Hanefi, Şafii, Maliki... farkı olmaksızın bütün ehli sünnet mezhepleri haktır ve kendilerine uyulabilir. Mezheplerin varlığı biz Müslümanlar için bir rahmet ve çıkış yoludur. Hangisine uyarsak uyalım doğru yolu bulmuş oluruz. Bu mezheplerin oluşmasında ve mezhebe bağlanmada daha çok mezhep kurucularının yaşadığı bölgenin etkisi söz konusudur. Ebu Hanife’nin Orta Asya ve Anadolu topraklarında yaşaması imam Şafii’nin Mısır’da, Irak’ta- Suriye’de yaşaması... Neticesinde mezhepleri bu bölgelerde yayılmış insanlar da bu mezheplere rağbet göstermiştir. Fakat bu mezheplerden birine tabi olurken diğerlerini kabul etmemek doğru değildir. Çünkü bütün ehl-i sünnet mezheplerinin çıkış noktası Kur’an ve sünnettir. Dolayısıyla Şafii’ye tabi olmakla beraber bazen şartlara, mazerete binaen faraza Hanefi mezhebini taklit edebiliriz. Mesela: Şafii mezhebinde bir bayanın tenine dokunmak abdesti bozar, ama aynı durum Hanefi mezhebinde bozmaz. Doktor olan bir kimse her zaman muayene ediyorsa abdestinin bozulmaması mümkün değil, her zaman da abdest almak kolay değil, hele kışın ağır şartlarında hiç kolay değil. Binaanleyh böyle bir mazereti olan kimse Hanefi mezhebini taklit ederek abdestini bozmayabilir. Yani namazını kılabilir. Nitekim dinimiz kolaylık dinidir. Sevgili Peygamberimiz “Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız” (Buhârî, “İlm”, 12.) buyurmaktadır.
Kur’an-ı Kerim’de başında besmele olmayan kaç sure vardır?
Kur’an-ı Kerim’de 114 sure vardır. Tövbe suresi hariç hepsinin başında besmele-i şerif vardır. Kur’an okunduğunda da besmele-i şerif okunur. Fakat Tövbe suresinin başında besmele olmadığından okurken besmele çekilmez. Kimi İslam bilginleri tövbe suresinin başında besmele olmayışını söz konusu sürede kılıçtan bahsedildiğine bağlarken, kimisi de kendinden önceki surenin devamı olduğundan besmele başında yoktur demiştir.
Kadının pantolon ile namaz kılması caiz mi?
İslam dininde namaz için özel bir kıyafet yoktur. Tesettürü sağlayan teni gösterecek derecede ince, şeffaf ve vücut hatlarını belirtecek derecede dar olmayan her temiz elbise ile namaz kılmak caizdir. Bu itibarla dar olmayan pantolon veya herhangi bir elbise ile hanımların namaz kılmasında dinen bir sakınca yoktur. Ancak hanımların, hanımlara mahsus kıyafetleri, erkeklerin de kendilerine mahsus giyim ve kıyafet şekillerini namazda tercih etmeleri daha evladır.
Elfaz-ı küfür nedir?
İnsanı küfre götüren dine muhalif sözler demektir. Helalı haram, haramı helal saymak, kutsal değerlerimiz olan Allah’a, Peygambere, Kitaba, namaza, oruca, ya da bir başka kutsala sövmek veya hakaret etmek gibi. Bu sözler imana zarar verdiği için bu sözleri söyleyen kimse imana dönmek için kelime-i şahadeti söyleyip tövbe etmesi gerekir.
Günün Ayeti
Eğer Allah’ın insanlardan bir kısmını diğerleriyle savması olmasaydı elbette yeryüzü altüst olurdu.
Bakara, 2/251.
Günün Hadisi
Kulum bana kendisine farz kıldığım şeylerden daha sevgili olan bir şeyle manen yaklaşamaz.
Buhari, “Rikâk”, 38.
Günün Sözü
Bir insanın bu dünyadaki zenginliği bu dünyada yaptığı iyilikleridir.
Günün Duası
Allah’ım malımızı haramdan bizi ve sevdiklerimizi belalardan koru
Bunları biliyor muyuz?
Gayr-ı Müslim kime denir?
Müslüman olmayan anlamına gelen gayrimüslim, din ıstılahında kâfir, müşrik ve münafık kimseyi ifade eder
Günün Nüktesi
Bir insanı tanıma yolları nelerdir?
‘Bir adam Hz. Ömer’in yanında bir hususta şahitlikte bulunmuştu. Ömer ibnü’l-Hattâb hazretleri ona,
‘Ben seni tanımıyorum, seni tanıyan birini getir, dedi.
Orada bulunanlardan birisi,
‘Ben onu tanıyorum, deyince Hz. Ömer,
‘Nasıl bilirsin? Diye sordu. O da,
‘Emin ve âdil bir adam olarak tanıyorum, cevabını verdi.
Hz. Ömer tekrar sordu:
‘Gecesini gündüzünü bildiğin, yakın bir komşun mudur?
‘Hayır, diye cevap verdi adam.
Hz. Ömer sormaya devam etti:
‘İnsanın takvasını ortaya koyan, muamelesidir. Bu adam, alış veriş yaptığın bir kimse midir?
Adam tekrar,
‘Hayır, dedi.
Hz. Ömer bu defa;
‘Bununla, insanın ahlâkının güzel veya çirkin olduğunu anlamaya imkân veren bir yolculuk yaptın mı? Diye sordu.
Adam bu soruya da,
‘Hayır, cevabını verince, Hz. Ömer,
‘Sen onu tanımıyorsun, dedi ve sonra da adama dönerek,
‘Git, seni tanıyan birini getir, buyurdu.’
Demek ki bir insanı iyi tanıyabilmek, doğruluk ve dürüstlüğünden emin olabilmek için; onunla, ya yakın komşuluk yapacaksın veya alış-verişte bulunacaksın yahut da beraber yolculuk edeceksin... Aksi takdirde, yani bu ölçülerden hiçbirisi ile tartmadığın bir kişi hakkında, müsbet veya menfî yönde şahâdette bulunmayacaksın. Zira bu demektir ki, sen onu tanımıyorsun.