2

Çocuğu olan bir annenin rahmini aldırması caiz mi?


  • Oluşturulma Tarihi : 17.08.2016 08:36
  • Güncelleme Tarihi :

Evlilikte asıl olan insan neslinin devam etmesidir. Bu yüzden evlenecek kişilerin çocuk yapabilecek kadınları nikahlanmaları müstehabdır. Çünkü evliliğin en önemli hedeflerinden birisi çocuk sahibi olmaktır.

Evliliğin bu yönüne dikkat çeken fakihler, kadının tıbbi bir rahatsızlığı yoksa veya doğum yapması halinde fiziki bir rahatsızlık geçirmeyecekse ister çocuğu olsun ister çocuğu olmasın fark etmeksizin o kadını temelli olarak çocuktan kesmeyi caiz görmemişlerdir. Yani sebepsiz bir şekilde ve tıbbi bir gerekçe yoksa kadının rahmini aldırmak, onu kısırlaştırmak caiz değildirAncak kadının hamile kalması halinde tıbbi bir tehlike veya ölüm, sakat kalma gibi bir hadise ortaya çıkacaksa rahmini aldırabilir. Çocuktan temelli kesilebilir.

Yemek yerken konuşmanın bir sakıncası var mı?

Yemek yerken konuşmanın dinen bir sakıncası yoktur. Hatta yemek yerken konuşmak müstehaptır. Dinen yemek yerken konuşmanın bir sakıncası olmamakla birlikte toplum olarak yemek yerken konuşulmaz şeklinde bir örf oluşmuştur. Ancak bu örfün ve anlayışın İslam dininde yeri yoktur.

Bid’at’ın İslam dinindeki yeri nedir?

Bid’at, İslam’ın aslında olmadığı halde, dinin inanç ve ibadet alanına sonradan sokulmuş inanış ve davranışları ifade eder. Daha açık ifadeyle, Hz. Peygamber zamanında olmayan veya meşru görülmeyen bir inanış, ibadet, dini anlayış ve davranış bid’at kavramı içinde yer almaktadır.  Müslümanların dini koruma konusunda gösterdikleri hassasiyetin hayatın tabii gelişimine ve normal değişime karşı bir tavır alışa dönüşmemesi için bir kısım İslam bilginleri bid’atı ikiye ayırmışlar. İyi ve yararlı gördüklerine "Bid'at-ı hasene", kötü gördüklerine ve zararlı bulduklarına da “Bid’at-ı seyyie” adını vermişlerdir. Teravih namazını Cemaatle kılmak, Kur’an-ı Kerim’i bir Mushaf içinde toplamak... gibi.

Bu hususlar sonradan ortaya çıkmış şeyler olmakla birlikte İslam bilginlerince güzel Bid'at olarak nitelendirilmiştir. Allah'ın ve Resulünün rızasına uygun düşmeyen yeni olan bir şeye ise kötü Bid'at denmiştir. Ağaçlara çaput bağlamak, mezarda mum yakmak gibi...

Korkutmak niyetiyle hanıma boşsun demek nikaha zarar verir mi?

Boşamada korkutmak veya şaka niyetiyle söz söylemek hükmü değiştirmez. Ağızdan çıkan kelimenin delâlet ettiği manaya bakılır. Şayet kelime boşanma manasına geliyorsa hükmü cari olur, seni boşadım, diyen adamın karısı bir talâk ile boş olur. Niyeti ister korkutmak, ister şaka olsun hükme bir etkisi olmaz. Nitekim sevgili Peygamberimiz bir hadisi şerifinde, “Üç şeyin ciddisi de ciddidir şakası da ciddidir. Nikah Talak ve Ridde (dinden dönme)” buyurmaktadır. Onun için ister şaka ister korkutma niyeti ile söylensin hanıma sen boşsun demek dinen nikahı düşürür.

Bu söz bir defa bir boşama için söylenmişse bir talak gitmiş demektir. Şayet bu iki defa söylenmişse durum daha da ciddileşir, ama üçü de söylenmişse boşama tümüyle vaki olmuş, bir arada yaşamak da böylece yok olmuş olur.

Bu bakımdan aile reisleri boşama kelimesiyle korkutmaya ve şaka yapmaya asla yaklaşmamalı, dillerini bu gibi tehlikeli sözlere alıştırmamalıdır. Başka sözle, değişik manaya gelen cümlelerle korkutmalı, ihtar ve ikazda bulunmalıdır.

Günün Ayeti

Allah, insanları günahlar yüzünden hemen yakalayıverseydi, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı.

Günün Hadisi

İnsanların en şerlisi, şerrinden korktukları için insanların kendisinden uzaklaştığı kimsedir.

Günün Sözü

Yüzümüzün ve gözlerimizin rengi ne olursa olsun, gözyaşlarımızın rengi aynıdır.

Afrika Atasözü

Günün Duası

Allah’ım bugün bizi dünyayı da ahretti de kazananlardan eyle.

Bunları biliyor muyuz?

Hadîs-i Mütevâtir nedir?

Birçok sahabenin Peygamber efendimizden ve başka bir çok kimsenin de bunlardan işittiği ve kitaba yazılıncaya kadar, böyle pek çok kimsenin haber verdiği hadîs-i şerîfler. Mütevâtir hadîsleri rivâyet edenlerin yalan üzerinde sözbirliği yapmaları mümkün değildir.

Günün Nüktesi

Evladın Baba Üzerindeki Hakları…

Bir adamın oğlu, babasına itaat etmiyordu. Adam, belki Halife bir çaresini bulur diye oğlunu, Halife Ömer’in huzuruna getirdi. Çocuğa, babaya itaatin faziletlerinden bahseden Hz. Ömer:

— Babana niçin itaat etmiyorsun? dedi. Çocuk, Hz. Ömer’i dikkatle dinledikten sonra:

— Ya Ömer! Babanın evlat üzerinde bu kadar hakkı var da, evladın baba üzerinde hiç mi hakkı yok? dedi.

Hazreti Ömer:

— Olmaz olur mu? Babanın vazifeleri de vardır. Bunlardan bazıları şunlardır: Doğduğu zaman güzel bir isim koymak, dinini, diyanetini öğretmek, kitabullahı öğretmek, daha sonra, zamanı geldiğinde Müslüman ve iffetli bir hanımla evlendirmek, diye saydılar.

Bunları dinleyen evlât:

— Ya Ömer sorar mısınız babama, bunlardan hangi birini bana yapmıştır? dedi.

Hazreti Ömer, çocuğun babasına dönüp:

— Bu vazifelerini yerine getirdin mi? diye sordu. Adam gayet mahcup bir vaziyette:

— Hayır ya Ömer, yerine getirmedim, deyince Halife çok hiddetlendi ve:

— Demek ki, oğlun sana değil, sen oğluna isyan etmişsin. Bir de gelmiş oğlum beni dinlemiyor, diyorsun.

Çocuğu olan bir annenin rahmini aldırması caiz mi?
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık