2

Büyük olan kulağı küçültmek caiz mi?


  • Oluşturulma Tarihi : 30.04.2017 07:10
  • Güncelleme Tarihi :

İslam dini, insanın yaratılıştan var olan güzelliklerini daha belirli hale getiren, takı takma, saçları tarama, meşru ölçüde süslenme, güzel giyinme... Gibi davranışları mubah kılmıştır. Ancak, fıtraten yani yaratılıştan verilmiş özellik ve şekillerin değiştirilmesini yasaklamıştır. Nitekim Rasulüllah Efendimiz, süslenmek maksadıyla vücutlarına dövme yapan veya yaptıranlara, dişlerini yontarak seyrekleştiren ve şeklini değiştirenlere lanet etmiştir.

Buna göre, Allah'ın yarattığı şekli beğenmeyerek, ameliyatla bazı uzuvların şekillerini değiştirmek, tabiî güzelliğin fevkinde güzellik aramak dinen caiz değildir. Kur'an-ı Kerim, şeytanın "Şüphesiz onlara emredeceğim de Allah'ın yaratılışını değiştirecekler" (Nisa, 119) dediğini naklederek, bu tür davranışları şeytanî işler olarak nitelemektedir.

Dolayısıyla güzellik için kulağa veya burna estetik yapmak ya da küçültmek dinen uygun değildir.

İslam’da evlenmek farz mı?

Eğer bir insan sosyal ve ekonomik şartlarını yerine getirmişse, dinen kabul edilecek sağlık vb. gibi meşru bir mazereti de yoksa evlenmelidir. Kişi eğer fakirse, onun evlenmesine yardım etmek de zengin olan Müslümanların üzerine bir görevdir. Nitekim Allah’u Taela Kur’an-ı Kerim’de mealen şöyle buyurmaktadır: “Aranızdaki bekârları, kölelerinizden ve cariyelerinizden elverişli olanları evlendirin. Eğer bunlar fakir iseler, Allah kendi lütfu ile onları zenginleştirir. Allah, (lütfu) geniş olan ve her şeyi bilendir.” (Nur Suresi: 32)

Bir kimse, mehir ödeme gücüne, ailesini geçindirecek kadar nafaka temin imkanına sahipse ve zinaya düşme ve haram işleme tehlikesi karşısında bulunuyorsa dinen evlenmesi farzdır. Çünkü insanın iffetini koruması ve nefsini haramdan sakınması gereklidir. Yani harama düşmemek için evlenmek esastır ve haramla yüz yüze gelen birinin başvuracağı tek çare evlenmek olmalıdır.

Ancak kişinin evlenme gücü ya da harama düşme korkusu yoksa evlenmemesi mekruh olmakla beraber caizdir.

Gusülde tırnağında oje ya da boya kaldığını fark eden kişi ne yapması gerekir?

Kişi, abdest ya da gusül alırken organlarından birisini yıkamadığını veya bir uzvunun kuru kalmış olduğunu sonradan fark ederse yeniden gusletmesi gerekmez. Sadece bu uzuvları yıkaması yeterli olur. Mesela gusülden sonra parmağında oje kaldığını ya da kolunda veya elinde boya kaldığını fark eden kimse bu ojeyi ya da boyayı temizler o yeri de yıkar başkada bir şey yapmasına gerek yoktur. Ancak arada farz bir namaz kılmış ise, onu iade etmesi gerekir.

Günün Ayeti

Siz kulaklarınızın, gözlerinizin ve derilerinizin aleyhinizde şahitlik edeceğinden korkarak kötülükten sakınmıyordunuz. Fakat yaptıklarınızdan birçoğunu Allah'ın bilmeyeceğini zannediyordunuz.

Fussilet 41/22.

Günün Hadisi

Allah gönderdiği her derdin, şifasını da göndermiştir.

Günün Sözü

Düşüncelerini değiştirmeyenler yalnızca delilerle ölülerdir.

T. Lowell

Günün Duası

Allah’ım bugün bir insan kalbini kırmadan bir varlığın hakkını gasp etmeden evime dönebilmeyi nasip et.

Bunları biliyor muyuz?

Bâb-üt-Tevessül Nedir?

Sevgili Peygamberimizin Medine’de yaptırdığı mescidin kuzeye açılan kapısı demek. Bu kapı Osmanlı sultanlarından Abdülmecîd Han tarafından yeniden yaptırıldığından Bâb-ı Mecîdî diye de bilinir.

Günün Nüktesi

Halep oradaysa arşın burada…

Bir gün bir adam pazaryerinde etrafına topladığı birkaç kişiye hatıralarını aktarırken sözlerinin arasına da olur olmaz şeyler katıyormuş.

Yine böyle bir günde etrafındakilere ne kadar güçlü, kuvvetli ve yetenekli olduğundan bahsediyormuş.

Etrafındakilere bir keresinde Halep’teyken altmış arşın atladığını ve tek seferde bunu başardığını anlatıyormuş. Oradan geçen Nasreddin Hoca, olayı duyunca bu kişiye ders vermek istemiş, yanına gitmiş.

Nasreddin Hoca adam, ya demek Halep’te altmış arşın atlıyorsun, burada da atla görelim demiş.

Adam kem küm edip o Halep’teyken öyleydi demiş.

Nasreddin Hoca da ne var canım, “Halep oradaysa, arşın da burada” demiş.

Adam bu hikmetli söz karşısında yetersizliğini ve cahilliğini anlayıp susmuş.

Büyük olan kulağı küçültmek caiz mi?
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık