Sayfa Yükleniyor...
Bir kişinin doğup büyüdüğü yer veya çalışıp geçimini sağladığı, çoluk çocuğu ile yerleştiği ve sürekli kalmaya niyet ettiği yere vatan-ı aslî denir. Vatan-ı aslî, ancak başka bir yeri vatan-ı aslî edinmekle değişir. Bir kimsenin doğduğu, evlendiği, içinde yerleşmeye karar verdiği yeri terk etmeyi düşünmeyerek; öğrencilik, işçilik, memurluk ve askerlik gibi sebeplerle uzunca bir zaman oturduğu veya yolculuğa çıkıp en az on beş gün veya daha fazla kalmaya niyet ettiği yerler ise ikamet vatanıdır. İkamet vatanında namazlar mukim olarak kılınır. Bu gibi bir yerde 15 günden az kalacaksa, namazlarını kasr eder.
Başka çare yoksa haram madde ile tedavi olmak caiz mi?
İslam bilginlerine göre haram maddelerle tedavi bazı durumlarda caizdir. İslam bilginleri başka çare kalmaması halinde ve Müslüman bir tabibin tavsiye etmesi halinde dinen yenilmesi içilmesi haram olan bir madde ile tedaviyi dinen uygun görmüştür. Bu konu ile ilgili İslam fıkıh doktrinde bira örneği çok verilip örnek gösterilmekte. Taş düşürmek için başka alternatif yoksa ve bunu güvenilir bir tabip tavsiye ediyorsa fıkıhçılar tedavi için biranın içilebileceğini söylemişlerdir.
Alkol kullanan kişi ibadet ettiğinde ibadeti kabul olur mu?
Bir Müslüman yediği gıdaların maddi temizliğine dikkat ettiği gibi, manevi temizliğine de dikkat etmelidir. Manevi temizlik haram ve şüpheli şeylerden kaçınmakla olur. Çünkü bunlar insanın yaptığı ibadetin makbuliyetine büyük bir engeldir. Midesine haram bir lokma indiren kulun kırk gün hiçbir ibadeti veya hayırlı ameli kabul edilmez nitekim sevgili peygamberimiz, “haram yiyen kişinin 40 gün ibadeti kabul olmaz” buyurmaktadır. İbadet ve hayırlı amel kabul edilmez derken yani bunlardan sevap elde edemez demektir. Ancak sevabı olmasa da yine de ibadetler bir farz ve sorumluluk olduğundan terk edilmemelidir. Zira içki içmek büyük günahtır. Bunun yanında ibadetler de terk edilirse kişi ibadetleri de yerine getirmediğinden ayrıca günahkar oluş olur.
Birden fazla kişiyi bir mezara koymak caiz mi?
Üst üste ya da yan yana aynı mezara iki ya da daha fazla cenazeyi koymak normal zamanlarda caiz değildir. Ancak olağan üstü durumlarda yani deprem, sel ve benzeri afetlerde zarurete binaen iki veya daha fazla cenazeyi aynı mezara koymakta bir sakınca yoktur.
Günün Ayeti
“Sizi boşuna yarattığımızı ve bize tekrar döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?” Mü’minûn, 23/115.
Günün Hadisi
Üç dua vardır ki, bunlar şüphesiz kabul edilir: Mazlumun duası, yolcunun duası ve babanın evladına duası.” (İbn Mâce, “Dua”, 11)
Günün Sözü
“Akıldan büyük hazine, cehaletten daha ileri fakirlik, danışmaktan daha kuvvetli destek yoktur.” Halife Mansur
Günün Duası
Allah’ım başladığımız bu yeni haftada senden hayır ve bereket diliyor, kaza ve belalardan sana sığınıyorum.
Bunları biliyor muyuz?
Fırka-i Nâciye nedir?
Kurtuluş fırkası, cehennem’den kurtulacağı bildirilen fırka, İslâm dinînde doğru itikat üzere olanlar. Peygamber efendimiz ve Ashabının ve bu büyüklere tâbi olan ehl-i sünnet âlimlerinin yolunda bulunanlar demektir.
Günün Nüktesi
Amelde İhlas ve Samimiyet…
Odunculukla hayatını kazanan bir zat vardı. Allah’a karşı kulluk” vazifesini yapar, kimsenin ekşisine tatlısına karışmazdı. Bu zahit kişinin bulunduğu köyün yakınında bir köy daha vardı, onlar da dağda kutsal diye kabul ettikleri bir ağaca taparlar, ondan medet beklerlerdi. Oduncu, bir gün: Şunların Allah diye taptıkları ağacı kesip bir kavmi Allah’a isyandan kurtarmış olurum» diye düşünerek Allah rızası için ağacı kesmeye karar verdi. Dağa doğru giderken karşısına acayip suratlı pis bir adam çıkarak nereye gittiğini sordu. Oduncu: Halkın Allah diye taparak Allah’a isyan ettikleri ağacı kesmeye gidiyorum, dedi. Adam, oduncuya: Ben şeytanım... O ağacı kesmene müsaade etmiyorum, deyince zahit oduncu, şeytana çok kızmıştı. Öldürmek için hücum ederek yere yatırdı ve üzerine oturup hançerini boğazına dayadı. Şeytan zahide: Ey zahit, sen beni öldüremezsin. Allah bana kıyamete kadar müsaade etmiştir. Fakat gel o ağacı kesme, seninle anlaşalım. Ben sana her gün bir altın vereyim, sen de ağacı kesmekten vazgeç. Hem el ağaca tapıyormuş, günah işliyormuş senin neyine gerek, altınını al işine bak, dedi. Adam şeytanı bırakmıştı. Şeytan adama, akşam yatıp sabahleyin yastığının altına bakmasını söyledi ve anlaşarak ayrıldılar. Adam ağacı kesmekten vazgeçip, evine dönmüştü. Akşam yatıp sabahleyin yastığının altına baktığında, altını gördü. Memnun olmuştu, ikinci gün oldu. Fakat bu sefer şeytan altını koymamıştı. Adam kızıp baltasını aldığı gibi dağa ağacı kesmeye gitti. Fakat yolda yine şeytanla karşılaştılar. Adam şeytana iyice kızmıştı. Görünce: Seni sahtekâr seni, kandırdın değil mi beni? diyerek üzerine hücum etti. Fakat evvelkinin tam tersine bu sefer şeytan adamı tuttuğu gibi altına aldı. Adam şaşırmıştı. Bu nasıl hâl der gibi şeytanın yüzüne bakıyordu. Şeytan: Hayret ettin değil mi? Niçin bana yenildiğinin sebebini söyleyeyim: Dün sen Allah rızası için ağacı kesmeye gidiyordun. Seni değil ben, dünyadaki bütün şeytanlar bir araya gelsek yine yenemezdik. Lâkin şimdi Allah rızası için değil de, sana altını vermediğim için kızdığından gidiyorsun, işte o yüzden bana mağlup oldun ve sana ağacı kesmene müsaade etmeyeceğim, dedi.