Fala bakmak ya da baktırmak caiz mi?


  • Oluşturulma Tarihi : 25.08.2021 07:40
  • Güncelleme Tarihi :
Fala bakmak ya da baktırmak caiz mi? yazının resmi

Fala bakarak gelecek hakkında kehanette bulunmak ve haber vermek dinen caiz değildir. Bu fala bakmak caiz olmadığı gibi aynı şekilde buna inanmak da doğru değildir. Çünkü gelecek hakkında haber vermek gayıptan haber vermek demektir.

Gaybı da Allah dışında kimse bilemeyeceğine göre buna bakmak ve baktırmak caiz değildir. Nitekim Sevgili Peygamberimiz gelecek hakkında kehanette bulunmanın büyük günahlardan olduğunu belirtmektedir.

Sehiv secdesini yapmayı unutan kimse ne yapması gerekir?

Bu secde, namaz kılarken kişinin yanılması veya unutması ya da dalgınlık gibi bir durumda namazın sonunda yaptığı bir secdedir.

Kişi namazının kılarken farzı tehir etmişse veya vacibi terk ya da tehir etmişse sehiv secdesini yapması gerekir. Ancak kişi yapması gereken sehiv secdesini yanılarak veya unutarak terk etmişse, şayet selam verdikten konuşmak, gülmek kıbleden dönmek gibi namaza aykırı bir iş yapmışsa bu kimsenin sehiv secdesini yapması gerekmez namazı da kaza etmesine gerek yoktur. Fakat namaz bitiminde namaza aykırı bir iş yapmamışsa ve secde aklına gelirse hemen sehiv secdesini yapması gerekir.

Namaz hangi durumlarda kazaya kalsa günah olmaz? 

Namazı bilerek ve dini meşru bir mazeret olmadan kazaya bırakmak günahtır. Ama namaz uykuda ya da unutulduğunda veya kılmasını imkansız hale getiren fiziki şartlardan dolayı kazaya bırakılmışsa bunun bir günahı yoktur.

Hanefi, Şafii ve Maliki mezheplerine göre namazı bu şekilde kazaya kalan kimse günahı olmamakla beraber bu namazı kaza etmelidir.

Erkeğin ipekli elbise ile kıldığı namaz geçerli mi?

Bütün ehli sünnet mezheplerine göre erkeğin saf ipek giymesi ya da yüzde elliden fazla ipek olması dinen yasaklanmış ve haram kılınmıştır. Ama ipekli elbise ile kılınan namazın geçerli olup olmadığı hususu mezhepler arasında tartışmalıdır. Hanefi mezhebine göre, ipekli elbise içinde kılınan namaz sahih olup iadesi gerekmez. Ancak ipekli elbise ile namaz kılmak mekruhtur. Ayrıca bu şahıs, giyilmesi yasak olan bir şeyi giydiği için de günah işlemiş olur.    

Şâfiî mezhebine göre ise, bu kişi o anda ipekten başka bir elbise bulma imkânına sahip ise, namazını hemen iade etmelidir. Yani tekrar kılmalıdır.

Kısaca kişi ipekli elbiseyi giymekle haram, onunla namaz kılmakla da mekruh işlemiş olur. Namazı ise kimilerine geçerli kimilerine göre ise geçersizdir.                       

Kişi hangi durumlarda teyemmüm alabilir?

Teyemmüm abdest ve gusül yerine geçen bir bedel ve istisnaî hüküm olup ancak belli bir mazeretin bulunması halinde yapılabilir. Bu mazeretler de iki grupta toplanabilir:

1. Abdest veya gusle yetecek miktarda suyun bulunmaması.

2. Suyu kullanmayı engelleyen fiilî bir durumun veya suyu kullanmamak için dinen geçerli bir mazeretin/engelin bulunması.

Abdest ve gusle yetecek suyun hiç bulunmaması, yürüyerek veya vasıtayla kolayca gidilip gelinebilecek bir mesafeden daha uzakta olması, su yolunda bir tehlikenin varlığı, parayla su satın alma imkânının olmayışı veya fiyatının rayiç bedelin çok üstünde olması, suyu kullanmanın sağlık açısından tehlikeli oluşu, suyu elde etme araç ve gerecinin bulunmayışı, havanın veya suyun aşırı derecede soğuk olması gibi durumlar da yukarıdaki iki mazeret halinin sık rastlanılan örnekleri olarak sayılabilir.

