Bu deyim halk arasında dolaşan batıl ve hurafe olan inançlardan birisidir. Bardak ya da camın kırılması ne bir hayra ne de bir uğursuzluğa işaret etmez. Bu tarz inanışlar tamamen halk arasında dolaşan hurafelerdir inanmamak gerekir.
Bulamadığımız veya unuttuğumuz insanların hakkını nasıl ödeyebiliriz?
Bilinen ve ödenme imkânı olan haklar aynen ödenmeli, sahibinden de ayrıca helallik alınmalıdır. Ödenme imkanı olup, her nasılsa sahibine ödenemeyen maddi haklar, sahibi adına, yani sevabı ona olmak üzere muhtaçlara verilmeli, sahibi için de istiğfar etmelidir. Sahibine söyleme ve ödeme imkanı olmayan, başkasına da ödenemeyen haklar için, hakkın sahibine ve kendine çokça mağfiret dilemeli, ona kendisindeki hakkını helâl ettirmesini Allah`tan ısrarla istemeli ve yakarmalıdır.
İnsanın burcu ile ilgili yapılan yorumların dinde yeri var mı?
İnsanın geleceği ile ilgili yapılan burç yorumlarının dini bir dayanağı ve değeri yoktur. Psikolojik açıdan belki kişiyi etkiler. Ancak doğruluk payı olmadığı gibi, eğer gelecek hakkında bilgi vermeye yönelik olursa bu burçları yorumlayan kişinin dini sorumluluğu da olur. Bu sorumluluk duruma göre bazen büyük günah bazen de insanın imanına zarar verecek türden olur.
Adak etinden kimler yiyemez?
Adak yapan kimse, adadığı hayvanın etinden yiyemez. Etin tamamını dağıtması gerekir. Şayet bir miktar yemiş olursa, yediği etin kıymetini fakirlere para olarak vermesi gerekir. Adak yapan, adadığı hayvanın etini, fakir olsalar bile, usul ve füruna ve geçimi üzerine bağlanmış bulunanlara yediremez. Usul, ana ve baba tarafından yükselen soya denir. Füru, evlatlardan aşağı inen soylara denir.
Cenaze mezara koyulmadan ona Kur’an okumak caiz mi?
Vefat eden kimse yıkanmadan olduğu mekanda kendisine Kuran okumak mekruh görülmüştür. Ancak ölünün olduğu mekandan başka bir mekanda kendisine Kur’an okunmasında dini bir mahzur yoktur. Aynı şekilde yıkanıp defin için hazırlanmış kişiye Kur’an okumada bir sakınca yoktur.
İbadetlerin vekalet yoluyla yerine getirilmesi caiz mi?
Bedenle yapılan ibadetlerde vekalet geçerli olmayıp, ibadetin bizzat mükellefin kendisi tarafından yerine getirilmesi gerekir. Mesela, mükellef ne kadar hasta olursa olsun, onun yerine başkası namaz kılamaz. Bizzat mükellef, kendisine tanınan ruhsatlar çerçevesinde namazını kılar. Oruç da böyledir. Mal ile yapılan ibadetlerde ise vekalet geçerlidir. Mesela bir kimse, zekat olarak hesaplayıp ayırdığı meblağı, ikinci bir kişi aracılığı ile fakirlere ulaştırabilir, malının zekatını hesaplayıp fakirlere vermek üzere başkasını vekil tayin edebilir. Hem beden hem mal ile yapılan bir ibadet olan hacda ise, bizzat mükellef tarafından yapılmasına engel meşru bir mazeret bulunması halinde vekalet geçerlidir. Mazeret bulunmadığı takdirde ise haccın vekalet yolu ile yapılması geçerli olmaz. Vekalet konusunda farz, vacip ve nafile hac arasında fark yoktur. Yani bir kimse şartlar oluştuğu takdirde farz olan hac için vekil tayin edebileceği gibi, vacip veya nafile hac için de vekil tayin edebilir.
Günün Ayeti
Ey insanlar! Ölümden sonra dirilme konusunda kuşku içinde olabilirsiniz. Ama şu bir gerçek ki, biz sizi bir topraktan, sonra bir spermden, sonra bir embriyodan/döllenmiş bir karışımdan, sonra ne olduğu kısmen belirli, kısmen belirsiz bir et parçasından yarattık. Hac, 5.
Günün Hadisi
Öyle bir devir gelecek ki, insanoğlu, aldığı şeyin helalden mi, haramdan mı olduğuna hiç aldırmayacak.
Günün Sözü
İnsan ölür ama ölmeyen insanlıktır. Mevlana
Günün Duası
Allah’ım bugün organlarımı sana isyan yolunda değil itaat yolunda kullanmamı nasip eyle.
Bunları Biliyor Muyuz?
Devran Nedir?
Yapılan bir va’zın, okunan ayetlerin veya söylenen ilâhîlerin etkisiyle duygulanan ve coşan bir sûfinin çoğu kez iradesi dışında yerinden fırlayıp dönmeye başlamasına devir, devran, deveran, sema ve benzeri isimler verilmektedir. Devran bir sûfinin tek başına dönmesiyle, bazen de bir derviş topluluğunun ayağa kalkıp dönmesiyle gerçekleşir.
Günün Nüktesi
Kim Bunlar?
Ebu Zer anlatır: “Resulullah şöyle buyurdu: ‘Üç kişi vardır ki Allah Kıyamet Günü onların yüzüne bakmaz, onlarla konuşmaz ve onları temize çıkarmaz. Onlara acıklı bir azap da vardır.’ Resulullah bunu üç defa söyledi. Ben de ‘Bunlar hüsrana uğradı, zarar ettiler, kim bunlar?’ dedim. Şöyle buyurdu: ‘Yürürken kibirle elbisesini uzatan, yaptığı iyiliği başa kakan ve yalan yeminle malını sarf edendir.’”