Allah’ın Sevdiği ve Peygamberlerle Haşr olunan Kul…


  • Oluşturulma Tarihi : 17.06.2017 07:13
  • Güncelleme Tarihi :
Allah’ın Sevdiği ve Peygamberlerle Haşr olunan Kul… yazının resmi

Yüce Mevla, bize armağan ettiği bu dünyanın üzerinde ve derinliklerinde herkese yetecek kadar nimetler ihsan etmiştir. Her insanın, rızıkla donatılmış bu nimet sofrasından nasibini almaya ve aramaya hakkı vardır.

Bu nimeti arayan ve kovalayan herkes Allah’ın takdir ettiği oranda rızkına nail olur ki bu rızkı Allah-u Teala her canlıya vermeyi üstüne almıştır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de mealen şöyle buyurmaktadır: “Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, rızkı Allah'a ait olmasın.” (1)

İslam dininde, aslı ve tabii kazanç yolu emektir, alın teridir. Sevgili Peygamberimiz emeğin değerine işaret eden veciz bir sözünde şöyle buyurmaktadır: “Hiç kimse elinin emeğinden daha hayırlı bir şey yemiş değildir.” (2)

Yine kendisine en temiz kazancın ne olduğu sorulduğunda, “Kişinin kendi elinin emeği, bir de dürüst ticaretin kazancı” (3) cevabını vermiştir.  Emeğe ve alın terine büyük önem verip teşvik eden Resul-u Ekrem efendimiz bu emeği veren insanı da Allah’ın sevdiği kullar arasında göstermiştir.  Söz konusu bu ayetlerden ve hadislerden anlaşıldığı gibi kişinin yediği ve de aile fertlerine yedirdiği en hayırlı rızık, meşru çerçevede kalarak rızkı verenin rızasına uygun bir şekilde, alın teri ile elde ettiği kazançtır ki bu da aynı zamanda bir ibadettir. İslam dini, insana helal yoldan rızkını kazanmayı emrettiği gibi aynı şekilde şeytanın pis işlerinden olan haram lokmadan da uzak kalmasını emretmiştir.

Nitekim Allah’u Teala Kur’an-ı Kerim’de bu hususta mealen şöyle buyurmaktadır: “Ey insanlar! Yeryüzünde bulunanların helâl ve temiz olanlarından yiyin, şeytanın peşine düşmeyin; zira şeytan sizin açık bir düşmanınızdır.” (4)

Bu anlamda İslam dini, haksız kazanç temin etmenin başlıca yolları olan Faizi, Kumarı, şans oyunlarını, hırsızlığı, gaspı, rüşveti, ölçüde ve tartıda hileyi… haram kılmıştır. Bu yollardan elde edilen geliri de değersiz ve hukuken korumasız mal kabul etmiştir. Bu kazanç yollarından uzak kalmak gerektiği gibi aynı zamanda kişi ticaretine ve kazancına yalanı, aldatmayı, yemini, eksik tartmayı, bozuk malı satmayı… Kısaca helal lokmaya zarar verecek her türlü gayr-i ahlaki ve gayr-i İslami işleri karıştırmamalıdır. Muasır medeniyete ulaşmış ileri ülkelerin en belirgin özelliklerinden birisi de; güçlü bir ekonomiye ve ticari bir hayata sahip olmalarıdır. Ticaret hayatında başarılı olmanın altın kuralı ise, dürüst ve ahlaklı olmaktır. Ticaretinde doğru ve dürüst davranan kimsenin duası ve ibadeti makbul, yüzü ak, kazancı helaldir. Dünyada huzurlu ahirette ise hesabı kolay olan kullardandır. O halde bu güzelliklere erişebilmek için hayatımızda, ticaretimizde ve kazancımızda doğruluk ve dürüstlük şiar ve prensip olmalı, meşru işlerde çalışmalı, helalinden kazanmalı, ve haram işlerden uzak kalmalıyız. Son olarak sevgili peygamberimiz ticaret erbabı ve helal kazanç ile ilgili olarak şöyle buyurmaktadır: “Güvenilir ve dürüst tüccar kıyamet gününde Peygamberler, sıddıklar ve şehitlerle beraber haşr olunur.” (5)

1-Hud, 11/6

2-Buhari, Bûyû, 15

3-Müsned, IV, 141

4-Bakara, 2/168

5- Tirmizi, Bûyû, 4

 

SORU VE CEVAPLAR:

Elde olmayan ve ele geçeceği umulmayan mala zekat çıkar mı?

Elde olmayan ve ele geçeceği umulmayan malda Hanefi mezhebine göre zekat yoktur. Kimi Hanefilere göre ise faydalanılmayan malda da zekat yoktur. Bu ikinci  görüşe göre inkar edilen, gasp edilen, düşman tarafından alınan, kaybolan, denize düşen, bir yere gömülüp yeri unutulan mallar tekrar sahipleri tarafından ele geçirilmedikçe zekata tabi değildir. Çünkü bu mallarda elde bulundurma ve tasarruf imkanı yoktur. Şafii fıkıhçılarına göre ise malın bulunmayışı zekat ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Buna göre gasp edilen, kaybolan, çalınan, denize düşen mallar sahibinin eline geçince tahakkuk eden bütün zekatları verilmelidir.

Camii Kur’an Kursu gibi hayır kuruluşlarına zekat vermek caiz mi?

Zekat; camii, Kur’an Kursu, okul, medrese gibi tüzel kuruluşlara verilemez. Verilse de dinen uygun değildir. Aynı zamanda kişinin zimmetinde borç kalır. Zekatı alacak kişinin Kabul iradesi olması lazım onun için zekat ancak insanlara verilebilir. Dolayısıyla saydığımız bu ve benzeri kuruluşlara zekat verilemez. Ama burada okuyan fakir çocuklara, öğrencilere verilebilir.

İslam dininde dilenmek caiz mi?

Bir günlük yiyeceği bulunan kimsenin dilenmesi dinen haramdır. Sıhhati yerinde olan, çalışacak ve ticaret edebilecek halde olan kimsenin de, yiyecek, içecek veya bunları almak için para istemesi, dilenmesi uygun değildir. Ancak aç veya hasta olanın yiyecek istemesinde bir sakınca yoktur.Buna göre eli ayağı tutan, çalışabilecek sıhhatte olanın bir günlükte olsa iaşesi olanın dilenmesi dinen uygun değildir. Nitekim sevgili Peygamberimiz bu hususta bir Hadis-i Şerifi’nde şöyle buyurmaktadır: “Muhtaç olmadan dilenen, ateş koru yutan kimse gibidir.”

Ortak olarak ekilen tarlanın ürününün zekatını kim verir?

Arazi mahsullerinin öşrünü, arazi sahibi değil, ürünün sahibi verir. Bu itibarla mal sahibi hiçbir karşılık beklemeden tarlasını ekilmek üzere başka birisine verirse, çıkan mahsulün zekatını eken şahıs öder.

Arazi ekilmek üzere belli bir ücretle kiralanmışsa, zekatı (öşrü) kiracı tarafından ödenir. Eğer arazi, yarıcılık (müzâraa) usulü ile kiralanmışsa, mal sahibi ve mahsulü eken kişi, hisselerine düşen mahsulün zekâtlarını ayrı ayrı verirler.

Oruçtan dolayı hayati bir tehlikesi olan kimse orucunu bozabilir mi?

İslam dini, insan hayatına çok önem vermiş ve bu hayatı korumayı da esas almıştır. Oruçlu bir kimse açlıktan veya susuzluktan ya da başka bir nedenden dolayı helak olacağından, beden ve ruh sağlığının ciddi boyutta bozulacağından veya hayati bir tehlikeden endişe ediyorsa veya böyle bir şeyin olması kuvvetli muhtemel ise, orucunu bozmasında dinen bir sakınca yoktur.

Zekat kimlere verilir?

Zekat ve fitrenin kimlere verileceği Kur'an-ı Kerim'de belirlenmiştir (Tevbe Suresi, 60). Bunlar; fakirler, düşkünler, esaretten kurtulacaklar, borçlu düşenler, Allah yolunda cihada koyulanlar, yolda kalmış olanlar, zekat toplamakla görevlendirilen memurlar ve müellefe-i kulûb adı verilen, kalpleri İslam’a ısındırılmak istenen yeni Müslüman olmuş kimselerdir.

Günün Ayeti

Sadakalarınızı başa kalkarak ve eziyet ederek boşa götürmeyin.

Günün Hadisi

Ramazan girip çıktığı halde günahları affedilmemiş olan insanın burnu sürtülsün.

Tirmizi, “Daavat”, 110.

Günün Sözü

Bir kimsenin malını nereden kazandığını öğrenmek istiyorsanız, onu nereye harcadığına bakınız.

Hasan Basri

Günün Duası

Allah’ım kıldığımız namazları, tuttuğumuz oruçları, verdiğimiz sadakaları, yaptığımız dua ve tövbeleri kabul et ve bizlere ahirette şefaatçi kıl.

Ramazan Kavramları

Fi Sebilillah nedir?

Fi Sebilillah, Allah yolunda cihad, hac, ilim talep etmek ve Allah’ın emrettiği her türlü hayır ve hidayet yolu demektir.

Günün Nüktesi

Cennete ve cehenneme götürenler…

Hz. Peygamber, bir gün ashabına: İnsanları en çok cehenneme girdiren şey nedir? diye sordu.

Ashap: Allah ve Resulü bilir ancak, dediler.

Hz Peygamber: İki uzvudur ki, biri ağzı, diğeri ferci (cinsiyet organı), buyurdu.

Sonra tekrar sordu: İnsanların en çok cennete eriştiren şey nedir?

Ashap, aynı cevabı verince, şu açıklamayı yaptı:

Bu da iki şeydir: Biri, Allah’tan korkmak, yani takva sahibi olmaktır. Diğeri de güzel ahlaka sahip bulunmaktır.

Ramazan Manileri

Oruç tutmak izzettir

Bilene bir lezzettir

On bir ayın sultanı

Mü’minlere rahmettir.

 

Gökyüzünün melekleri

Devran eder felekleri

Bu ayda ikram edenin

Zayi olmaz emekleri

İzmir Camileri

Şadırvan Camii

Ünlü seyyah Evliya Çelebi'ye göre Şadırvan Camii 1636 yılına yapılmıştır. 1815 yılında onarım görmüştür. Adını yanında ve altında bulunan şadırvanlardan almıştır. Evliya Çelebi'nin beyaz bir inciye benzettiği caminin doğu kısmında tek şerefeli bir minaresi, batısında da bir kütüphanesi bulunmaktadır.Şadırvanın güzelliği dolayısıyla “Şadırvanaltı” olarak anılmaktadır. Şadırvan Camii, kentin denize yakın ve hareketli bir bölgesinde alt kısmında dükkanlar olacak şekilde inşa edilmiştir. Nispeten küçük bir alanda olması dolayısıyla bir avlusu bulunmamaktadır. Günümüzde camiye batı yönünde bulunan 29 basamaklı bir merdiven çıkılarak girilmektedir. Kuzey yönünden bir giriş daha bulunmaktadır. Caminin içerisinde 8 tanesi taşıyıcı olmak üzere 10 tane sütun bulunmaktadır. Şadırvan Camii tarihi boyunca birkaç defa yangına maruz kalmıştır bundan dolayı onarım görmüştür.

Allah’ın Sevdiği ve Peygamberlerle Haşr olunan Kul…
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık