2

Faiz kar gibi bir kazanç olduğundan caiz olmaz mı?


  • Oluşturulma Tarihi : 10.01.2017 09:08
  • Güncelleme Tarihi :

Ticarette elde edilen kar, belli bir emeğin, çalışma ve teşebbüsün karşılığı iken, faiz sadece vadenin karşılığıdır. Ticarette satan ile alanın menfaatleri arasında bir denge varken, faizli işlemlerde karşılıklı menfaatten ziyade bir tarafın sıkışmasından kaynaklanan tek taraflı bir istifade ve sömürü vardır. Ticarette kar bir defa alınır ve biter, faiz ise devamlı katlanarak büyür.

Ticarette zarar ve risk daima mevcutken faizde sermaye sahibi hiç bir risk yüklenmeyip bütün riski emek sahibinin omuzlarında bırakmaktadır. Ticaret üretken ve verimli, faiz ise atıl bir kazanç yoludur. Bu yüzden de Kur’an-ı Kerim’de “Allah ticareti helal faizi haram kılmıştır.” (Bakara 276) der.

Her ne kadar faiz bir kar kapısı olarak da görülse, dünya ve ahiret saadeti için bundan uzak durmak gerekir. Çünkü hiç bir toplum faiz yiyerek ayakta kalmamıştır. Bilakis çalışan, üreten, emeğini ortaya koyan toplumlar hep ayakta kalmışlardır. Nitekim Hz. Peygamber bir hadisi şerifinde ticareti överek şu veciz sözünü söylemiştir: “Rızkın onda dokuzu ticarettedir.”

Maddi çıkar için boşanmak dinen caiz midir?

Aile ve evlilik ciddi bir müessesedir. Bir kimsenin dünyevi bazı kazançlar elde etmek için nikahı suiistimal etmesi doğru bir davranış değildir. Mesela bir kişinin, yurt dışında çalışabilmek için oturum izni almak maksadıyla bulunduğu yerin vatandaşlarından birisi ile formalite evliliği yapması veya vefat eden babasının emekli maaşından yararlanmak üzere eşinden mahkeme kararıyla boşanması nikahın suiistimal edilmesinin örneklerindendir.

Yanlış ve yalan beyanlarla elde edilen kazanç, haksız bir kazançtır. Haksız yollarla elde edilen kazanç ise dinen uygun değildir.

Bunun yanında bu tarz işler için kişinin hanımını boşaması dinen de boşaması demektir. Bu boşama da bain talak olmaktadır. Bu karı kocanın evliliği dinen bittiğinden tekrar beraber yaşamak istemeleri halinde yeniden bir nikah kıymaları gerekir.

Günah bir iş üzerine yemin etmek caiz mi?

Bir kimsenin günah olan bir şey üzerine yemin etmesi dinen doğru bir söz değildir. Mesela: “Vallahi kardeşimle konuşmayacağım” veya “Vallahi içki içeceğim” gibi sözlerle yemin etmek dinen doğru değildir. Çünkü bunlar dinen haram ve yasak olan işlerdir. Müslüman’ın da haram işlemesi dinen uygun değildir.

Bu fiiller haram olduğundan böyle günah üzerine yemin eden kimsenin yeminini bozması, sonra kefaret vermesi gerekir.

Günün Ayeti

“Sizi boşuna yarattığımızı ve bize tekrar döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?”

Mü’minûn 115.

Günün Hadisi

Kıyamet gününde ilk hesaplaşacak kimseler, komşulardır.

Günün Sözü

Savaşı güçlüler çıkarır yoksullar ölür.

Sartre

Günün Duası

Allah’ım haftaya günahsız ve suçsuz başlamayı ve günahsız ve suçsuz bitirmeyi nasip et.

Bunları biliyor muyuz?

Gavs-üs-Sakaleyn nedir?

İnsanlara ve cinlere yardım eden büyük veli Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin lakabıdır.

Günün Nüktesi

“Altından Çapanoğlu çıkar”

Çapanoğlu Süleyman Bey’in sarayına, ağzı kalabalık, ukala bir adam konuk olur. Kendi söylediklerine bakılırsa bu adam Allah’ın en yakın dostu, aynı zamanda büyük bir alimdir.

Ama Süleyman Bey de az değildir. Bu tür insanların, Allah adına halkı nasıl soyduklarını bilmektedir. Bir gün bahçede gezerlerken, adam ayaklarını ağaca dayar ve direnmeye başlar.

Çapanoğlu:

-Hayırdır Hocam, bu davranışınızın sebebi hikmeti nedir, diye sorar.

Adam:

-Sormayın Beyim, der. İçi Müslümanlarla dolu bir gemi Karadeniz’de batıyordu. O gemiyi doğrulttum, der.

Adamda palavra bol. Aynı gün, ellerini uzatarak koşar. Güya Hindistan’da ağaçtan düşen bir çocuğu da kurtarmıştır.

Çapanoğlu bıyık altından güler. Hizmetkarlarından birinin kulağına eğilir. Öğle için özel yemek hazırlanması emrini verir. Vakit gelir ve adamla birlikte sofraya otururlar.

Çapanoğlunun emri gereği, yemekte sadece bulgur pilavı vardır. Yanında yufka ekmek, iki baş kuru soğan. Bizim zatın suratı asılır.

-Aman Beyim, Çapanoğlu’nun kapısında kuzu mu bitti? Ben kuru pilava kaşık çalamam, der.

Fakat Çapanoğlu’nun sesi tehditkardır:

-Uzatma, misafir umduğunu değil bulduğunu yer, hadi buyur. Kaşıklar mecburen pilava dalıp çıkmaya başlar. Adamın kaşığı biraz sonra ağır bir şeye takılır. Kaşığı zorlayınca ortaya kocaman, kızarmış bir hindi çıkıverir. Adam kıpkırmızı olurken, Çapanoğlu gürler:

-Ulan sahtekar, Karadeniz’deki gemiyi doğrultursun, Hindistan’daki çocuğu da kurtarırsın, ama pilavın altındaki eti bilemezsin, bu nasıl iştir. Adamda tık yoktur. Çapanoğlu adamlarına döner.

-Yıkın şu sahtekarı der.

Adamı falakaya yatırır, iyi bir sopa çekerek bırakırlar. Can havliyle kaçıp bir köye gelen adama yine pilav ikram ederler. Pilavı gören adam korkuyla irkilir.

-Sakın altından Çapanoğlu çıkmasın!

Faiz kar gibi bir kazanç olduğundan caiz olmaz mı?
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık