Sayfa Yükleniyor...
Dinen helal olan bir malın veya hizmetin alım satımında aracı olan kişinin, yaptığı hizmetin karşılığında alıcı veya satıcıdan yahut her ikisinden tespit edilen oranda ücret alması caizdir.
Ücretin, önceden belirlenmemiş olması halinde ise, mevcut uygulama ve örfe göre hareket edilir. Bu itibarla emlakçının, yaptığı iş karşılığında komisyon alması caizdir.
Koca namaz kılmayan eşinden dolayı sorumlu olur mu?
İslama göre herkes yaptıklarından sorumludur. Kimse kimsenin yaptığından sorumlu değildir. Nitekim bu hususta Kuran-ı Kerimde mealen şöyle buyurulmaktadır: Hiç bir günahkar, başkasının günahını çekmez. Eğer yükü ağır gelen kimse onu taşımak için (başkalarını çağırsa) onun yükünden hiç bir şey (alınıp) taşınmaz. Akrabası dahi olsa (kimse onun yükünü taşımaz) buyrulur (Fatır, 35/18).
Aynı şekilde İslam, her insanın bir iradesi ve seçme hürriyeti bulunduğunu ve bunun sonucu olarak yaptıklarından sorumlu olacağını bildirmiştir. Her kim zerre kadar iyilik yapmışsa onu görür, kim de zerre kadar kötülük yapmışsa onu görür (Zilzal, 99/7-8) mealindeki ayet buna delildir.
Buna göre kişi ibadetlerini yerine getirmezse bunun hesabını Allaha verecektir. Diğer Müslümanlara düşen ise ona nasihat etmek ve telkinlerde (emr-i bil- maruf) bulunmaktır. İnsanın emr-i bil-marufa en yakınlarından, ailesinden başlaması esastır. Nitekim Hz. Peygambere de böyle emredilmiştir. Rabbimiz ona tebliği emrederken, (Önce) en yakın akrabanı uyar buyurmuştur (Şuara, 26/214).
Hadis-i Şerifte de efendimiz: Hepiniz çobansınız ve hepiniz sorumlu olduğunuz kişilerden mesulsünüz buyurmaktadır.
Buna göre karı koca birbirinin ibadetinden sorumlu değildir. Taraflardan birisi bu ibadeti ihmal ederse diğeri ona nasihat eder. Ancak bundan dolayı bir günahı olmaz.
Gayrimüslimlerin cenaze törenlerine katılmakta sakınca var mıdır?
Müslüman bir kimse gayrimüslimin cenaze törenine katılabilir. Ancak, böyle bir merasime katılan kişinin, diğer dinlere ait dua, ve benzeri dini ayin ve ritüellerin icrasına katılması ve gayrimüslim ölüler için rahmet dilemesi caiz değildir.
Buna göre taziye ve teselli etmek gibi insani amaçlarla gayrimüslim kimselerin cenaze törenlerine katılmakta bir sakınca yoktur.
Sarhoş kimsenin yaptığı yemin geçerli olur mu?
Sarhoşluk verici bir maddeyi kullanan kimse o anda aklı başından gitmişse ve ne dediğini bilmeyecek derecede aklı başında değilse, sarhoşluğu geçtiğinde ne dediğini hatırlamıyorsa bu kimsenin yemini yemin kabul edilmez. Yeminin de itibar edilmez.
Ancak maddeyi kullanmakla beraber aklı başında ise ve ne dediğini gayet iyi biliyor ve hatırlıyorsa bu kimsenin ettiği yemin yemin sayılır. Bu yemini de bozarsa yemin kefareti gerekir.
Ölünün taziyesi kaç gün yapılmalıdır?
Taziye, ölünün yakınlarının üzüntüsünü paylaşarak, onları teselli edici, rahatlatıcı sözler söylemektir. Bu da dinimizce tavsiye edilen bir görevdir. Nitekim Hazreti Peygamber, cenaze yakınlarına taziyede bulunmayı tavsiye etmiştir. Bu taziyenin süresi de üç gündür. Ölü yakınlarının acılarını tazelememek için, taziye üç günden sonraya bırakılmamalıdır. Ancak kişi üç gün içerisinde taziyesini bildirme imkanı bulamamışsa üç günden sonra da baş sağlığı dilemek ve taziye dileklerini sunmak için ölü sahiplerinin evine gidip taziyesini bildirebilir.
Günün Ayeti
And olsun ki biz, bu Kur'an'da insanlara, düşünsünler diye her türlü misali verdik.
Günün Hadisi
En faziletli zikir La İlahe İllallah; en faziletli dua da elhamdülillah demektir
Günün Sözü
Ayağına taş bile deyse kalbini yokla.
Günün Duası
Allahım bugün bana geçmiş günahlarımı affettirecek bir amel nasip et.
Bunları biliyor muyuz?
İkrar ne demektir?
Bir kimsenin üzerinde başkasına ait bir hakkın bulunduğunu itiraf etmesi, bildirmesi demektir.
Günün Nüktesi
Bırak da aramızda bir parmak fark olsun
Günün birinde vezir padişah ile samimiyetine güvenerek; padişahın neşeli bir zamanında sorar:
- Hünkarım, bildiğiniz üzere sürekli yanınızdayım ve her konuda size yardımda bulunmaktayım. Akıllıca düşünmek ve sorunlara çözüm bulma konusunda da sizden aşağı kalır yanım yok! Lakin siz padişahsınız ben ise vezirinizim. Aramızda ne fark var?
Bu soru üzerine padişah, işaret parmağını uzatmasını ister; kendi de işaret parmağını vezire uzatır. Vezire "Isır!" der, kendisi de vezirin parmağını ısırmaya başlar. Bir müddet cebelleşmeden sonra vezir; dayanamayarak bağırır. Bunun üzerine padişah vezire dönüp:
- Eğer sen feryat etmesen, ben de takatimin sonunda idim. Ama sen feryat ettiğine göre ben demek ki senden daha dayanıklıyım.
Demiş ve eklemiş:
- Bırak da aramızda bir parmak fark olsun!