Evlenmek mutluluk ve kalıcılık üzerine kurulmalıdır. Dahası bu evlilik akdi yapılırken belli bir sure için yapılmamalıdır. Belli bir zamana dayalı olarak yapılan evlilik akdi muta akdi olduğundan caiz değildir. Dolayısıyla şehevi hisleri tatmin etmek veya dünyevî menfaatler sağlamak gibi maksatlarla, geçici evlilik, dinen caiz değildir. Evlilik gibi, yuva kurmanın ve neslin devamını sağlayan kutsal bir akdin basit çıkarlara alet edilmesi dinen doğru olmayan bir davranıştır.
Buna göre maddî bir menfaat elde etmek için veya Avrupanın bir ülkesinde oturma izni almak için veya işçi olabilmek için anlaşmalı evlilik yapmak dinen caiz değildir. Ama ortada böyle bir niyet yoksa yani temiz halisane duygularla evlenmeye karar verilmiş ise kadın Yahudi veya Hıristiyan olması halinde bir sakınca yoktur.
Ayrıca, bu tür düşüncelerle yapılan evlilikler, çoğu zaman kurulu olan birçok ailenin dağılmasına ve meşru şekilde, evli olan eş ve çocukların mağduriyetine yol açmaktadır.
İslamda nişan ile nikah arasında zorunlu bir sure var mı?
Evlenmeden önce nişanlanmak İslam dininde illaki zorunlu değildir. Nişanlılık dini bir uygulamadan çok örfi bir sözdür. Dolayısıyla evlenecek kişilerin nişanlanması dini bir emir değildir. Ancak dine de muhalif de değildir.
Bu nişanlanmanın uzun ya da kıssa bir zaman sınırlaması yoktur. Bu nişan süresi bir ay da olur bir yılda olur. Bunun ne alt ne de üst bir sınırı yoktur. Bunu daha çok örf belirler. Ancak fazla da uzatmamak daha evladır.
Kadına bir daha çocuk sahibi olmaması için tıbbi bir müdahalede bulunmak caiz mi?
Evlilikte asıl olan insan neslinin devam etmesidir. Bu yüzden evlenecek kişilerin çocuk yapabilecek kadınları nikahlamaları müstehabdır. Çünkü evliliğin en önemli hedeflerinden birisi çocuk sahibi olmaktır.
Evliliğin bu yönüne dikkat çeken fakihler, kadının tıbbi bir rahatsızlığı yoksa veya doğum yapması halinde fiziki bir rahatsızlık geçirmeyecekse o kadını temelli olarak çocuktan kesmeyi caiz görmemişlerdir. Yani sebepsiz bir şekilde ve tıbbi bir gerekçe yoksa kadının rahmini aldırmak, onu kısırlaştırmak caiz değildir
Ancak kadının hamile kalması halinde tıbbi bir tehlike veya ölüm, sakat kalma gibi bir hadise ortaya çıkacaksa rahmini aldırabilir. Çocuktan temelli kesile bilir.
Ölen kimsenin 52. gününde mevlit okumak dinen gerekli mi?
İslam dininde, ölen kimse için haftası, kırkı veya elli ikisi diye bir şey yoktur. Aynı şekilde n belli bir gün ya da gece de yoktur. Ancak belli bir gün veya gece olmamakla beraber her zaman vefat eden kimse için Kuran-ı Kerim okunabilir, dua edilebilir, mevlid okutulabilir.
Ancak bütün bu güzel amellerin mutlaka şu veya bu günde olma zorunluluğu yoktur. Yılın her gün veya gecesinde olabilir. Ancak bu farz ya da zorunluluk anlamında değildir. Müstahaplık ve ölülerimize sevap kazandırma anlamındadır.
Günün Ayeti
"Rabbin şüphesiz sana verecek ve sen de hoşnut olacaksın."
Duha 5.
Günün Hadisi
Hayra vesile olan hayrı yapan gibidir
Tirmizi, ilim 14
Günün Sözü
Çok günah ve dünya sevgisiyle hastalanan kalblerinizi, dünyadan soğuyarak ve günahları terkederek tedâvi ediniz.
Ahmed bin Ebü'l-Havârî
Günün Duası
Allahım bugün hakkımda hayırlı olanları bana nasip et.
Bunları biliyor muyuz?
Murir-ı Zaman Nedir?
Zaman aşımı, zaman geçmesi anlamına gelen murûr-i zaman, hukukta, dava konusunun meydana gelmesi üzerinden uzun müddet geçmesi sebebiyle mahkemede davaya bakılmaması demektir. Yargılama usulünde, davaya bakılması için bir zaman belirlenebilir. Ancak İslâm'a göre, murûr-i zamanla, bir kimsenin malı diğerine helal olmaz. Yani mahkeme karşısında dava görülmese de, kişi dinî sorumluluktan kurtulamaz.
Günün Nüktesi
Başımıza gelecek olana hazırlanın
Berâ radıyallahu anh anlatıyor: "Biz Resûlullah aleyhissalâtu ile birlikte bir cenazede beraberdik. Hz. Peygamber, kabrin kenarına oturup ağladılar, öyle ki göz yaşlarıyla toprak ıslandı. Sonra da: "Ey kardeşlerim: Başımıza gelecek olan bu vakit (ölüm hadisesi) için iyi hazırlanın" buyurdular.