Sayfa Yükleniyor...
Yüce dinimiz İslâm, bizlere, Allah'a ibadet etmenin yanı sıra, çeşitli konularda bazı görev ve sorumluluklar da yüklemiştir. Hısım ve akrabalarımıza karşı hak ve görevlerimiz de bu tür yükümlülüklerimizdendir.
İnsanoğlu, dünyayı sevmeye ve dünya hayatına ve içindekilere aldanmaya meyilli bir fıtratta yaratılmıştır.
Dini hayatımızda çok önemli bir yeri olan, orucuyla, namazlarıyla, zekat ve sadakasıyla ibadet ve rahmet ayı Ramazan-ı Şerifi geride bırakmak üzereyiz.
Allah, yeryüzünde kendine halife yaptığı, akıl, irade, düşünme, okuma ve anlama yeteneği verdiği, iyiyi ve kötüyü, hayrı ve şerri birbirinden ayırt edebilme kabiliyeti ile donattığı insanı, Eşref-i mahlûkat olarak yaratmıştır. Yani mahlûkatların en şereflisi olarak var etmiştir.
İslam dini, fertlerin mutluluğu için bir takım prensipler getirdiği gibi, toplumun huzur ve saadetini temin için de uyulması gereken bir çok hükümler koymuştur.
Allah, insanı yoktan var etmiş, yaratıklar içinde yegane akıl sahibi kılmış ve yer yüzünde de kendine halife yapmıştır.
İnsan, Kur'an'ın ifadesi ile en şerefli varlık ve yegane akıl sahibi mahluktur. İnsan aynı zamanda Allahın yeryüzündeki halifesi konumundadır. Bütün bu sıfatları kendinde barındıran insan, dağların ve taşların taşıyamadığı emaneti kendisi üstlenmiştir.
İnsanoğlu, dünyayı sevmeye ve dünya hayatına ve içindekilere aldanmaya meyilli bir fıtratta yaratılmıştır.
İnsanoğlunun yeryüzüne gönderilişinin amacı ve ilk görevi Allaha iman ve ibadet etmektir. Nitekim Allahu Teala Kuran-ı Kerimde bu hususta mealen şöyle buyurmaktadır: Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.
Dini bir kavram olarak itikaf, bir mescitte belirli kurallara uyarak ibadet niyetiyle kalmak demektir.
İnsanın dünya ve ahiret olmak üzere iki yurdu vardır. Dünya, insanoğlunun imtihan edilmek üzere gönderildiği geçici bir mekân; ahiret ise, bu dünya imtihanının sonunda, kulun ebediyen kalacağı cennet veya cehennemle sonuçlanacak ölümsüz bir hayatın yaşanacağı bir yerdir.
İnsan ömrü, su misali yerinde durmadan akar neticede varacağı yere kadar akar da gider.
İnsanı insan yapan ve onu diğer varlıklardan farklı kılan birtakım erdemler vardır. Bu erdemlerden birisi de merhamettir.
Mükemmel bir plana göre yaratılan bu kainatta gayesiz ve görevsiz yaratılmış hiçbir varlık yoktur. Eşref-i mahlûkat olan insanın yaratılışı da şüphesiz gayesiz değildir.
Hayat ve zaman o kadar hızlı akmaktadır ki bizler çoğu zaman bu akıntıya kendimizi kaptırır, sahip olduklarımızla doyuma ulaşmaz, olamadıklarımızla da hayıflanırız.
İnsan, Yüce Allah'ın yarattığı varlıkların en mükemmelidir. "Şüphesiz biz insanı en güzel biçimde yarattık" âyeti, insanın yaratılışındaki bu mükemmelliğe dikkat çekmektedir.
Kainatın yaratıcısı Allahu Teala, kainattaki varlıkları birbiriyle uyumlu ve düzenli bir biçim ve sistem içerisinde yaratmıştır. İnsanların ve bütün canlıların rızıklarını ve çeşitli ihtiyaçlarını aynı düzen ve denge içinde sağlamıştır.
İnsan ömrü, su misali yerinde durmadan akar neticede varacağı yere kadar akar da gider.
Allah'ın, bu âlemde bize bahşettiği en büyük nimet şüphesiz ki imandır. Zira iman, insanı hem fani hem de baki dünyada yani ahirette mutluluğa kavuşturacak olan yegâne zenginliktir.
Kur'an-ı Kerim'in birçok ayetinde, Hz. Peygamber'in hadislerinde ve örnek hayatında temizliğin önemi ve lüzumu üzerinde ısrarla durulmuş, genel anlamda temizlik ve ibadet amaçlı temizlikle ilgili bir takım ilke ve ölçüler getirilmiştir. Hatta temizlik bazı ibadetler için ön şart sayılmıştır.
Kainatın yaratıcısı Allahu Teala, kainattaki varlıkları birbiriyle uyumlu ve düzenli bir biçim ve sistem içerisinde yaratmıştır. İnsanların ve bütün canlıların rızıklarını ve çeşitli ihtiyaçlarını aynı düzen ve denge içinde sağlamıştır.
Ebu Hüreyreden rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Başka hiç bir gölgenin bulunmadığı Kıyamet gününde Allah Teala, yedi insanı, arşının gölgesinde barındıracaktır:
İsraf, insanın sahip olduğu nimetleri gereksiz ve aşırı tüketmesi, lüzumsuz ve gereksiz harcama yapması anlamına gelir.
Allah, yer yüzünde kendine halife yaptığı akıl, irade, düşünme, okuma, anlama, anlatma, hayrı ve şerri birbirinden ayırt edebilme yetenekleri ile donattığı insanı kendisine ibadet etmesi için yaratmıştır.Bu görevini yerine getirmesinde örnek ve önder olması için peygamberler, rehber olması için de kitaplar göndermiştir.Son olarak da uyarıcı, müjdeci ve rahmet olarak Hazreti Muhammedi, bütün insanlığa rehber olması için de onunla beraber Kuran-ı Kerimi göndermiştir.Ey insanlar! Size rabbinizden yol gösterici bir resul geldi, açık bir nur olan Kuranı size gönderdik.