2

Ebeveyni ile ilgilenmeyen kişiyi mirastan mahrum etmek caiz mi?


  • Oluşturulma Tarihi : 19.12.2016 09:39
  • Güncelleme Tarihi :

Dinimiz miras hukukuna büyük önem vermiştir. Gerek Kur’an-ı Kerimde, gerekse hadis-i şeriflerde miras bırakan kimsenin durumu, nasıl hareket edeceği, mirası hak edecek kimselerin kimler olduğu, ne şekilde ve ne kadar miras alacakları teferruatlı bir şekilde anlatılmıştır.

Miras meselesi, ayrıca İslami ilimler arasında mühim bir mevki tutmuş, İslam hukukunda  “feraiz” adıyla anılır olmuştur. Feraiz hakkında da müstakil olarak pek çok kitap yazıldığı gibi, fıkıh kitaplarında da başlı başına bir bölüm olarak işlenmiş, mirasın taksimi hususunda ince hesaplar yapılarak, yanlışlığa meydan verilmemeye gayret edilmiştir.

Miras meselesine dikkat etmeyen, bu vesileyle de mirasçılar arasında anlaşmazlıklara sebep olan kimseler, kul hakkına riayet etmediklerinden hem dini bir sorumluluk altına girerler, hem de akraba olan mirasçılar arasında devam etmesi gereken akrabalık bağına zarar verirler. Miras meselesinde ilk önemli vazife, malını miras olarak bırakacak kimseye düşmektedir.

Hayattayken malının bir kısmını çocuklarından birisine bağışlayarak, kardeşler veya diğer mirasçılar arasında bir kin ve nefretin doğmasına sebep olmak yahut malının büyük bir kısmını sağlığındayken vasiyet ederek bir şahsa yahut bir kuruma bırakmak mirasçılar arasında anlaşmazlıklara, kavgalara yol açar.

İnanç bakımından bir insanın mirastan mahrum bırakılabilmesi için her şeyden önce, o kişinin -Allah korusun- dinden çıkmış, irtidat etmiş olması lazımdır. Yoksa bir insanın günahkar olması, birtakım dini vazifelerini ihmal etmesi mirastan mahrum bırakılmasını gerektirmez. Baba da olsa kişi evladını mirastan mahrum bırakamaz.Kaldı ki kişinin çocuklarına böyle bir ceza vermesi, müspet bir ıslah yolu da değildir.

Diğer taraftan mirası hak edecek kimseler ne kadar varlıklı olursa olsunlar, bu zenginlikleri, onları mirastan uzak kılacak bir gerekçe olamaz. Durum böyle olmakla beraber,  insan, servetinde istediği gibi tasarruf etme hakkına sahiptir. Lakin yukarıda da belirttiğimiz gibi, bazı haksızlıklara meydan vermemesi de gerekir. Yani kişi hayattayken malını dinen haram olmayacak işlerde istediği gibi harcaya bilir, dağıtabilir…  Ama öldükten sonra oğlunu mirastan mahrum etmesi hususunda vasiyet etmesi uygun değildir. Böyle bir vasiyeti olsa dahi geçersizdir.

İslam dininde faiz neden haram kılınmıştır?

Faiz yasağı İslam’ın temel ilkelerinden biridir. Nitekim Kur’an’ı Kerim’de faiz yasağına değişik üslup ve anlatım tarzıyla birden çok yerde temas edilmektedir. “Ey İman edenler, kat kat faiz yemeyin Allah'tan korkun ki kurtuluşa eresiniz.” (Al-i İmran 130), “Faiz yiyen kimseler tıpkı şeytan çarpmış kimseler gibi çarpılmış olarak kalkarlar. Onların bu hali, alışveriş de faiz gibidir, demelerindendir. Oysa Allah ticareti helal, faizi haram kılmıştır...” (Bakara 275-279) ayetleri bunlardan sadece bir kaç örnektir. Söz konusu bu ayetler ve peygamberin hadislerinde şiddetle kınanan ve ortaya koyulan faiz yasağı İslam iktisadının hem ana öğelerinden birisi, hem de makul bir gereğidir.

İslam bilginleri faiz yasağını şu gibi sebeplere bağlamaktadır:

-İslam servetin atıl bırakılmamasını, üretim ve yatırım dışında tutulmamasını istemekte.

 

-İslam temel üretim faktörü olarak “emek”i kabul etmiş sermayenin risk ve zarara katlanmadan tek başına kazanç aracı olmasını hoş görmemiştir.

-İslam sermayenin faiz yolu ile tek bir zümrede toplanmasına hoş bakmamıştır.

-İslam ahlak anlayışında yardımlaşma ve dayanışma vardır. Zekat gibi, sadaka gibi, infak gibi, oysa faiz tam bunun tersidir. Yardımlaşma ve dayanışma karşılıksız değil, bilakis menfaate dayanmakta.

-İslam ticaret ile faiz arasındaki ilişkiye atıfta bulunarak ticaretin helal, faizin haram olduğunu vurgulamıştır. Çünkü ticaret üretken olup, toplumda emeğe ve sermayeye dengeli bir pay verir, Paranın akışını hızlandırır, belli istihdam imkanları ortaya çıkarır. Faiz ise üretken değil tek taraflı çıkar sağlayan haksız bir kazanç olup sömürmektedir.

Kılınan namazın önünden geçmek namaza zarar verir mi?

Namaz kılanın önünden geçmek namaza zarar vermez. Namaza zarar gelemediği için de namazı bozmaya gerek yoktur. Nitekim sevgili Peygamberimiz namaz kıldığı vakit bazen torunları Hasan ve Hüseyin önünden geçer boynuna sarılır, sırtına çıkardı ama hiçbir zaman Hz. Peygamber bundan dolayı namazını bozmamıştır. Durum bu olmakla beraber tabiî ki önünden kimsenin geçmemesi için namaz kılan kimse gerekli tedbirleri alması gerekir.

Günün Ayeti

Ölünceye kadar Rab’bine kulluk et.

Günün Hadisi

Her kimin üç kız çocuğu veya üç kız kardeşi yahut iki kızı veya kız kardeşi bulunur; onlara iyi muamele eder ve onların haklarını yerine getirme hususunda Allah'tan korkarsa o cennetliktir.

(Tirmizi, Birr 13)

Günün Sözü

İnsanlar kötülüğü,  arzuları güçlü olduğu için değil, vicdanları zayıf olduğu için yaparlar.

(J.S.Mill)

Günün Duası

Allah’ım bizi sana isyandan, kullarına zulüm etmekten koru.

Bunları biliyor muyuz?

Ribâ'l-Fadl Ne Demektir?

Ölçü veya tartıyla alınıp satılan şeyleri, kendi cinsleriyle peşin olarak, karşılığı olmayan bir fazlalıkla değişmek emektir. Bir dirhem gümüşü, bir buçuk dirhem gümüş ile, peşin olarak değişmek, ribâ'l-fadl olur.

 

Günün Nüktesi

Rızık peşinde koşun…

Bir şahıs, heyecan ve ıstırapla, İmam Sadık’ın huzuruna gelerek.

-Ne olursunuz efendim, Allah’a bana daha fazla rızık vermesi için dua da bulunun, çünkü çok yoksulum, dedi.

İmam:

-Hayır, asla dua edemem buyurdu.

-Niçin edemezsiniz efendim?

-Zira Allah bu iş için bir yol tayin etmiştir; rızk peşinden koşun ve onu elde edin diye de emir buyurmuştur. Halbuki sen evinde oturup, dua etmek suretiyle, rızkın senin peşinden gelmesini istiyorsun.

 

Ebeveyni ile ilgilenmeyen kişiyi mirastan mahrum etmek caiz mi?
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık