Sayfa Yükleniyor...
İnsanın güzel bir olayla veya sözle karşılaştığında iyimserliğe; kötü bir hal ile karşılaştığında ise kötümserliğe kapılması, yaratılıştan gelen fıtri bir hadisedir. Ancak, iyimserlik ve kötümserliğe kapılarak bu gibi hallerin tesiri altında kalmak kişiyi evhama sevk edeceğinden kötü sonuçlar doğurabilir. Günümüzde halk arasında fal diye ifade edilen ve kahve fincanı veya bir takım şeylere bakarak kişinin geleceği ile ilgili hususlarda hükümler çıkarmak yanlıştır, dinimizde yeri yoktur ve büyük günahlardandır. Günümüzdeki manası ile fal, cahiliyet döneminde müşriklerin uyguladıkları oklarla nasibini tespit etmek ve gelecekle ilgili bilgiler aktarmaktır ki, bunu yapmak ve ona inanmak dinen caiz değildir. Kişi falcının gayptan haber verdiğini söyleyip inansa imanına zarar gelir. Çünkü haşa falcıyı Allah’ın yerine koyuyor. Onun bilinmeyenden haber verdiğine inanıyor. Ama fal baktırırken eğlence olsun diye baktırıyorsa ve buna inanmıyorsa büyük günah işlemiş olur. Ama imanına zarar gelmez. Dolayısıyla her halükarda faldan ve falcılıktan uzak kalmamız gerekir.
Günahkar bir kimse ölüm esnasında pişman olup tövbe etse kabul olur mu?
Bütün günahlardan tövbe etmek ve tövbeyi geciktirmemek gerekir. Fakat tövbe kapısı, can boğaza gelinceye kadar açıktır. Bu konuda Hz. Peygamber Efendimiz: “Bir kul can çekişmeye başlamadıkça Allah’u Teala onun tövbesini kabul eder” buyurmuşlardır. Bu hadis-i şerif, ruhu boğazına gelmeden, can çekişmeye başlamadan kulun tövbesinin kabul olunacağını bildirmektedir. Aksi takdirde can boğaza gelip, hayattan ümit kesilip ahiret ahvalinin görülmeğe başlandığı zaman, yapılan tövbe ise geçerli değildir. Bu hususta Allahu Teala Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurmaktadır: “Kötülükleri yapıp yapıp da nihayet ölüm gelip çatınca: “Ben şimdi tövbe ettim” diyenler ile kafir olarak ölünler için (kabul edilecek) tövbe yoktur. Onlar için acıklı bir azap hazırladık.” (Nisa, 18)
Ölü için yedi yemeği vermek dinen zorunlu mu?
İslam’da, Peygamber Efendimizin sünnetinde ve İslam alimlerinin tatbikatında ‘ölünün yedinci, kırkıncı, elli ikinci gecesi’ gibi bir adet ve ibadet şekli yoktur. Bu yemek ya da anma diğer kültür ve inançlardan Müslümanların hayatına sokulmuş bir adettir. Bu yemeğin İslam’da yeri olmamakla beraber her zaman ve her gün ölülerimiz için yemek verebilir. Mevlitler dualar, Kur’an-ı Kerim okunabilir. Ancak bunu belli bir güne hasretmek doğru değildir.
Bu okuduklarımız onların ruhunu serinletecek, kabirlerini nurlandıracak, varsa üzerlerindeki kabir azabını hafifletecektir diye temenni ederiz.
Günün Ayeti
“Kim hayırlı bir iş yaparsa kendinedir. Kim de kötü bir iş yaparsa kendi aleyhinedir. Sonunda Rabbinize döndürülür, yaptıklarınızın hesabını verirsiniz.” Casiye, 45/15.
“İyilik güzel ahlâktır, kötülük vicdanını rahatsız eden, duymasını istemediğin şeydir.” Tirmizi, “Zühd”, 52.
Günün Sözü
Hatalarımı dinlediğimde olgunlaştım. Hugh Prather
Günün Duası
Allah’ım bugünkü kazancımı haramsız ve bereketli eyle.
Bunları biliyor muyuz?
Hâl ehli kime denir? Hali, tavrı güzel olan gönül sâhibi kişiye denir.
Günün Nüktesi
Hz. Peygamber’in Kılıcının Kabzasındaki yazı…
Hz. Ali anlatıyor: “Resulullah'ın kılıcının kabzasında şu ibareyi bulduk: “Sana zulmedeni affet,
Sana küsene git, Sana kötülük yapana iyilik yap, Aleyhine de olsa hakkı söyle.”