Cuma namazını kılmayan kimse öldüğünde cenaze namazı kılınır mı?


  • Oluşturulma Tarihi : 17.01.2015 07:58
  • Güncelleme Tarihi :
Cuma namazını kılmayan kimse öldüğünde cenaze namazı kılınır mı? yazının resmi

 

       Cuma namazı şartları taşıyan erkek Müslümanlara dinen farzdır. Kur'an-ı Kerim: "Cuma günü namaza çağırıldığınız zaman, Allah'ı zikre koşun ve alış-verişi bırakın.” buyuruyor.

         Sevgili Peygamberimiz de, mazeretsiz Cuma namazını terk edenler için azim tehditlerde bulunuyor. İşte bunlardan birisi, cuma namazını üç defa terk edenin kalbinin mühürleneceğini ifade eden hadisidir ki, bu hadis Müslümanlar arasında yanlış algılanmış bunun yerine üç cumayı terk eden kâfir olur şeklinde algılanmıştır.

        Aslında böyle bir şey ne Peygamberimizden nakledilmiştir ne de İslam'ın sair kaidelerine uygundur. Zira bir insan cumanın farziyetini inkâr etmeksizin, hayat boyu cuma kılmasa sadece günahkâr asi bir kul olur.

        Böyle bir kişi tasvip etmediğimiz halde ömründe hiç Cuma namazı kılmamış olsa dahi Cenaze namazı kılınır. Zira yukarıda ifade ettiğimiz gibi o, sadece günahkârdır. Ama hafazanallah Cuma namazının farz oluşunu inkâr ederse dinden çıkacağı için bu kişinin namazı kılınmaz.

Yasak veya haram bir işi yaptırmak istediklerinde çocuk anne babanın dediklerini yapmak zorunda mı? 

       İslam, ana-baba hakkını çok önemser ve kutsal kabul eder. Öyle ki İslam’da cennetin bir yolu da anne babanın rızasından geçtiği kabul edilmektedir.

       İslam, evlada anne ve babasına karşı hürmetkâr ve aynı zamanda hizmetkâr olmasını emretmektedir. Nitekim yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de Mealen bu konuda: “Anne ve babana of bile demeyeceksin“ buyrulmaktadır. Onun için evlat daima anne ve babasının emrinde ve hizmetinde olması gerekir. 

       Şu kadar var ki, anne ve babasına yaptığı hürmet ve hizmet, İslami durumuna zarar vermeyecek şekilde olmalıdır. Yani ihtiyaçlarını dinî esasları ihlal etmeden karşılayacak.

       Nitekim Hz. Peygamber döneminde birçok sahabenin ana-babaları ilk günlerde İslâm’ı kabul etmemiş, hatta İslâm’ın zıddı bir putperestlikte kalmışlardı. Bunlar da evlatlarına baskı yapıyor, İslâm’ı terk etmelerini istiyorlardı.

       Gelen vahiyle, ana-babanın İslâm’a aykırı isteklerine uymamak gerektiği emredildi, ama anne ve babaları bütünüyle de terk etmemek gerektiği bildirildi. İslam dini, bizden mümkün olduğu kadarıyla anne babanın hizmetlerinde bulunmayı, dinî ölçülere zıt düşen isteklerine uymadan gönüllerini almaya gayret etmeyi istemektedir.

       Buna göre her çocuk anne ve babasına bakmak, emir ve isteklerini yerine getirmek zorundadır. Ama istekleri İslam dininin esas ve emirleri ile çatıştığı anda onların bu isteğini yerine getirmeyecektir. Faraza anne ve baba İslam’dan ayrıl veya namaz kılma diyorsa evlat bu isteklere boyun eğmeyecektir. Eğmek zorunda da değildir. Eğmesi durumunda ise günahkar olur.

Melekler de insanlar gibi günah işlerler mi?

      Nurdan yaratılan ve insandan tamamen farklı olan melekler Allah'a isyan etmez asla günah işlemezler. Hangi iş için yaratılmış iseler o işi yaparlar. Daima Allah'a ibadet ve itaat ederler. Kur'ân'da bu hususa şöyle işaret edilmektedir: “Üzerlerinde hâkim ve üstün olan Rablerinden korkarlar ve emrolundukları şeyleri yaparlar.”  “Şüphesiz Rabbin katındaki (Melekler) O'na ibadet etmekten büyüklenmezler. O'nu tesbih ederler, yalnız O'na secde ederler”

      Melekler, Allah'ın emirleriyle farklı şekillere girebilirler. Örneğin Cebrail, Hz. Peygamber'e gelirken bazen Dıhye adındaki sahabe gibi görünmüş, bazen da kimsenin tanıyamadığı bir yabancı gibi gelmiştir. Tabii erkek şekline girmekle beraber erkeklik özelliklerini fiziki manada taşımazlar. Kadın kılığına ise girmezler.

     Meleklerin gözle görülmeyişleri onların yok olduklarından değil, gözlerimizin o kabiliyette yaratılmamış olmasındandır. Melekleri gözlerimizle müşahede edemeyişimiz onları inkâr etmemizi gerektirmez. Zira gözümüzle görmediğimiz halde varlığını kabul ettiğimiz çok şey vardır. Akıl, ruh, zekâ gibi varlıklar; sevinç ve üzüntü gibi haller bunlardandır. O halde meleklerin varlığına da ruhumuz ve aklımız gibi inanmak zorundayız.

Günün Hadisi

 Haksız yere zulmen bir adam öldürülürken, hiçbiriniz o yerde durmayın. Çünkü lanet orada durup da öldürülen o mazlumu savunmayan o kişi üstüne iner.

 Günün sözü

 Hz. Muhammed’i sevmeyenler onu yeterince tanımayanlardır.

 Gibson

 Günün Duası

 Ya rabbi bugün bizi hiçbir konuda darda ve sıkıntıda bırakma.

Bunları biliyor muyuz?

  Kısas nedir?

        Yaralama, sakatlama ve öldürme suçlarında uygulanan ve genellikle misilleme esasına dayanan ceza demektir.

Günün Nüktesi

  Herkesin rızkı Allah’tan gelir…

     Zahidin biri “Herkesin rızkı Allah’tan gelir.” hadisinin manasını anlamak istiyordu. Başını alıp çöllere düştü bir kenarda yatıp uyudu.

     Kendi kendine:

     – “Bakalım rızkım nasıl gelecek.” diyordu.

     Derken bir kervan yolunu kaybetti, gele gele o zahidin yattığı yere geldiler. O zahidi yatıyor görünce, birisi:

     – “Bu adam neden böyle yolun izin uğramadığı bu yerde yatıyor, kurttan, düşmandan korkmuyor mu? Ölü mü yoksa diri mi? dedi.

    Kervandakiler onun yanına vardılar, zahit bakalım ne olacak diye hiç sesini çıkarmadı. Ne vücudunu oynattı ne gözünü açtı. Kervandakiler bunu görünce:

     – “Bu zavallı açlıktan ölüm derecesine gelmiş.” dediler.

     Ekmek ve yemek getirdiler. Zahit dişlerini iyice sıktı. Adamlar bıçak getirip dişlerinin arasına sokarak zorla ağzını açtılar. Çorbayı ağzına dökerek yemekleri zorla ağzına tıkıştırdılar.

     -ALLAH bir insana rızkını böyle zorla da olsa verir, Eğer kişi kaçsa gitse rızkı da onun arkasından onu takip edip onu mutlaka bulur.

Günün Ayeti

“Sabredenlere, felâketlere karşı dişlerini sıkıp göğüs gerenlere, mükâfatları hesapsız ödenecektir."

Zümer sûresi (39), 10​



Cuma namazını kılmayan kimse öldüğünde cenaze namazı kılınır mı?
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık