2

Başka bir memlekette ölen kimsenin Gıyabi cenaze namazını kılmada bir sakınca var mı?


  • Oluşturulma Tarihi : 21.07.2016 08:22
  • Güncelleme Tarihi :

Bir kısım İslam bilginlerine göre, cenaze namazı kılınabilmesi için cenazenin hazır bulunması gerekir. Bununla birlikte genel kanata göre hazır bulunmayan cenaze için gaib, namaz kılınabilir. Zira Hz. Peygamber, Necaşi'nin cenaze namazını gıyabında kıldırmıştır. Onun için gaip namazını kılmada bir sakınca yoktur.

Birden fazla cenaze için tek bir cenaze namazı kılınabilir mi?

Birden fazla cenaze hazır olduğunda, bunların namazlarını ayrı ayrı kılmak daha uygundur. Ancak bu cenazelerin namazlarını ayrı ayrı kılmak yerine tek bir namaz kılmak da yeterlidir.

Oğlum Üniversiteyi kazanırsa bir kurban keseceğim diyen kimse bu kurbanın etinden yiyebilir mi?

Bu bir adaktır şart yerine gelirse kesilmesi vacip hale gelir. Yani çocuk üniversiteyi kazanırsa bu adak kesilmek zorundadır. Ancak adak yapan kimse, adadığı hayvanın etinden yiyemez. Etin tamamını dağıtması gerekir. Şayet bir miktar yemiş olursa, yediği etin kıymetini fakirlere para olarak vermesi gerekir

Adak yapan, adadığı hayvanın etini, fakir olsalar bile, usul ve füruna ve geçimi üzerine bağlanmış bulunanlara yediremez. Usul, ana ve baba tarafından yükselen soya denir. Füru, evlatlardan aşağı inen soylara denir.

Okunan Kur’an-ı Kerimin sevabı hayatta olan bir insana bağışlanabilir mi?

Bir Müslüman diğer Müslüman kardeşine çeşitli şekillerde yardımda bulunur. Bu yardımların bir kısmı maddi şekilde olduğu gibi, daha güzeli ve tesirli olanı manevi yardımdır. Meselâ dualarında onun bağışlanmasını, günahının affolunmasını, Allah’ın rızasına ermesini ister.

Tahiyyatta iken “Allah’ım, beni, ana-babamı ve bütün müminleri bağışla” manasında yaptığımız dua bunun bir yapacağı en iyi yardımın, ona gıyabında yaptığı dua etmek olarak ifade eden Peygamberimiz müminlerin manevi açıdan birbirlerine destek olmalarını tavsiye etmektedir.

Diğer taraftan, hayatta olan insan rahmete, duaya ve sevaba ölmüş gibi muhtaçtır. Çünkü hayattaki kişi, devamlı surette şeytan, nefis ve çevresiyle mücadele halindedir. Mü’min kardeşleri onun manen imdadına yetişir, duaları, ibadetleri ve sevaplarıyla onu desteklerse bu mücadeleyi kazanma ihtimali kuvvet bulur.

Kur’an ise bu hususta en büyük şefaatçi ve destekçidir. Bir insanın din kardeşine Kur’an’ı şefaatçi yaparak dua etmesi ve onun sevabını bağışlaması kadar güzel ne vardır? Böyle bir yardımlaşmanın olmamasını düşünmek, mü’minler arasındaki manevi bağların, irtibatların mevcut olmadığını iddia etmek olur.

Günün Ayeti

“Yeryüzünde bozgunculuk yapıp dirlik düzenlik vermeyen bozguncuların emrine uymayın.”

Günün Hadisi

Kim, hakkı sübut buluncaya kadar mazlumla birlikte otursa, ayakların kaydığı günde Allah onun ayağını Sıratta sabit kılar.

Günün Sözü

Kötülere acımak iyilere zulümdür.

Sadi Şirazi

Günün duası

Allah’ım bize birlik beraberlik kardeşlik ve huzur ver.

Bunları biliyor muyuz?

Rahmet Melekleri:

Yeryüzünde dolaşan ve mü'minlerin ölümü ânında hazır olan meleklerdir.

Günün Nüktesi

Günaha dalmışa dua edin…

Hz. Ömer'in huzurunda bulunan müminlerden biri anlatıyor: “Şam ehlinden güçlü kuvvetli, nüfus sahibi bir kimse vardı. O adam zaman zaman Hz. Ömer'in yanına gelirdi. Bir ara Hz. Ömer o kimseyi göremez oldu. Çevresindekilere sordu. “Falan zat ne yapıyor, artık görünmez oldu?”

Cemaat şöyle dedi: “Ey Müminlerin Emiri! O kendini içkiye verdi.”

Bu sözü duyan Hz Ömer hayli üzüldü ve kâtibini çağırarak, “Bu adama şöyle yaz: Ömer b. Hattab'dan falan kimseye... Selam sana! Kendisinden başka ilah olmayan, günahları bağışlayan, tevbeleri kabul eden, azabı çetin ve ihsanı bol olan Allah'a hamd ederim. O'ndan başka hiçbir ilah yoktur, dönüş ancak O'nadır.”

Hz. Ömer mektubu yazdırdıktan sonra arkadaşlarına dönerek, 'Allah'a yönelmesi ve Allah'ın tevbesini kabul buyurması için kardeşinize dua ediniz!' dedi. O zat Hz. Ömer'in mektubunu alınca 'Allah günahları bağışlayan, tevbeleri kabul edip, azabı çetin olandır' cümlesini tekrar tekrar okudu ve 'Allah beni hem azabı ile korkutmuş, hem de günahlarımı affedeceğini vaat etmiş' diyerek ağladı ve güzelce tevbe etti.

Hz. Ömer o zatın tevbe ettiğini haber alınca sevindi ve şöyle dedi: 'Bir kardeşinizin yoldan çıktığını, günaha saplandığını gördüğünüzde onu doğru yola getirmeye, Allah'ın affına güvenmesini sağlamaya çalışınız. Tevbe nasip etmesi için Allah'a dua ediniz. Kendisine beddua ederek aleyhinde şeytana yardımcı olmayınız.'

 

Başka bir memlekette ölen kimsenin Gıyabi cenaze namazını kılmada bir sakınca var mı?
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık