Zorunlu Trafik Sigortası


  • Oluşturulma Tarihi : 12.01.2016 08:30
  • Güncelleme Tarihi :
Zorunlu Trafik Sigortası yazının resmi

Türkiye farklı bir ülke. Her an her şey yaşanabilir. Yaşanıyor da zaten. Ülkenin bir kısmında yılbaşı kutlamaları ve tatili hangi mekanda geçirelim telaşları bir yanda da 1 aydır sokağa dahi çıkamama, çatışma ve hendeklerle dolu yerler. Hangi ülkede bunlar olabilir ki? Neşe ile başladığın bir gün anında saçma sapan bir şeyle kabusa dönebiliyor. Arabamın trafik sigortasını yaptıracaktım bu gün. Malum hükümetimiz Trafik sigortalarını bizim için zorunlu ama sigortalar için serbest hale getirdi. Yani başka bir tabiri ile bizi sigortacıların kucağına oturttu. Oturduğumuz yerde ne olduğu tamamen sigortacının insafına kalmış bulunuyor.  Yani biz bu sigortayı yaptırmak zorundayız. Sigortacıda bu hizmetin karşılığında istediği fiyatı söylemekte serbest. Adı üstünde ‘Zorunlu Trafik Sigortası’.

“Bugün canım istemiyor, iş’te çok yoruldum, başım ağrıyor” gibi bahaneler geçerli değil. ‘Zorunlu’ yaptıracaksın. Baktık kaçış yok, ‘Yaptıralım’ dedik. ‘Bari yaptırırken tanıdık biri olsun, yabancıya gitmeyelim’ diye bir sigortacı bir arkadaşım var, onu aradım. ‘Deniz’cim senin bana gelmene gerek yok, ben sana gelirim, odanda beş dakikada hallederiz’ dedi. ‘Ya sen zahmet etme ben senin büroya geleyim,  biraz da konuşuruz yaptırdıktan sonra, hastalar kalabalık, iki laf edemeyiz burada’ dedim. ‘Abi valla bu gün inan ki çok doluyum, malum sene sonu, çok yaptıran var, burası da müsait değil, başka bir güne seni ağırlasak’ dedi.

‘Hacı benim bu gün yaptırmam lazım’ dedim. ‘O kadar acil diyorsun. Sana bizim bürodan birini göndersem, o yapsın’ dedi. ‘Ya tecrübesizdir o. Eksik meksik yapar, uğraş dur sonra. Ben işimi sağlam kazığa bağlamayı severim’ dedim. ‘Abi kazık dedin de aklıma geldi. Biliyorsun fiyatlar harbiden kazık gibi oldu’ dedi. ‘Yapma ya. Desene çok feci’ dedim. ‘Feci ki ne feci. Valla para isterken yüzünün halini görmek istemem’ dedi. ‘Nasıl bir değişiklik var’ dedim. ‘Abi fiyatlarda %100 ve 500 den fazla artış var’ dedi. ‘Yav kardeşim yapmayın ya. Zorunlu yaptıracağımızı biliyorsunuz. Fiyatı arttırdıkça arttırıyorsunuz’ diye kızdım. ‘Abi, Hükümet daha önce istediğimiz gibi yapmamıza müsaade etmiyordu. Şimdi serbest. İsteyen istediği gibi yapar. Sonuçta senin gibi 8 milyon 655 bin 170 kişi yaptıracak, mecbur’ dedi.

‘Ya hükümet vatandaşı nasıl böyle bir zorunlu duruma sokar ki?’ dedim. ‘Abi o beni aşar. Sen şimdi düşün, taşın, yaptıracak mısın, kime yaptıracaksın, nasıl yaptıracaksın karar ver’ dedi.

‘Lan oğlum saçmalama. Yıllardır sana alıştık, kime gideceğiz şimdi. Ben öyle insanlara kolay kolay ısınamam. Sen yap’ dedim. ‘Abi o zaman ne ben geleyim, ne sen gel, telefonda yapalım’ dedi.

‘Nasıl yapacağız?’ dedim. ‘Abi sen bana kredi kartı numaranı ver. Ben oradan parayı çekeceğim, Poliçeyi de senin ev adresine gönderirim’ dedi. ‘Yav maksat poliçe değil, bir iki lafın belini kırardık’ dedim. ‘Abi inşallah. Şu yoğunluk geçsin bir öğlen buluşur, yemek yeriz’ dedi.

Kredi kartı numaramı ve diğer istediklerini verdim. Arkadaşıma kredi kartımla ilgili bilgileri verdikten sonra beni biraz beklemeye aldı. ‘Bir iki dakika sürer’ dedi. Bir iki dakika sonra ‘Abi senin karttan para çekemiyoruz. Limitin mi doldu acaba?’ dedi. ‘Valla öyle olmuş olabilir. Tayland’da çok para yedim. Limiti doldurmuş olabilirim’ dedim biraz sırıtarak.

‘Abi başka kartın yoksa bankayı ara, limit artırımı yapsınlar’ dedi. Bankayı aradım. Karşıma çıkan görevliye derdimi anlattım. ‘Bize maaş bordronuz gerekli’ dedi. ‘Neden?’ dedim. ‘Yeni yasaya göre maaşınızın 4 katından fazla limitiniz olamaz’ dedi. ‘Maaşımı sizden alıyorum zaten. Niye bordro göndermem gereksin’ dedim biraz kızarak. ‘Hemen bakıyorum efendim’ dedi. Yaklaşık bir dakikalık bekleme süresinden sonra ‘Efendim limit artırımı yapamıyoruz’ dedi. ‘Neden?’ dedim merakla.

‘Maaşınızda haciz var’ dedi. Başımdan kaynar sular döküldü. ‘Haciz, taciz, tecavüz’ hepsi aynı şey sanki benim içim. ‘Ne hacizi? Kim haczetmiş. Kime borcum var?’ diye arka arkaya soruları sıraladım.

‘Hocam biz göremiyoruz. Ama size e-haciz numarasını verebilirim. Şirinyer Taşıtlar Vergi Dairesi haciz koymuş’ dedi.

‘Bir arabam var. Vergilerini düzenli ödüyorum, trafik cezam yok. Neden haciz koymuş olsunlar ki’ dedim. ‘Kesin bilgiyi oradan alabilirsiniz’ dedi. Şirinyer Vergi Dairesi’nin haciz bölümünü aradım. Oradaki görevli TC kimlik numaramı istedi. Sonra bana ‘Biz koymamışız’ dedi. ‘İyi de ama siz koymuşsunuz’ dedim. ‘Kim söyledi?’ dedi. ‘Bankadan öyle görmüşler’ dedim. ‘Bakın beyefendi, biz koymuş olsak bir kaydı, yapan görevli falan gibi şeyler olur’ dedi. ‘Allah Allah. Siz koymadıysanız kim koydu?’ dedim. ‘Valla onu ben bilemem. Bir daha bankaya sorun. Belki yanlış görmüş olabilirler’ dedi.

İnsanlık halidir, olabilir diye bankayı yeniden aradım. Oradaki görevliye durumu anlattım. Evraklara bir daha baktı. ‘Deniz bey size haciz koyan şubemiz Narlıdere şubesi. Siz en iyisi orayı arayın. Orada kimin koyduğu kesin belli olur’ dedi. Narlıdere’yi aradım. Durumu anlattım. Görevli kadın ‘Evet biz koymuşuz’ dedi. ‘Çok şükür en azından faili bulduk’ diye sevindim. ‘Peki, neden ben? Yani ben ne yaptım ki?’ dedim suçlu çocuklar gibi. ‘Telefondan söyleyemem. Buraya gelmeniz lazım’ dedi.

Başka çarem yoktu. Ancak bütün bu işleri yaparken zaman su gibi geçmiş saat 16.30 olmuştu.

‘Hanımefendi siz kaça kadar oradasınız?’ diye sordum. ‘Biz saat 17.30’ a kadar buradayız, buyurun’ dedi. ‘İsminizi alabilir miyim?’ dedim. Mutsuz tüm Türk kadınları gibi telefondan sesini çok beğenip onunla tanışmak istediğimi sandı sanırım ‘İsmim önemli değil. Siz şubeye gelin, herkes yardımcı olur’ dedi. ‘Hanımefendi isminizi özel bir sebepten sormuyorum, sadece oraya geldiğimde siz konuya vakıf olduğunuz için sizi bulayım diye istedim’ dedim. Yine aynı lakırdıyı söyledi. ‘Siz buraya gelin, herkes yardımcı olur’ dedi. Yapacak bir şey yoktu. Telefonu kapatıp koştura koştura Narlıdere’ye banka şubesine gittim.

Zorunlu Trafik Sigortası
Dr. Deniz Arslan
Yazarımız Kim ?

Dr. Deniz Arslan