Sayfa Yükleniyor...
Hastalık, Ramazan’da oruç tutmamayı mubah kılan özürlerdendir. Bir kimsenin oruç tuttuğu takdirde hastalanacağı, hasta ise hastalığının artacağı tıbben sabit olursa oruç tutmayabilir. İyi olunca da yalnız yediği günler sayısınca kaza etmesi gerekir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de bu hususta şöyle buyrulmaktadır: “Sizden her kim hasta yahut yolcu olursa tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde oruç tutar” buyrulmuştur (Bakara, 2/184) Dolayısıyla kalp hastası olan kimse gün içinde hap alması zorunlu ise almadığında rahatsızlığı artacak veya hayati bir tehlikesi söz konusu olacaksa bu kimse orucunu tutmayabilir. İlerde iyileşmesi durumunda kaza eder. Şayet iyileşme umudu yoksa o zaman bunun fidyesini öder. Dinimiz hiç kimseyi gücünün üstünde bir şeyle yükümlü kılmamıştır.
Ramazanda oruçlu iken gündüzü uyuyarak geçirmenin oruca zararı var mıdır?
Oruç, imsak vaktinden iftar vaktine kadar, ibadet niyetiyle yeme, içme ve cinsel ilişkiden uzak durmaktır. Orucun sahih/geçerli olması için, “oruç tutmaya niyet etmiş ve orucu bozacak şeylerden kaçınmış olmak” şarttır. Gündüzleri az veya çok uyumak, orucun sıhhatine zarar vermez. Orucun vereceği sıkıntılardan uzak kalmak ve onları hissetmemek kastıyla, gerekli olmadığı halde ramazan günlerinde uzun süreli uyumanın, orucun hikmetiyle bağdaşmayacağı da unutulmamalıdır. Ancak hiçbir şekilde uyumak oruca zarar vermez.
Oruçlu olan kimsenin, abdest esnasında ağzına su verirken boğazına su kaçarsa orucu bozulur mu?
Oruçlu olan kimsenin, abdest esnasında ağzına su verirken boğazına su kaçsa; oruçlu olduğunu hatırlamadan ağzına su almışsa ittifakla orucu bozulmaz. Oruçlu olduğunu hatırladığı takdirde ağzına su verirse Hanefî mezhebine göre, orucu bozulur bilahare bir gün kaza etmek zorundadır. Şafiî mezhebine göre ise, oruçlu olduğunu bildiği halde mübalağa yapmadan ağzına su almış ve boğazına kaçmışsa orucu bozulmaz Amma mübalağa etmiş ise orucu bozulur.
Kişi zekâtını malından ayırıp ramazandan sonra vermesi caiz mi?
Zekât vermenin belli bir zamanı olmayıp, farz olduğu andan itibaren verilmesi gerekir. Bunun için belli bir ayı veya Ramazanı beklemeye gerek yoktur. Yani zekat vermekle yükümlü olanların, yükümlü oldukları andan itibaren en kısa zamanda zekatlarını vermeleri uygun olur. Dinen bu böyle olmakla beraber ramazan ayında hayırlı ibadetlerin sevabı daha fazla olduğu için Müslümanlar zekât ödemeyi bu aya denk getirmektedirler.
Zekâtı başka memlekette yaşayan akrabalarımıza göndermek caiz mi?
Zekât verirken ister yakında, ister uzakta bulunsun öncelikle yoksul akrabaların tercih edilmesi gerekir. Akrabalar içerisinde yoksul kimse yoksa yakın komşulardan başlamak üzere kişi bulunduğu yerdeki fakirlere zekat verebilir. Zekât, öncelikle kişinin bulunduğu yerde yaşayan akraba ve fakirlere verilmelidir. Ancak bölgenin dışında fakir akraba ve muhtaç kimseler varsa onlara göndermek de caizdir.
Bayanın altın takılarına zekat gerekir mi?
Altın ve gümüşten yapılan kadın ziynet eşyasının zekata tabi olup olmayacağı fıkıhçılar arasında tartışma konusu olmuştur. Hanefi mezhebine göre altın ve gümüşten yapılmış bilezik, kolye, gerdanlık gibi kadın süs eşyası nisaba ulaşır ve üzerinden bir sene geçerse, o günkü altın fiyatları ile değeri bulunur ve 1/40 zekâtı verilir. İmam Şafii ve diğer mezheplere göre ise kadın süs eşyası zekata tabi değildir. Ancak Şafiilerde kadın süs eşyalarında israfa kaçarsa bunların zekatını verecek diyen fakihler de çıkmıştır.
Günün Ayeti
Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır. (Bakara, 2/185)
Günün Hadisi
Oruç benim içindir, onun karşılığını ben vereceğim. (Buhârî, “Savm”, 9.)
Günün Sözü
Bu aya Ramazan denmesinin sebebi, günahları yakıp erittiği içindir. İ.Mansur
Günün Duası
Allah’ım oruçlarımızı ve namazlarımızı affımıza vesile eyle.
Günün Nüktesi
Sen Açığı Kapa, Kapalıyı Da Aç
Bir adam Ramazan sohbetlerinde diliyle çokça cömertlikten söz ediyor, ama eliyle hiç de cömertlik yapmıyordu. İşte bu adam bir gün İbrahim Edhem’e rica etti: “Herkese nasihat ediyorsun, bana da nasihat et. İbrahim Edhem bu adama tek cümlelik nasihatini şöyle yaptı: ‘Sen açığı kapa, kapalıyı da aç sana yeter!.’ Adam bir şey anlamamıştı. Mecburen sordu: ‘Açık nedir ki onu kapayayım, kapalı nedir ki onu da açayım?’ İbrahim Edhem kısaca anlattı: ‘Açık olan hep cömertlikten söz eden ağzındır, onu kapa. Kapalı olan da yoksula hiç açmadığın kesendir. Onu aç. Bu sana yeter!’”