Günün Ayeti

Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin.

Nisa, 4/36.

Günün Hadisi

“Ey İnsanlar! Evinizde namaz kılınız. Zira farz namaz dışındaki namazların en makbulü, insanın evinde kıldığı namazdır.”

Buhârî, “Ezân”, 81.

Günün Sözü

Cezalandırma gücün olduğu zaman affet ki, affın değeri olsun.

Günün Duası

Allah’ım bizi faydalı ve hayırlı insanlarla karşılaştır. Kötü ve hayırsız insanlardan koru.

Bunları biliyor muyuz?

Delîl-i Zannî Nedir?

Manası açıkça anlaşılmayan, tek bir manaya, delâlet etmeyen ayet ve tek bir Sahâbî tarafından bildirilen, manası açık hadîs-i şerîf demektir.

Günün Nüktesi

Bunlardan hangisi daha üstündür?

Devrin padişahı bir gün vezirine sordu: İstanbul’da velî var mıdır? Vardır şevketli padişahım! Haydi gidip bir ziyaret edelim. Emredersiniz sultanım! Yanına gideceğimiz bu zatın gerçekten velî olup olmadığını nasıl anlayacağız? Hiç merak buyurmayın, gayet kolaydır. Dedi vezir.

Padişah ile veziri tebdil-i kıyafet ederek sokağa çıktılar ve kapalı çarşıda bir dükkana girdiler. Vezir selamdan sonra kumaşları görmek istediklerini söyledi ve top top kumaşlar önlerine indirildi. Her birini uzun uzun incelediler. Vezir, bir top kumaşı işaret ederek: “Şundan bana yarım arşın kesebilir misin?” dedi. Dükkan sahibi memnuniyetle müşterilerinin bu arzusunu yerine getirdi.

Vezir: Bu galiba biraz az oldu, yarısı kadar daha kesebilir misin, dedi. Bu arzuları da yerine getirildi. Vezir, başka bir top kumaşı göstererek: Bu kestiğin parçaları beğenmedim. Şundan yarım arşın kesebilir misin, dedi. Dükkan sahibi, bu teklifi de reddetmedi. Kısacası bir çok toplardan böyle yarımşar arşın ve daha az kestirdiler.

Sonunda vezir: Bunların hiçbirisi kesildikten sonra hoşuma gitmedi, almayacağım diyerek dükkandan çıkmaya davranınca, kumaşçı büyük bir sükunetle: Fesübhanallah! diye gülümsedi. Padişah ile veziri bir çok kumaş kestirdikleri halde, hiç birini satın almadan dükkandan çıktılar.

Padişah vezirine: Şu kumaşçı gerçekten de velîlerden imiş. Acaba makamı bundan daha yüksek olan başka bir velî var mıdır, dedi. Vezir: Beli (evet) sultanım vardır cevabını verdi ve birlikte Sultanahmet’te karpuz satan bir velînin sergisine gittiler. Vezir, karpuz yığınlarının arasına girdi. Rast gele karpuzları almaya, ellerinin arasında sıkıştırmaya, onu bıraktıktan sonra bir başkasını alıp sallamaya başladı. Böylece birkaç karpuz elledikten sonra, karpuzcu hafifçe vezirin omzuna dokundu: Bana bak efendi, dedi. Ben, o kumaş satan zat değilim. Verdiğin zararı ödemezsen, ensene öyle bir vururum ki, neye uğradığını anlayamazsın!

Padişah gerek kumaşçının, gerekse karpuzcunun zararlarını ödedi. Saraya dönerken vezirine sordu: Bunlardan hangisi daha üstündür? Bu defa da vezir gülümsedi, soruyu şöyle cevaplandırdı:

Yerine göre sultanım dedi. Adam olmaya kabiliyeti ve istidadı olan kimse, kumaşçının eliyle irşad edilir.

Düşüncesi kıt, irfanı kısır olan şahıs da karpuzcunun terbiye şekliyle irşad olunur.

Fala bakmak ya da baktırmak caiz mi?
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık