Baskı ile kıyılan nikah dinen geçerli olur mu?


  • Oluşturulma Tarihi : 18.12.2014 07:37
  • Güncelleme Tarihi :
Baskı ile kıyılan nikah dinen geçerli olur mu? yazının resmi

İslami hükümlere göre nikah, evlenme ehliyetine sahip ve evlenmelerinde dini açıdan bir engel bulunmayan kadın ile erkeğin (veya vekillerin) şahitlerin huzurunda, birbirleriyle evlenmeleri konusunda karşılıklı rızalarını ifade etmelerinden (icap ve kabulden) ibaret bir akittir.

Evlilik bir erkekle kadının ömür boyu birlikte yaşama, hayatın iyi ve kötü yanlarını birlikte omuzlama ilkesine dayandığı için, evlenecek olanların rızasının bulunmadığı bir nikah Şafii, Maliki ve Hanbeliler’e göre geçerli olmaz. Eşlerden birisi ölüm, şiddetli dayak veya uzun süreli hapis korkusu altında evliliğe zorlansa böyle bir nikah fasit olur.

 Bu konudaki dayanakları, Hz. Peygamber’in, “Ümmetimden hata, unutma ve yapmaları için cebir ve tazyike maruz kaldıkları şeylerin sorumluluğu kaldırılmıştır.” (İbn Mace, Talak, 16) hadisidir.

Hanefiler ise zorlanan (mükreh) kişinin nikahını geçerli saymışlardır. Bu görüşlerini Hz. Peygamber’in, “Üç şeyin şakası da ciddidir, ciddisi de ciddidir; nikah, talak ve talaktan dönüş.” (Ebu Davud, Talak, 9) hadisine dayandırmakta, cebir ve şiddete maruz kalanı şaka yapan kimseye benzetmektedirler.

Namaz kılarken kıbleden başka bir yöne dönmek caiz mi?

Namaz kılarken Kıbleye yönelmek namazın farzlarındandır. Müslümanların kıblesi ise, Kâbe’dir. Kâbe’yi görenlerin bizzat kendisine, görmeyenlerin ise o cihete yönelerek namazlarını kılmaları gerekir. Bu husus Kur’an-Kerim’de şöyle belirtilmektedir:

 “(Ey Muhammed! Bundan böyle) yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. (Ey Müslümanlar!) Siz de nerede olursanız olun (namazda) hep o yöne dönün.”

Buna göre uzaklardan Kabe'ye yöneliş, ancak takribi olarak gerçekleşebilir. Bu yönelişte esas olan, namaz kılanın cephesini Kâbe istikametinden tamamen çevirmemesidir. Kabe dışındaki bir başka yöne dönmek ise caiz değildir. Kılınan namaz da geçersizdir.

Herhangi bir yerde kesmek üzere adak adayan kimse bu adağını başka bir yerde kesebilir mi?

Adak, kişinin bir ibadeti yapacağına dair Allah'a söz vererek üzerine borç kılması anlamına geldiğinden, bu borçtan kurtulması için adağını yerine getirmesi gerekir. Bundan dolayı kurban keseceğine dair adakta bulunan kişi, ancak kurban kesmek suretiyle adağını yerine getirmiş olur.

Ancak adağı adadığı yerde kesmek zorunda değildir. Yani adakta yer bağlayıcı değildir. İster bu adağını söylediği yerde keser, isterse evinde, dilerse başka bir yerde keser hepsi de caiz ve geçerlidir. Ancak illaki mutmain olmak istiyorsa adadığı yerde keser.

Rüyada kurban kestiğini gören kimse günlük hayatta bunu kesmek zorunda mı?

Peygamberlerin dışındaki insanların gördükleri rüyalar, kesin bir hüküm ifade etmediği gibi bağlayıcılığı da yoktur.

 Durum bu olunca rüyada kurban kestiğini ya da kurban adadığını gören kimsenin, bu adağını yerine getirmesi gerekmez. Çünkü rüya ile amel edilmez. Uyayan kimsenin de bir sorumluluğu yoktur. Nitekim Hz. Peygamber bu hususta şöyle buyurmuştur: “Şu üç kişiden kalem kaldırıldı: Uyuyan kişi uyanıncaya, çocuk buluğa erinceye ve akıl hastası olan da iyileşinceye kadar.” (Ebû Dâvûd, Hudûd, 16

Günün Ayeti

O şeytanki hakkında şöyle hüküm verilmiştir: Şüphesiz kim onu dost edinirse, o muhakkak onu saptırır ve doğruca cehennem azabına götürür.

Hac 4

Günün Hadisi

 “Kim bir kul hakkı yemişse derhal o kardeşi ile helalleşsin Çünkü (kıyamet günü) dirhem de geçmez dinar da Böyle olunca o (hak yiyen) kişinin sevapları alınır o adama yüklenir Eğer sevapları yoksa o hakkını yediği adamın günahları buna yüklenir ”

(Buhârî, “Rikak”, 48)

Günün Sözü

  “Diş ağrısı çekenler, dişleri sağlam olanları;yoksulluk çekenler parası bol olanları mutlu sanırlar.”

 (Geoge Bernard Shaw)

Bunları biliyor muyuz?

 Haşr Nedir?

 Allah’ın ölülere ruhları iade edip onları hesaba çekmek üzere toplaması ve toplanma yerine sevketmesi demektir. Toplanacak olan yere de "Mahşer" denir

Günün Nüktesi

 Şükreden bir kul olmayayım mı?

 Bir gün Hz. Aişe  validemize “ey Aişe! Resulullah’ın can çekici hallerinden gördüğünü bize haber verir misin diye sorulduğunda; Hz. Aişe hüngür hüngür ağladı ve şöyle devam etti: “O’nun hangi durumu can çekici değildi ki? O bir gece bana geldi. Beraberimde yatağıma girdi. Bedenime dokunacak şekilde bana yaklaştı. Sonra:

 “Ey Ebu Bekir’in kızı! Rabbime ibadet etmem için bana izin verir misin?” dedi. Ben de:

 “Ey Allah’ın Resulü! Ben sana yakın olmayı isterim. Fakat izin verdim” dedim.

Kalktı; su kavasına varıp abdest aldı. Bolca su kullandıktan sonra namaza durdu. Göğsünü ıslatacak kadar ağladıktan sonra rüku’ya varıp ağladı. Ve Bilal gelip sabah namazını haber verinceye kadar bu durumu devam etti. Kendisine:

 “Ey Allah’ın Resulü! Senin gelmiş ve gelecek bütün günahlarının hepsini Allah bağışlamıştır. O halde neden ağlıyorsunuz?” dediğim zaman:

  “Allah’a çok şükreden bir kul olmayayım mı? Neden böyle yapmayayım? Halbuki yüce Allah Kur’an’ında üzerime şu ayeti indirmiştir:

 “Göklerin ve yerin yaradılışında gecenin ve gündüzün gidip gelişinde elbetteki aklı selim sahipleri için ibret verici deliller vardır” (Al-i imran 190)

Baskı ile kıyılan nikah dinen geçerli olur mu?
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık