorun. Belki yanlış görmüş olabilirler dedi.
İnsanlık halidir, olabilir diye bankayı yeniden aradım. Oradaki görevliye durumu anlattım. Evraklara bir daha baktı. Deniz bey size haciz koyan şubemiz Narlıdere şubesi. Siz en iyisi orayı arayın. Orada kimin koyduğu kesin belli olur dedi. Narlıdereyi aradım. Durumu anlattım. Görevli kadın Evet biz koymuşuz dedi. Çok şükür en azından faili bulduk diye sevindim. Peki, neden ben? Yani ben ne yaptım ki? dedim suçlu çocuklar gibi. Telefondan söyleyemem. Buraya gelmeniz lazım dedi.
Başka çarem yoktu. Ancak bütün bu işleri yaparken zaman su gibi geçmiş saat 16.30 olmuştu.
Hanımefendi siz kaça kadar oradasınız? diye sordum. Biz saat 17.30 a kadar buradayız, buyurun dedi. İsminizi alabilir miyim? dedim. Mutsuz tüm Türk kadınları gibi telefondan sesini çok beğenip onunla tanışmak istediğimi sandı sanırım İsmim önemli değil. Siz şubeye gelin, herkes yardımcı olur dedi. Hanımefendi isminizi özel bir sebepten sormuyorum, sadece oraya geldiğimde siz konuya vakıf olduğunuz için sizi bulayım diye istedim dedim. Yine aynı lakırdıyı söyledi. Siz buraya gelin, herkes yardımcı olur dedi. Yapacak bir şey yoktu. Telefonu kapatıp koştura koştura Narlıdereye banka şubesine gittim.