Sayfa Yükleniyor...
Cennete girenler ölümsüz hayatın zevkini ve sevincini yaşarlar. Orada hastalık, ihtiyarlık, sakatlık, keder, sıkıntı ve buna benzer şeyler yoktur. Sayısız nimetler ve gençlik vardır. Yaşlanmak, ölmek, kederlenmek yoktur.
Nitekim sevgili Peygamberimiz bu konuda şöyle buyurmaktadır: Cennetlikler cennete girince bir kimse şöyle seslenir: Siz cennette ebediyen kalacak hiç ölmeyeceksiniz; hep sağlıklı olacak hiç hastalanmayacaksınız, hep genç kalacak, hiç yaşlanmayacaksınız; hep nimet ve mutluluk içinde yaşayacak hiç keder ve sıkıntı çekmeyeceksiniz
Buna göre bu dünyada kör ya da sakat olan ahrette de kör ya da sakat olmayacaktır. Çünkü cennette bu anlamda eksiklikler yoktur.
Cinler hangi maddeden yaratılmıştır?
Kur'an'a göre insan topraktan, cinler ise ateşten yaratılmıştır. Nitekim ayeti kerimelerde Allah mealen şöyle buyurmaktadır: "Cinleri öz ateşten yarattı" (Rahmân 15), "Andolsun biz insanı, kuru kara çamurdan, şekillenmiş kara balçıktan yarattık. Cinleri de daha önce, zehirli ateşten yarattık" (Hicr 26-27).
Kur'an'da cinlerden bahseden, yirmi sekiz âyetten oluşan ve Cin sûresi diye bilinen bir sûre bulunmaktadır. Bu sûrede de dile getirildiği gibi, cinler çeşitli gruplara bölünmüşlerdir. Cinlerin bir kısmı Müslümandır. Bir kısmı da kâfirdir. Kâfir olanları cinlerin çoğunluğunu oluştururlar.
Cinler çeşitli şekillere girebilecek ve insanların yapamayacağı bazı işlerin üstesinden gelebilecek yetenekte yaratılmıştır. Hz. Süleyman Sebe melikesinin tahtını getirtmek istediğinde cinlerden birinin, o henüz yerinden kalkmadan tahtı getirebileceğini söylemesi (Neml 27/39) bunu göstermektedir.
Cemaatle namaza yetişemeyen kimse namazını tek başına kılarken kamet getirmesi gerekir mi?
Cemaatle beş vakit namaz kılınan cami ve mescitlere o vaktin farz namazını kılmak üzere giren kimseler, cemaatle veya yalnız başına namaz kılacak olmaları halinde tekrar ezan ve kamet getirmelerine gerek yoktur. Çünkü kendilerinde önce kılınan cemaat namazında ezan okunmuş, kamet getirilmiştir.
Ancak beş vakit namazın pek kılınmadığı camii ve mescitlerde ise ezan okunarak ve kamet getirerek namaz kılmak daha faziletli olup sadece kametle de yetinilebilir.
Selam vermek farz mı sünnet mi?
Dinimizce selam vermek sünnet onu cevaplandırmak ise farzdır. Bir topluma selam verildiği zaman o toplumdan sadece bir kişi bu selama karşılık vermesi bu farzı yerine getirmek için yeterlidir. Şayet cevap verilmese o toplumda oturan her Müslüman günahkâr olmuş olur.
Selamı o toplumun içinde oturan bir kimsenin ismini zikrederek verme durumunda ise ismi geçen kimse bu selama karşılık verme zorunda diğerleri için bir şey söz konusu değildir.
Selam, benden sana bir zarar gelmez, anlamına geldiğine göre her Müslüman bu güzel uygulamayı günlük hayatında yaşaması ve yaşatması lazım. Selam verdiği gibi verilen selama da karşılık vermesi gerekir. Çünkü Kur'an-ı Kerim de Allah'u Teale mealen şöyle buyurmaktadır: 'Size bir selam verildiği zaman, ondan daha güzeliyle veya aynı selamla karşılık verin.' (Nisa 86)
Günün Ayeti
Eğer Allah, insanlara, hayrı çarçabuk istedikleri gibi, şerri de alel-acele verseydi, onların hemen ecellerini getiriverirdi.
Yunus 11.
Günün Hadisi
Sizden biri içiyle dışıyla Müslüman olursa, yaptığı her bir hayır en az on mislinden, yedi yüz misline kadar sevabıyla yazılır. İşlediği her bir günah da sâdece misliyle yazılır. Bu hâl, Allah'a kavuşuncaya kadar böyle devam eder."
Buharî, İman 31
Günün Sözü
Senin gönlün değişirse dünya değişir.
Şemsi Tebrizi
Günün Duası
Allahım bugün gönlümüzden geçirdiğimizi ve dua da senden dilediğimizi hakkımızda hayırlı ise nasip eyle.
Bunları biliyor muyuz?
Bedene Nedir?
Hac esnasında işlenen cinayetlerden bazılarında keffâret olarak kesilen kurban demektir. Hac esnasında işlenen bazı ihram yasaklarına keffâret olarak, bedene büyük baş hayvan kesilmesi gerekir. Kesilen kurbanın eti, fakirlere dağıtılır.
Günün Nüktesi
Babana niçin itaat etmiyorsun?
Bir adam evladının itaatsizliğinden dolayı şikayet ediyordu. Adam, belki Halife bir çaresini bulur diye oğlunu, Halife Ömerin huzuruna getirdi. Çocuğa, babaya itaatin faziletlerinden bahseden Hz. Ömer:
Babana niçin itaat etmiyorsun? dedi. Çocuk, Hz. Ömeri dikkatle dinledikten sonra:
Ya Ömer! Babanın evlat üzerinde bu kadar hakkı var da, evladın baba üzerinde hiç mi hakkı yok, dedi.
Hz. Ömer:
Olmaz olur mu? Babanın vazifeleri de vardır. Bunlardan bazıları şunlardır: Doğduğu zaman güzel bir isim koymak, dinini, diyanetini öğretmek, kitabullahı öğretmek, daha sonra, zamanı geldiğinde Müslüman ve iffetli bir hanımla evlendirmek, diye saydılar.
Bunları dinleyen evlât:
Ya Ömer sorar mısınız babama, bunlardan hangi birini bana yapmıştır, dedi.
Hz. Ömer, çocuğun babasına dönüp:
Bu vazifelerini yerine getirdin mi? diye sordu. Adam gayet mahcup bir vaziyette:
Hayır ya Ömer, yerine getirmedim, deyince Halife çok hiddetlendi ve:
Demek ki, oğlun sana değil, sen oğluna isyan etmişsin. Bir de gelmiş oğlum beni dinlemiyor, diyorsun