Sayfa Yükleniyor...
Bazı kişiler hacca gitmek istiyorum; ama ya tövbemi tutamazsam, hacı olmanın gereklerini yerine getiremezsem diye düşünüp ibadetini erteliyor. Keşke mümkün olsa da hacdan sonra insan günah işlemese; ama insanız ve günah işlemeye de meyilliyizdir.
Tövbe etmek de insanlar içindir. İnsan bu hayatta yaşadığı sürece günah işlemesi muhtemeldir. Ancak her zaman da tövbe hakkı ve imkanı vardır. Bunun için bir insan hacca gücü yetiyorsa bu ibadeti yapmalıdır. Çünkü imkanı olana bu ibadet farzdır ve belki bir daha bu imkanı da bulamayacaktır. Belki de hac onun için çok güzel açılımlara vesile olacaktır. Hacı olmanın gerekleri aynı zamanda Müslüman olmanın gerekleridir.
Hacı olan da olmayan da namaz kılmalıdır. Hacı namaz kılmazsa namaz kılmamasının günahını taşıyor demektir. Haccı artık yok oldu, haccı kabul olmadı manasına gelmez. Onu Allah bilir. Hacı olmak belki bir bilinç halidir. Müslüman yalan söylememeli, hırsızlık yapmamalı, insanları aldatmamalı, gıybet etmemelidir. Bu fiiller hacı için de hacı olmayan için de kötüdür ve sakınmak gerekir.
Mümin kul Hacda tövbe ettim, kabul olmuştur inşallah. Bir daha ben bu yanlış şeyleri yapmayayım da ahirete günahsız gideyim anlayışı ile bir hayat sürmelidir.
Hacca gitmiş kimseye hacı demesek bir günahımız olur mu?
Hac ibadetini yerine getirenlere Hacı unvanının verilmesi dinî değil, örfi bir uygulamadır ve genellikle tanıtma, başkalarından ayırt etme amacına yönelik olarak kullanılır.
Bu sebeple hacca giden kimselere hacı diye hitap edilmesi dini anlamda güzel bir hitaptır.
Ancak hacca giden kişiye hitap ederken ya da onunla konuşurken bu sıfatı yani hacı kelimesini kullanmamakta da bir sakınca yoktur.
Hacdan gelen kadının örtünmesi şart mıdır?
Dinen örtünmek kadın için farzdır. Bu farziyet hacdan önce vardır. Hacdan sonra da farzdır. Dolayısıyla bu anlamda hacla örtünmenin bir ilgisi yoktur. Yani sadece hacdan gelen kadının değil, buluğa eren her Müslüman kadının örtünmesi farzdır.
Buluğ çağına gelen kadının örtünmemesi ise dinen günahtır. Günah işleyenin ibadetleri, mesela namazı, orucu sahih olur. Ancak başını örtme bu vecibesini de günlük hayatta yerine getirmediği için de bundan dolayı günaha düşer.
Hac için bütün dünya Müslümanlarının aynı anda, aynı yerde toplanmasının ne gibi hikmetleri vardır?
Hacda, bütün dünya Müslümanları mal, mülk, makam, şan, şöhret, mevki gibi dünyevî unsurlardan sıyrılarak, aralarında maddî bir fark kalmaksızın Allaha yönelmektedir. Bu yönelişin güç ve kudretin yegane sahibine olması insan nefsine kul olduğunu öğretir.
Renk, dil, ırk, ülke, kültür, makam ve mevki farkı gözetmeyen, amaç ve gayeleri aynı olan bu insanlar dünya için eşitlik ve kardeşliğin en canlı tablosunu yaşayarak oluştururlar. Bu durum tüm dünya Müslümanlarının birbirlerini tanımalarına, aralarında ilişki kurarak kaynaşmalarına, birbirlerinin dertlerinden haberdar olmalarına ve aralarında ticarî bağlantılar kurmalarına, dolayısıyla birlikte kuvvetlenmelerine sebep olur.
Arafatta; mahşerin bir örneğini oluşturan yerde; yeniden halk olacağını ve ilahi mahkemede hesap vereceğini unutmamacasına hatırlayıp Allaha el açan, affı için yalvaran ve günahlarından sıyrılan bir Müslüman, bir daha kolay kolay eski işlediği günahlara dönmek istemez. Bu yönüyle hac, günahlardan arındırdığı gibi iyileştirme işlemini de görmektedir.
Kısaca ifade edecek olursak; hacda, insanlık adına, diğer ibadetlerde olmayan kendine özgü pek çok hikmetler; ahlâkî, sosyal, ekonomik ve psikolojik yararlar bulunmaktadır.
Günün Ayeti
Hac vakti, bilinen aylardır. Kim bu aylarda hacca başlarsa, artık hac sırasında ne kadına yaklaşma, ne günah işleme, ne de kavga vardır. Hayra dair ne işlerseniz Allah onu bilir.
