Bir duadan ya da hayırlı işten sonra El Fatiha denilince Fatiha'yı okumak zorunda mıyız?


  • Oluşturulma Tarihi : 06.10.2018 09:21
  • Güncelleme Tarihi :
Bir duadan ya da hayırlı işten sonra El Fatiha denilince Fatiha'yı okumak zorunda mıyız? yazının resmi

Herhangi bir hayırlı amelden sonra veya cenaze, mevlit, dua gibi merasimlerin bitiminde El Fatiha denilerek bu ameli salih tamamlanır. El Fatiha demek Fatiha okumaya bir çağrı bir davettir. Bu çağrıya icabet etmek güzel ve sevap olmakla birlikte farz değildir. Yani okumasak günahımız olmaz. Ancak okuyan kişi sevap kazanır. Okumayan da bu sevaptan mahrum kalır, ancak günah işlemiş olmaz.
İbadetlerin yapılması veya ihmal edilmesi açısından eşlerin birbirine karşı sorumluluğu var mı?
İslam’a göre herkes yaptıklarından sorumludur. Kimse kimsenin yaptığından sorumlu değildir. Nitekim bu hususta Kur’an-ı Kerim’de mealen şöyle buyurulmaktadır: “Hiç bir günahkar, başkasının günahını çekmez. Eğer yükü ağır gelen kimse onu taşımak için (başkalarını çağırsa) onun yükünden hiçbir şey (alınıp) taşınmaz. Akrabası dahi olsa (kimse onun yükünü taşımaz)” buyrulur. (Fatır, 35/18). Aynı şekilde İslam, her insanın bir iradesi ve seçme hürriyeti bulunduğunu ve bunun sonucu olarak yaptıklarından sorumlu olacağını bildirmiştir. “Her kim zerre kadar iyilik yapmışsa onu görür, kim de zerre kadar kötülük yapmışsa onu görür” (Zilzal, 99/7-8) mealindeki ayet buna delildir. Buna göre kişi ibadetlerini yerine getirmezse bunun hesabını Allah’a verecektir. Diğer Müslümanlara düşen ise ona nasihat etmek ve telkinlerde (emr-i bi’l- ma’ruf) bulunmaktır. İnsanın emr-i bi’l-ma’rufa en yakınlarından, ailesinden başlaması esastır. Nitekim Hz. Peygamber’e de böyle emredilmiştir. Rabbimiz ona tebliği emrederken, “(Önce) en yakın akrabanı uyar” buyurmuştur. (Şuara, 26/214).
Hadis-i Şerif’te de efendimiz: “Hepiniz çobansınız ve hepiniz sorumlu olduğunuz kişilerden mesulsünüz buyurmaktadır.” Buna göre karı koca birbirinin ibadetinden sorumlu değildir. Taraflardan birisi bu ibadeti ihmal ederse diğeri ona nasihat eder. Ancak bundan dolayı bir günahı olmaz.
Namaz bitiminde 33’er defa tesbihat yapmanın bir dayanağı var mı?
Namazlardan sonra 33’er kere “SübhanAllah”, “Elhamdülillah”, “Allahuekber” diyerek Allah’ı anmak, sahih hadislerle tavsiye edilmiştir. Nitekim Hz. Peygamber bir hadisi şerifinde, “Kim, her namazdan sonra otuz üç defa sübhânAllah, otuz üç defa elhamdülillâh, otuz üç defa da Allahü ekber der, yüze tamamlamak için de ‘lâ ilâhe illAllahü vahdehû lâ şerîke leh, lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü ve hüve âlâ külli şey’in kadîr’ (Allah’tan başka ilâh yoktur; yalnız Allah vardır. O tektir, ortağı yoktur. Mülk O’nundur, hamd O’na mahsustur. O’nun gücü her şeye yeter) derse, günahları denizköpüğü kadar çok olsa bile affedilir” (Müslim, Mesâcid 146) buyurmuştur. Buna göre namazdan sonra yapılan bu tesbihatın Hz. Peygamber’in sünnetinde ve tavsiyesinde vardır.
Günün Ayeti
Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabb'inize kulluk edin ki (Allah'ın) azabından korunasınız.
Bakara 2/21
Günün Hadisi
“Hayâ ancak hayır kazandırır. ”
Buhârî, “Edeb”, 77.
Günün Sözü
Dünya kalbe yerleşince, ahiret kalpten göç eder gider.
Günün Duası
Allah’ım imanımızı, sağlığımızı, ve ihlasımızı daim eyle.
Bunları biliyor muyuz?
Vahdaniyet Nedir?
Allah’ın zati sıfatlarından olan bir sıfattır ve Allah’ın zatında, sıfatlarında ve işlerinde tek olup, ortağı olmaması demektir.
Günün Nüktesi
Bu soruyu şoförüm bile bilir…
Einstein konferanslarına hep özel şoförü ile gidermiş. Yine bir konferansa gitmek üzere yola çıktıkları bir gün şoförü Einstein’a, “Efendim, uzun zamandır siz konuşmanızı yaparken ben de arka sıralarda oturup sizi dinliyorum ve neredeyse söyleyeceğiniz her şeyi kelimesi kelimesine biliyorum” demiş.
Einstein gülümseyerek ona bir teklifte bulunmuş: “Peki, şimdi gideceğimiz yerde beni hiç tanımıyorlar… O halde bugün palto ve şapkalarımızı değiştirelim, benim yerime sen konuş, ben de arka sırada seni dinlerim.” Şoför, gerçekten çok şahane ve başarılı bir konuşma yapmış ve sorulan bütün soruları doğru cevaplamış. Tam yerine oturacağı sırada konu hakkında bilgili, azıcık da ukala bir profesör, o güne kadar konferansta sorulmamış ağır bir fizik sorusu sormuş. Şoför, hiç duraksamadan soruyu soran kişiye dönüp: “Böylesine basit bir soruyu sormanız gerçekten çok garip” demiş. Sonra da salonun arkasında oturan Einstein’ı işaret ederek şöyle devam etmiş:
“Şimdi size arka sırada oturan şoförümü çağıracağım ve sorduğunuz soruyu, göreceksiniz o bile cevaplayacak.”

Bir duadan ya da hayırlı işten sonra El Fatiha denilince Fatiha'yı okumak zorunda mıyız?
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık

Kabul Ediyorum
İlkses Gazetesi olarak sistemimizde sadece sizin izinleriniz doğrultusunda bilgilerinizi kullanıyoruz. Detaylı Bilgi cookie script