Kur’an-ı Kerim’de mealen: “Kurbanlarınızın etleri ya da kanları Allah’a ulaşmaz, ama sizin takvanız Allah’a ulaşır.” (Hac, 22/37.) buyrulmaktadır. Bu ayete baktığımızda, ferdin kurban kesmesinden amaç Allah’ın emrini yerine getirmesi ve takvalı olduğunu göstermesinin bir ifadesidir. Bunun anlamı, Allah isterse en değerli malımızı dahi O’nun yoluna feda edebiliriz, demektir. Tıpkı Hz. İbrahim’in İsmail’i kurban etmeye karar vermesi gibi, gerekirse bizim de canımızı dahi kurban edebileceğimizi göstermektir. Bir bakıma da kurban mala olan rağbet duygusunu kırmak, Allah’ın rızası karşısında her şeyimizden geçebileceğimizi göstermek anlamına gelir. Kısaca kurban kesmenin ilk amacı Allah’ın rızasına erişmektir.
Aynı evde oturan ve maddi imkanı olan herkesin kurban kesmesi gerekir mi?
Hanefi Mezhebine göre, şahsi malı bulunan herkesi başlı başına bir mükelleftir ve böyle bir kimse ister kadın, ister erkek olsun kurban kesmesi vaciptir. Şafiî mezhebine göre ise, kurban kesmek sünnet olduğundan bir evde bir kurbanın kurban niyeti ile kesilmesi yeterlidir. Ancak dileyen herkes de kurban kesebilir.
Kredi kartıyla kurban satın almak caiz midir?
Kurban kesmekle mükellef olan şahıs, kurbanlık hayvanı peşin olarak satın alabileceği gibi, kredi kartıyla vadeli olarak da alabilir. Bu bağlamda bedelin kredi kartıyla ödenmesi kurbanın sıhhatine engel teşkil etmez. Ancak kredi kartı borcunu ödenmesi gereken günlerde ödeyip faize düşürmemek gerekir.
Kurbanlık olarak niyetlenilen bir hayvanın yününden veya sütünden faydalanmak caiz midir?
Kurban etmek üzere satın alınan veya kurban etmek niyeti ile belirlenin hayvanın kesim öncesinde sütünden ve yününden yararlanmak mekruhtur. Çünkü bu durumda hayvan satın alınmasından veya kurban edilmek üzere niyet edilmesinden itibaren kurbanlık olarak belirlenmiş olmaktadır. Şayet böyle bir hayvandan yararlanılmışsa bedeli sadaka olarak fakirlere verilmelidir.
Hayvanı kesmeden parasını fakirlere vermekle kurban ibadeti yerine gelmiş olur mu?
Kurbandan gaye o hayvanın kesilmesi ve Allah için o kanın akmasıdır. Parasının tasadduk edilmesi kurban yerine geçmez. Kesilen kurban, Allah rızası ve etinin büyük bir kısmının komşu, fakir ve akrabalara dağıtmak için kesilmektedir. Yani hem ibadet, hem de paylaşma amaçlıdır. Onun için bu kurban ibadeti sadaka verilerek yerine getirilmiş olunmaz.
Satın alınan kurbana daha sonra başkaları ortak olabilir mi?
Kişinin sahip olduğu, mülkiyetinde var olan veya kurban etmek amacıyla satın aldığı büyükbaş hayvana yedi kişiyi geçmemek kaydıyla başkalarını da ortak edebilir.
Günün Ayeti
“Biz, (İbrahim’e) büyük bir kurbanlık vererek onu (İsmail’i) kurtardık.”
(Saffat, 37/107.)
Günün Hadisi
“Yiyiniz, tasadduk ediniz, giyiniz. Fakat bunları yaparken israfa ve tekebbüre kaçmayınız.”
Nesâî, “Zekat,” 66.
Günün Sözü
Bir kimse gönül hoşluğu ile kurbanından sevap umarak keserse bu kurban ona cehenneme karşı bir perde olur.
Hz. Ali
Günün Duası
Allah’ım bizi bayrama kavuşan ve bayramda insanların yüzünü güldürenlerden eyle.
Bunları biliyor muyuz?
Udhiye nedir?
Allah’a manevi olarak yakınlaşmak amacıyla, usulüne uygun olarak kurban edilen, belirli şartları taşıyan hayvan demektir.
Günün Nüktesi
Gerçek Mürid…
Hacı Bayram Veli, Sultan II. Murad’ın saygı duyduğu manevi önderlerdendi. Hükümdarın Hacı Bayram’a saygısı o derece büyüktü ki ona mürid olanlardan vergi almıyordu. Ama gelin görün ki bütün Ankara halkı Hacı Bayram’ın müridi olduğunu iddia ediyordu.
Ankara’da kimden vergi istense “Ben Hacı Bayram’ın müridiyim” deyip işin içinden sıyrılıyordu. Bu durum hükümdara yansıtıldı. Hükümdar Hacı Bayram’a bir mektup gönderip, “Gerçek müritlerinizin sayısını bana bildiriniz, sizin bildirdiğiniz herkes vergiden muaf tutulmak üzere kabulümdür “dedi.
Hacı Bayram devletine saygılı bir maneviyat büyüğü olarak kendisine bağlılığın kötüye kullanılmasından zaten şikâyetçi idi. Mektubu fırsat bilerek müritlik iddiasındaki herkese haber saldı: “Falan gün falan yerde toplanınız” diye. O gün hemen bütün Ankara halkı şeyhlerinin davetine uyarak bildirilen yere akın ettiler.
Hacı Bayram bir tepeciğe kurdurduğu siyah kıl bir çadırdan çıkarak kalabalığa sordu: “Beni seviyor musunuz?’
Kalabalık hep bir ağızdan karşılık verdi: “Elbette seviyoruz.”
“Bana yürekten bağlı mısınız?
İstesem benim için canınızı verir misiniz?”
Kalabalık cevap verdi:
“Canımız senin yoluna feda olsun...”
Hacı Bayram bunun üzerine;
“Bugün bana inananları şu çadırın içinde bir bir kurban edip canlarını cennete göndereceğim. Şimdi bir kişi çıksın” dedi. Kalabalıktan bir kişi çıktı. Hacı Bayram onu çadıra aldı. Çadırda önceden hazırlattığı koyunlardan birini kestirerek, kanını çadırdan dışarıya akıttırdı. Dışarıdakiler adamın gerçekten kurban edildiğini sanarak ürperdiler. Hacı Bayram dışarı çıktı, “Bir kişi daha gelsin” dedi. Bir adam daha çıktı. Onu da çadıra alıp aynı işlemi yaptı. Sonra dışarı çıktı ve bir kişi daha istedi. İşin şakayla gelir yanı yoktu. Giden gidiyordu. Bu defa bir şaşkınlık ve duraksama görüldü. Yine de bir hanım ileri çıktı. Hacı Bayram onu da çadıra aldı. Aynı olay tekrarlandı. Dördüncü defa Hacı Bayram kurbanlık isteyince tek kişi çıkmadı. Hacı Bayram artık hükümdara cevap verecek durumdaydı:
- Sultanım, vergiden affedilmek üzere gerçek müritlerimi sormuştunuz. Benim gerçek müritlerim iki er kişi ile bir hatun kişiden ibaret üç kişidir.