Günün Hadisi
Bir kimse Kabeye gelirde de kötü söz söylemez, günah işlemezse anasından doğduğu gün gibi memleketine gider
Günün Sözü
Hiçbir zaman büyük konuşma, hayat seni öyle bir noktaya getiri ki, kendini sevdiklerinle savaşırken, nefret ettiklerinle selamlaşırken bulursun.
Günün Duası
Allahım bu yeni günümüzü ve haftamızı hayırlara vesile kıl. İşimizi ve ibadetlerimizi bereketlendir.
Bunları biliyor muyuz?
Eşhuru'l-Hurum nedir?
Haram ayları manasına gelen bu terkip, kamerî aylardan Zi'l-Ka'de, Zi'l-Hicce, Muharrem ve Recep aylarını ifade etmek için kullanılmaktadır.
Cahiliye döneminde de hürmet edilen bu aylar, muhterem kabul edilmiş ve bu aylarda savaşmak haram kılınmıştır
Günün Nüktesi
Veda Hutbesi
Ey insanlar! Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım. İnsanlar! Bugünleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, namuslarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecavüzden korunmuştur.
Ashabım! Muhakkak Rabbinize kavuşacaksınız. O'da sizi yaptıklarınızdan dolayı sorguya çekecektir. Sakin benden sonra eski sapıklıklara dönmeyiniz ve birbirinizin boynunu vurmayınız! Bu vasiyetimi, burada bulunanlar, bulunmayanlara ulaştırsın. Olabilir ki, burada bulunan kimse bunları daha iyi anlayan birisine ulaştırmış olur.
Ashabım! Kimin yanında bir emanet varsa, onu hemen sahibine versin. Biliniz ki, faizin her çeşidi kaldırılmıştır. Allah böyle hükmetmiştir. İlk kaldırdığım faiz de Abdulmutallib'in oğlu (amcam) Abbas'ın faizidir. Lakin anaparanız size aittir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız.
Ashabım! Dikkat ediniz, cahiliyeden kalma bütün adetler kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Cahiliye devrinde güdülen kan davaları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdulmuttalib'in torunu Iyas bin Rabia'nın kan davasıdır.
Ey insanlar! Muhakkak ki, şeytan şu toprağınızda kendisine tapınmaktan tamamen ümidini kesmiştir. Fakat siz bunun dışında ufak tefek işlerinizde ona uyarsanız, bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da sakınınız.
Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah'ın emaneti olarak aldınız ve onların namusunu kendinize Allah'ın emriyle helal kıldınız. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, kadınların da sizin üzerinizde hakkı vardır. Sizin kadınlar üzerindeki hakkınızı; yatağınızı hiç kimseye çiğnetmemeleri, hoşlanmadığınız kimseleri izniniz olmadıkça evlerinize almamalarıdır. Eğer gelmesine müsaade etmediğiniz bir kimseyi evinize alırlarsa, Allah, size onları yataklarında yalnız bırakmanıza ve daha olmazsa hafifçe dövüp sakındırmanıza izin vermiştir. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, meşru örf ve adete göre yiyecek ve giyeceklerini temin etmenizdir.
Ey mü'minler! Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanetler, Allah'ın kitabı Kur-ân-i Kerim ve Peygamberin sünnetidir.
Mü'minler! Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman Müslüman'ın kardeşidir ve böylece bütün Müslümanlar kardeştirler. Bir Müslüman'a kardeşinin kanı da, malı da helal olmaz. Fakat malını gönül hoşluğu ile vermişse o başkadır.
Ey insanlar! Allah, her hak sahibine hakkını vermiştir. Her insanın mirastan hissesini ayırmıştır. Mirasçıya vasiyet etmeye lüzum yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zina eden kimse için mahrumiyet vardır.
Ey insanlar! Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Adem'in çocuklarısınız, Adem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah'tan korkmaktadır. Allah yanında en kıymetli olanınız O'ndan en çok korkanınızdır. Azası kesik siyahî bir köle başınıza amir olarak tayin edilse, sizi Allah'ın kitabi ile idare ederse, onu dinleyiniz ve itaat ediniz. Kimse kendi suçundan başkası ile suçlanamaz. Baba, oğlunun suçu üzerine, oğlu da babasının suçu üzerine suçlanamaz.
Dikkat ediniz! Şu dört şeyi kesinlikle yapmayacaksınız:
- Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmayacaksınız.
- Allah'ın haram ve dokunulmaz kıldığı canı, haksız yere öldürmeyeceksiniz.
- Zina etmeyeceksiniz.
- Hırsızlık yapmayacaksınız.
İnsanlar! Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz? "
Sahabe-i Kiram birden söyle dediler:
"Allah'ın elçiliğini ifa ettiniz, vazifenizi hakkıyla yerine getirdiniz, bize vasiyet ve nasihatte bulundunuz, diye şahadet ederiz!"
Bunun üzerine Resul-i Ekrem Efendimiz şahadet parmağını kaldırdı, sonra da cemaatin üzerine çevirip indirdi ve söyle buyurdu:
"Şahit ol yâ Rab! Şahit ol yâ Rab! Şahit ol yâ Rab! "