Sayfa Yükleniyor...
Alkolü içmek bütün mezheplerde haramdır. Ama onunla temizlik yapma veya koku olarak kullanma hususu ise mezhepler arasında tartışmalıdır. Kişinin bedenine sürdüğü veya elbisesine dökülen ya da yüze sürülen kolonya konusu da bunlardan biridir.
Hanefi mezhebine göre deodorant, kolonya ve benzeri temizlik maddelerini içmek, içki içmek gibi yasak ve haramdır. Çünkü içinde alkol vardır. Ama bunları süslenmek, güzel kokmak veya temizlikte kullanmak caizdir. (Tıraştan sonra yüze sürmek gibi).
Aynı şekilde bedene, ele yüze sürülen veya elbiseye dökülen deodorant, kolonya veya sürülen parfümle namaz kılmak caizdir. Çünkü necis ve pis sayılmaz. Bununla namaz kılınması halinde de bu namaz geçerlidir.
Şafii mezhebine göre ise deodorant, kolonya ve benzeri maddeler içinde alkol barındırdığından necistir. Yani pistir. Bu ve benzeri maddeler necis olduklarından onları içmek haram olduğu gibi onları temizlik ya da başka bir gaye için de olsa kullanmak caiz değildir.
Dolayısıyla Şafii mezhebine göre bedene, ele yüze, ya da elbiseye dökülen deodorant, kolonya, parfüm ve benzeri maddeler ile namaz kılmak caiz değildir. Kılınması halinde namaz geçersizdir. Bu namazı yeniden kılmak gerekir.
Kimin kestiği hayvan yenir, kimin kestiği yenmez?
Müslümanların ve ehl-i kitap denilen Yahudi ve Hıristiyanların usulüne göre kestikleri hayvanların etleri yenir.
Ateşe, güneşe, yıldızlara, puta tapanların dinden yani İslamdan irtidat edenlerin, dine ve Allaha inanmayanların ise kestikleri hayvanların etleri yenmez.
Çocuklar ne zaman namaza başlatılmalı?
Namaz sevgili Peygamberimizin ifade ettiği gibi "Dinin direği, kıyamet gününde sorulacak ibadetlerin başında geldiği, müminin miracı, şükrün bütün çeşitlerini kendinde barındırdığı... için" üzerinde durulması ve her zaman ve her şartta yerine getirilmesi gereken bir ibadettir.
Namaz ibadetinin bu öneminden ve özelliğinden dolayı namaz çocuklara küçük yaştan itibaren emredilmiştir. Nitekim Peygamber Efendimiz veciz bir sözün de namazın çocuklara emredilmesi hakkında şöyle buyurmaktadır:
"Çocuklarınıza 7 yaşında namazı emredin 10 yaşına geldiklerinde şayet namazı kılmıyorlarsa onları tedip anlamında hafifçe bir dövün."
Her ne kadar namaz ibadeti diğer ibadetler gibi kişiye buluğ çağına varana kadar farz değilse de dinin temel direklerinden bir direk olduğu için çocuklara daha küçük yaşta iken, ki bu da 7'den başlar, aşılamak gerekir. 10 yaşına gelindiğinde artık yavaş yavaş erginlik çağına yaklaşıldığından terk edilmesi halinde terk edenin uyarılması gerekir.
Netice-i kelam namaz ibadeti çocuklara 7 yaşında emredilir. 10 yaşında terk edilmesi halinde terk eden cezalandırılır. Erginlik dönemi başladıktan sonra namaz her farz ibadet gibi kişiye farz olmaktadır.
Peygamberlere neden ihtiyaç duyulmuştur?
İnsan, irade sahibi bir mahlûktur. Bu irade ve hürriyet nimeti ile birlikte insan büyük bir imtihana tabi tutulmuştur. İnsan, canlısıyla ve cansızıyla, âlemdeki birçok varlığın karakterlerini adeta bünyesinde toplamış. Taş gibi sert de olabiliyor, pamuk gibi yumuşak da. Kurnazlıkta tilkileri, merhametsizlikte canavarları çok geri bırakabiliyor. Öyle ise, her yöne gidebilen, dilediğini yapabilen, doğru ve yanlış hareket edebilen ve çok farklı ve hatta birbirine zıt şeyler söyleyebilen bu varlık için bir rehber gerekiyor.
Bu yol gösterici, akıl olamaz. Çünkü akıl, şu varlık âlemini kimin yarattığını, insandan neler istediğini, hangi işlerden razı olduğunu, ölüm ötesinin hangi beldeye çıktığını ve böyle daha nice soruları cevaplandıracak güçte değil. İşte insan aklının metafizik sahadaki bu acizliği, insana yol gösterecek bir başka rehberi gerekli kılar. Bu rehber ise peygamberlerdir.
Peygamberler, Allahın razı olduğu insan modelidir. Taklit edilmesiyle hakikate ve hidayete kavuşulan örnek şahsiyettir. Ve peygamber, ismet sıfatına sahiptir. Yani, ondan, Allahın razı olmayacağı hiçbir söz, fiil ve hareket sâdır olmaz.
Bu vesile ile rotasını şaşırmamak ve yolunu bulması için insana nice peygamberler gönderilmiştir. Bunun yanında ahiret günün de insanın bir itiraz hakkı olmaması için peygamberler ve ilahi kitaplar ve emirler de gönderilmiştir.
Günün Ayeti
O, Kendisinden isteyebileceğiniz her şeyi size verdi.
İbrahim Suresi 34.
Günün Hadisi
Birbirinizin özel ve mahrem hayatını araştırmayın.
Müslim, Birr 30.
Günün Sözü
Düşünmek kolaydır, yapmak zordur.
Goethe
Günün Duası
Allahım bugün yapacağım bütün hayır, ibadet ve duaları samimi ve ihlaslı yapabilmeyi bana nasip et.
Bunları biliyor muyuz?
Zaruret Nedir?
İnsanın canına, uzuvlarına, kişiliğine, aklına, malına veya bunların tabiilerine bir zararın veya eziyetin gelmesinden korkulan tehlike veya şiddetli meşakkat halidir. Ölümle tehdit, hastalık, çölde aç ve susuz kalmak böyledir.
Günün Nüktesi
Derviş elbisesini çıkartın
Rivayet o dur ki; Bir gün yaralı bir kuş Hz. Süleymana gelerek kanadını bir dervişin kırdığını söyler. Hz. Süleyman dervişi hemen huzuruna çağırtır.
Ve ona sorar;
Bu kuş senden şikâyetçi, neden kanadını kırdın?
Derviş kendini şöyle savunur:
Sultanım, ben bu kuşu avlamak istedim. Önce kaçmadı, yanına kadar gittim, yine kaçmadı. Ben de bana teslim olacağını düşünerek üzerine atladım. Tam yakalayacağım sırada kaçmaya çalıştı, o esnada kanadı kırıldı
Bunun üzerine Hz. Süleyman kuşa döner ve şöyle der:
Bak, bu adam da haklı. Sen niye kaçmadın? O sana sinsice yaklaşmamış. Sen hakkını savunabilirdin. Şimdi kolum kanadım kırıldı diye şikâyet ediyorsun
Kuşun kendini savunması Hz. Süleymanı da şaşırtır:
Efendim ben onu derviş kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. Avcı olsaydı hemen kaçardım. Derviş olmuş birinden bana zarar gelmez, bunlar Allahtan korkarlar diye düşündüm ve kaçmadım.
Hz. Süleyman bu savunmayı doğru bulur ve kısasın yerine getirilmesini ister.
Kuş haklı, hemen dervişin kolunu kırın diye emreder.
Ancak bu emre Kuş itiraz eder:
Efendim, sakın böyle bir şey yaptırmayın diyerek öne atılır.
Neden diye sorar Hz. Süleyman.
Kuş nedenini şöyle açıklar
Efendim, dervişin kolunu kırarsanız, kolu iyileşince yine aynı şeyi yapar. Siz en iyisi bunun üzerindeki derviş elbisesini çıkartın. Çıkartın ki, benim gibi kuşlar bundan sonra aldanmasın.