2

Eşinin kabrine defnedilmeyi vasiyet eden kişinin bu vasiyetini yerine getirmek gerekir mi?


  • Oluşturulma Tarihi : 08.01.2017 09:14
  • Güncelleme Tarihi :

Normal şartlarda bir kabre, yalnız bir cenaze defnedilir. Önce defnedilmiş olan cenaze, tamamen çürüyüp toprak haline gelmedikçe, bir zaruret olmaksızın kabrin açılması ve bu kabre ikinci bir cenazenin defni caiz değildir. Cenaze çürüyüp toprak haline geldikten sonra ise, aynı kabre başka bir cenaze defnedilebilir.

Bu cenazelerin karı-koca veya akraba olup olmaması şart değildir. Daha önce konulan cesedin çürüdüğü zannıyla açılan kabirde eğer çürümemiş bazı kemikler vb. şeyler bulunuyorsa bu takdirde bunlar bir kenara çekilip araya topraktan bir set yapmak suretiyle ikinci cenaze defnedilebilir. (Mevsıli, el-İhtiyar, Kahire, 1951, I, 96-97)

Ama yine de bir zaruret veya ciddi bir gerekçe yoksa bir cenaze başkasının üzerine koyulmamalıdır.

Türbeler insana fayda verir mi?

Türbe neticede bir mezarlıktır. Mezarlıkları da ziyaret etmek dinen caiz olan ve Peygamberimizin tavsiye ettiği bir husustur. Türbeleri ziyaret etmek, orada dua etmek ya da Kur’an-ı Kerim okumak dinen caiz olan bir davranıştır. Ancak türbelerden şifa beklemek dinen uygun değildir. Çünkü şifayı Allah verir.

Efendimizin tavsiyesi bidatten hurafeden uzak bir ziyarettir. Buna göre mezarlıkları ya da türbeleri ziyaret etmek caizdir. Burada dua etmek, Kur’an okumak caizdir. Ancak bu mezarda ya ad türbede yatandan şifa beklemek uygun değildir. Ancak dua ederken ya da şifa dilerken orada yatan zatın hürmetine, yüzü suyu hürmetine diyerek Allah’tan şifa dilenebilir ya da başka bir fayda beklenebilir.

Küs olan iki insanın arasını bulmak için yalan söylemek caiz mi?

Yalan, İslam dinin yasakladığı büyük günahlardan birisidir. Yalanın şakası da ciddisi de yasak ve haramdır. Nitekim sevgili Peygamberimiz bu hususta şöyle buyurmaktadır: “Şaka da olsa cidden de olsa söylenen yalan yalandır.”

Başka hadislerinde ise şöyle buyurmaktadır:

“Şaka bile olsa yalan terk edilmedikçe olgun mümin olunmaz.”

“Kul şaka ile de olsa yalanı, doğru bile de olsa mücadele ve münakaşayı terk etmedikçe, tam inanmış bir mümin olamaz.”

“İnsanları güldürmek için yalan söyleyen kimselerin vay haline.”

Yine bir başka hadiste efendimiz şöyle buyururlar: “insanları güldürmek için yalan söyleyen kişiye yazıklar olsun, yazıklar olsun, yazıklar olsun.”

Bu hadislerden hareketle şaka ile de olsa yalan söylemek caiz değildir. Yalan ancak şu üç yerde söylenebilir.

1-Karı kocanın arasını düzeltmek.

2-Arası bozulan iki kişinin arasını düzeltmek için.

3- Savaşta düşmanı mağlup edebilmek için.

Buna göre küs olan iki insanın arasını düzeltmek ve onları barıştırmak için yalan söylemekte bir sakınca yoktur. Ancak imkan varsa yalan söylemeden barıştırmak daha evladır.

Günün Ayeti

Allah'ın rızkından yiyin ve için de bozgunculuk ve saldırganlık yaparak yeryüzünü fesada vermeyin.

(Bakara 60)

Günün Hadisi

Ölenin arkasından yüzünü gözünü tırmalayan, yakasını paçasını yırtan, Câhiliye insanı gibi bağıra çağıra ağıt yakıp kendisine beddua eden, bizden, bizim yolumuzu izleyenlerden değildir.

(Buhârî, Cenâiz 36)

Günün Sözü

İlim üç şeydir: Zikreden dil, şükreden kalp, sabreden beden.

(Şems-i Tebrizi)

Günün Duası

Ya rabbi bugün de beni ve ailemi evimize sağlıklı ve imanlı bir şekilde dönebilmeyi nasip eyle.

Bunları biliyor muyuz?

Cem-i Takdim nedir?

Seferî iken veya ihtiyaç ve mazeret halinde mukim iken öğle ile ikindi namazlarını öğle vaktinde; akşam ile yatsı namazlarını akşam vaktinde birleştirerek kılmaktır.

Günün nüktesi

Hz. Zülkarneyn ve Hükümdar…

Zülkarneyn, ölüm endişesi ve nefs engelini aşmaya çalışan bir kavme uğradı. Oradaki insanların elinde dünya serveti namına bir şey yoktu. Rızıklarını sebzeden temin ederlerdi. Sebzelerini korumakta çok ihtimam gösterirlerdi. Ayrıca bu kavimde herkes kendi mezarını kazar, hergün mezarını temizler ve ibadetlerini burada yapardı. Zülkarneyn, bunların hükümdarlarını çağırttı. Hükümdar:

“Ben kimseyi istemiyorum. Beni isteyen de yanıma gelir” dedi.

Zülkarneyn, bu söz üzerine hükümdarın yanına giderek:

“Ben seni davet ettim, niye gelmedin?”dedi.

Hükümdar:

“Sana bir ihtiyacım yok, olsa gelirdim” cevabını verdi.

Bunun üzerine Zülkarneyn:

“Bu haliniz nedir? Sizdeki bu hali kimsede görmedim” deyince hükümdar:

“Evet biz altın ve gümüşe kıymet vermiyoruz. Çünkü baktık ki, bunlardan bir miktar, bir kimsenin eline geçerse, bu sefer daha fazlasını isteyecek ve huzuru bozulacak. Onun için dünyalık peşinde değiliz” dedi.

Zülkarneyn:

“Bu mezar nedir? Neden bunları kazıyor ve ibadetlerinizi burada yapıyorsunuz?” diye sordu.

Hükümdar:

“Dünyalık peşinde koşmamak için bunu böyle yaptık. Mezarları görüp de oraya gireceğimizi hatırlayınca, her şeyden vazgeçeriz” dedi.

Zülkarneyn:

“Niçin sebzeden başka yiyeceğiniz yoktur? Hayvan yetiştirseniz, sütünden, etinden istifade etseniz olmaz mı?” dedi.

Hükümdar:

“Midelerimizin canlı hayvanlara mezar olmasını istemedik. Bitkilerle geçimimizi sağlıyoruz. Zaten boğazdan aşağı geçtikten sonra hiç birinin tadını alamayız” diye cevap verdi.

Eşinin kabrine defnedilmeyi vasiyet eden kişinin bu vasiyetini yerine getirmek gerekir mi?
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık