2

Ev ya da araba alan kimse kan akıtmak zorunda mı? 


  • Oluşturulma Tarihi : 14.01.2016 07:47
  • Güncelleme Tarihi :

Ev veya araba almak kan akıtmayı gerektirmez. Yani yeni bir ev ya da araba alındığında kurban kesmek gerekmez. Ancak bu konuda adak yapılmışsa adağın yerine getirilmesi gerekir. Örneğin ev alırsam ya da arabam olursa kan akıtacağım derse ve bunları alırsa, aldığında bu kanı akıtması gerekir. Yani bu kanı akıtması gerekir.

Aynı şekilde kişi adak adamamışsa dilerse bu mala ve nimete nail olduğu için şükür babından bir kurban kesebilir.

Bir diğer husus daha vardır ki o da şudur: “Sadaka belaların define vesile olur” böyle bir nimetten dolayı kurban kesip tasadduk etmenin muhtemel bir takım kaza ve belaların define vesile olacağı da umulur. Fakat bütün bunların yapılmasında bir adak söz konusu değilse bir vaciplik yoktur.

Yeni bir ev ya da araba alındığında başta yani daha mal alınmadan alırsam keseceğim dememişse araba veya ev aldıktan sonra böyle bir söz vermişse o zaman kurban kesmese günaha düşmez. Şayet kesecek olsa da şükür kurbanı adak kurbanı gibi olmadığından kesilen kurban etinden kesen kişi ve çocukları yiyebilir. Ancak bu adak olarak adanmış ise kesilen kurban etinden kesen kişi ve ailesi yiyemez.

Öksüz veya yetim olan bir çocuğu evlat edinmek caiz mi?

Hz. Peygamber yetimlerin himaye edilmesini, yetiştirilmesini, haklarının titizlikle korunmasını istemiş, bunu hakkıyla yapanların cennette, kendisiyle yan yana olacaklarını müjdelemiştir.

Yoksullara yardım konusundaki âyetler ve hadisler ise saymakla bitmeyecek kadar çoktur.

Şu halde yoksul ailelerin çocuklarını ve himaye edecek yakınları olmayan yetimleri, hali vakti yerinde olanların yetimleri ve fakirleri himaye etmeleri, onların ihtiyaçlarını karşılamaları, yetişip iyi insan olmaları için gayret göstermeleri İslam'ın, Müslümanlardan istediği güzel işlerden ve sevaplı amellerdendir.

Bir kimse istiyorsa ihtiyacı olan çocuklara, kendisi hayatta iken mal bağışlaması da mümkün ve caizdir. Ama bağışlama başkadır, evlatlık edinip mirasçı kılmak başkadır.

Anası babası belli olan bir çocuğu onlardan almak, kendi soyadlarını vermek, nüfus kütüklerine kaydettirmek ve mirasçılar yapmak manasındaki “evlat edinme” ise şu sebeplerle İslam'da yasaklanmıştır:

1- Ana-babanın, çocuklar üzerindeki haklarından biri de aile ocağını tüttürmesi, ailenin adını devam ettirmesi, o ailenin bir ferdi olarak ve bu şuur içinde hak ve ödevlerini yerine getirmesidir.

2-Aile fertlerinin (akrabanın) kimlerden oluştuğu ve mirasın bunlar arasında nasıl paylaşılacağı hususları Kur'an'da ve Sünnet'te belirlenmiş, “Bunlar Allah'ın koyduğu sınırlardır, sakın bu sınırları aşmayın” buyurulmuştur. Evlatlık mirasçı olunca bu ilahi düzen bozulmaktadır.

3- İslam'da aile fertleri arasında mahremlik, namahremlik ilişkisi vardır; bazı yakın akraba yanında örtünme, bir yerde beraber bulunma, seyahat etme... hükümleri, daha uzak akrabaya göre farklıdır.

Evlatlık edinilen ve eve alınan bir kız veya erkek çocuk büyüdükçe -himaye edilen bir yabancı değil de evlat olarak telakki edilirse- kadın erkek ilişkilerine ait emir ve yasaklar çiğnenecektir. 

Günün Ayeti

İşlerinizi iyi yapın. Şüphesiz Allah iyi iş yapanları sever.

Günün Hadisi

 Haksız yere zulmen bir adam öldürülürken, hiçbiriniz o yerde durmayın. Çünkü lanet orada durup da öldürülen o mazlumu savunmayan o kişi üstüne iner.

Günün Sözü

Düşmanından çok dostundan kork. Çünkü dostluk sona ererse; Sana nasıl zarar verebileceğini en iyi dostun bilir.

Bob Marley 

Günün Duası

Allah’ım ülkemize ve milletimize huzur ve sükunet ver.

Bunları biliyor muyuz?

Huşû Nedir? 

Mütevâzi, ihlaslı ve itâatkâr bir şekilde Allah’a yönelerek ibâdet etmek demektir.

Günün Nüktesi

Söz İmandandır…

Hz. Ömer arkadaşlarıyla sohbet ederken, huzura üç genç girerler, derler ki:

-Ey halife bu aramızdaki arkadaş bizim babamızı öldürdü ne gerekiyorsa lütfen yerine getirin.

Bu söz üzerine Hz. Ömer suçlanan gence dönerek:

-Söyledikleri doğru mu diye sorar.

Suçlanan genç derki evet doğru bu söz üzerine Hz Ömer:

-Anlat bakalım nasıl oldu diye sorar.

Bunun üzerine genç anlatmaya başlar, derki:

-Ben bulunduğum kasaba hali vakti yerinde olan bir insanım ailemle beraber gezmeye çıktık kader bizi arkadaşların bulunduğu yere getirdi. Hayvanlarımın arasında bir güzel atım var ki dönen bir defa daha bakıyor hayvana ne yaptıysam bu arkadaşların bahçesinden meyve koparmasına engel olamadım, arkadaşların babası içerden hışımla çıktı atıma bir taş atım oracıkta öldü, nefsime bu durum ağır geldi, ben de bir taş attım babası öldü, kaçmak istedim, fakat arkadaşlar beni yakaladı, durum bundan ibaret dedi.

Bu söz üzerine Hz Ömer söyleyecek bir şey yok bu suçun cezası idam, madem suçunu da kabul ettin...

Bu sözden sonra delikanlı söz alarak:

-Efendim bir özrüm var, ben memleketinde zengin bir insanım babam rahmetli olmadan bana epey bir altın bıraktı, gelirken kardeşim küçük olduğu için saklamak zorunda kaldım şimdi siz bu cezayı infaz ederseniz yetimin hakkını zayi ettiğiniz için Allah indinde sorumlu olursunuz, bana üç gün izin verirseniz ben emaneti kardeşime teslim eder gelirim, bu üç gün için de yerime birini bulurum der.

Hz Ömer dayanamaz derki:

-Bu topluluğa yabancı birisin, senin yerine kim kalır ki? der.

Sözün burasında genç adam ortama bir göz atar derki,

-Bu zat benim yerime kalır, o zat Amr ibni As’dan başkası değildir. Hz Ömer Amr’a dönerek

-Ey Amr delikanlıyı duydun, der.

O yüce sahabi:

-Evet, ben kefilim, der ve genç adam serbest bırakılır.

Üçüncü günün sonunda vakit dolmak üzere ama gençten bir haber yoktur, Medine’nin ileri gelenleri Hz Ömer’e çıkarak gencin gelmeyeceğini, dolayısıyla Amr'ın idamın yerine, maktulün diyetinin verilmesini teklif ederler, fakat gençler razı olmaz ve babamızın kanı yerde kalsın istemiyoruz, derler.

Hz Ömer kendinden beklenen cevabı verir, derki,

-Bu kefil babam olsa fark etmez, cezayı infaz ederim.

Amr tam bir teslimiyet içerisinde derki,

-Biz de sözümüzün arkasındayız.

Bu arada kalabalıkta bir dalgalanma olur ve insanların arasından genç görünür.

Hz Ömer gence dönerek derki,

-Evladım gelmeme gibi önemli bir fırsatın vardı neden geldin.

Genç vakurla başını kaldırır ve:

-Ahde vefasızlık etti demeyesiniz diye geldim, der.

Hz Ömer başını bu defa çevirir ve Amr’a derki,

-Ey Amr sen bu delikanlıyı tanımıyorsun nasıl oldu da onun yerine kefil oldun?

Amr:

-Bu kadar insanın içerisinden beni seçti, insanlık öldü dedirtmemek için kabul ettim der.

Sıra gençlere gelir derler ki,

-Biz bu davadan vazgeçiyoruz, bu sözün üzerine Hz Ömer:

-Ne oldu biraz evvel babamızın kanı yerde kalmasın diyordunuz ne oldu da vazgeçiyorsunuz?

Gençlerin cevabı şöyle oldu:

- Merhametsiz insan kalmadı demeyesiniz diye.

 

Ev ya da araba alan kimse kan akıtmak zorunda mı? 
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık