Sayfa Yükleniyor...
Beraat Kandili, Şaban ayının 14. gününü 15. gününe bağlayan gece demektir. Bu geceye, bereketli ve feyizli bir gece olması sebebiyle ‘Mübârek’; kulların günahlarının affolunması ve temize çıkmaları sebebiyle ‘Beraet’; kulların ihsana kavuşmaları nedeniyle ‘Rahmet’, geceyi iyi değerlendiren kulların seçilerek salih kullar arasına alınması sebebiyle beraat adı veriliyor.
Beraat gecesinin birtakım özellikleri vardır. Öne çıkan özellikleri ise şunlardır:
1. Bütün hikmetli işlerin ayırımına başlanması.
2. Bu gecede yapılacak ibadetlerin diğer vakitlere nispetle kat kat sevaplı olması.
3. İlâhi rahmetin bütün âlemi kuşatması.
4. Af ve bağışlamanın coşması.
5. Peygamberimize tam bir şefaat yetkisinin verilmiş olması.
Hz. Peygamber bir kutsi hadisinde Beraat Gecesi ile ilgili olarak şöyle buyurmaktadır:
“Şâban’ın 15. gecesi geldiğinde geceyi uyanık ibadetle, gündüzü de oruçlu olarak geçirin. O gece güneş battıktan sonra Allah şöyle buyurur: “İstiğfar eden yok mu, affedeyim. “Rızık isteyen yok mu, rızık vereyim.” Başına bir musibet gelen yok mu, hemen sağlık ve afiyet vereyim. “Böylece tan yerinin ağarmasına kadar bu şekilde devam eder.” (İbn Mâce, “İkâmetü’s-Salavât”, 191.)
Hadis-i Şerifte bu gece her tarafı kaplayan rahmet ve mağfiretten bazı kişilerin tövbe etmemeleri halinde affedilmeyecekleri ve Allah’ın rahmetinden mahrum bırakılacakları haber verilmektedir: O, kimseler şunlardır:
1- Allah’a şirk koşanlar.
2- Kalpleri düşmanlık hisleriyle dolu olanlar.
3- Müslümanların arasına fitne yayanlar.
4- Akrabalık bağlarını kesenler.
5- Gurur ve kibir ehli kişiler.
6- Ebeveyne isyan edenler.
7- Devamlı içki içenler. (İbn Mace, “İkame”, 191.)
1. Kur’an-ı Kerim okuyarak,
2. Aile bireyleriyle birlikte günün mana ve ehemmiyeti hakkında sohbet ederek,
3. Günahlarımızdan dolayı tövbe ederek.
4. Allah rızası için namaz kılarak,
5. Hayatımızın geçmiş günleri ve yılları hakkında muhasebe yaparak,
6. Günahlarımızın bağışlanması için Allah’tan af dileyerek,
7. Sevgili Peygamberimize bol bol salât ve selâm okuyarak,
8. Dünya ve ahirete ait dileklerimiz için dua ederek,
9. Hastaları, yaşlıları ziyaret ederek; yoksulları, öksüz ve yetimleri sevindirerek,
10. Eş, dost ve yakınlarımızla tebrikleşerek,
11. Dargın ve küskünleri barıştırarak, değerlendirebiliriz
Bir işin ya da fiilin haram olup olmaması zamandan ziyade İslam’a uygun olup olmamasına bağlıdır. Herhangi bir gecede ya da Kandilde nişan veya düğün yapmanın herhangi bir sakıncası yoktur. Ancak zaman açısından nişan veya düğün haram olmamakla beraber yapılan düğünün şekli helallık veya haramlık açısından önemlidir. Şayet yapılan merasimde Kur’an, mevlid ve benzeri sevap kazandıran şeyler okunursa bu düğün, nişan şekli hangi gün gece olursa olsun caizdir. Ancak yapılan düğün kadınlı erkekli birbirine haram olan kişilerin karışık bir şekilde el ele ve benzeri şekilde oynaması şekli ile sazlı sözlü bir düğün ise yine hangi gün gece yapılırsa yapılsın dinen caiz değildir.
Günün Ayeti
“Apaçık kitaba andolsun ki, Biz Kur’an-ı mübarek bir gecede indirdik Çünkü biz onunla insanları uyarmaktayız.” Duhan Suresi, 44/1-3.
Günün Hadisi
“Şu beş gecede yapılan dua geri çevrilmez. Regaib gecesi, Şabanın 15. gecesi, Cuma, Ramazan Bayramı ve Kurban bayramı gecesi.
Beyhaki, Sünen, Şuabül-İman, 3/342.
Günün Sözü
Kandiller günah kirinden temizlenmek için mümine Allah’ın bir ikramıdır.
MZU
Günün Duası
Allah’ım bu gece yapacağımız bütün ibadet, dua ve hayırlarımızı kabul et ve bizi günahlarımızdan beraat ettir.
Bunları biliyor muyuz?
Hamele-i Arş Nedir?
Arşı taşımakla görevli dört büyük melek demektir.
Günün Nüktesi
Beraat Gecesinde Af…
Sevgili Peygamberimiz beraat gecesini Hz. Âişe validemize anlatırken şöyle buyurmuştur:
“Bu gece Şaban’ın 15. gecesidir. Allah gecede Benü Kelb kabilesinin koyunlarının tüyleri sayısınca insanları Cehennem’den kurtarır. Ancak kendisine şirk koşanların, müslümanlara karşı kin ve düşmanlık besleyenlerin, akrabaları ile münasebeti kesenlerin, gururlu ve kibirlilerin, ana-babasına asî olanların ve içki içmeye devam edenlerin yüzüne rahmet nazarı ile bakmaz.” (Buhârî, et-Tergîb ve’t-Terhib, II, 118).