2

Hak anlamında Müslüman ile gayr-i Müslim arasında bir fark var mı?


  • Oluşturulma Tarihi : 02.07.2020 07:26
  • Güncelleme Tarihi :

İster Müslüman, ister gayr-ı Müslim olsun, başkasının hakkını yemek, gasp etmek vebal ve sorumluluğu çok ağır bir günahtır. Kul hakkı anlamında Müslüman ile Müslüman olmayan insan arasında bir fark yoktur. İster Müslüman’ın, ister gayr-ı Müslim’in olsun, dünyada ödenmeyen veya helallik elde edilmeyen hakkın karşılığı ahirette sorulur.
Bu itibarla; gerek Müslüman, gerek gayr-ı Müslim olsun, bir başkasının üzerimize geçmiş haklarını kendilerine iade etmek, ölmüşlerse, varislerine vermek veya onlarla helalaşmak gerekir. 0 da mümkün değilse Müslüman hakkı için, bir hayır kurumuna tasaddukta bulunmak ve gayr-ı Müslim hakkı için de amme menfaatine olan bir işe sarf etmek suretiyle bu dünyada ödeşme yoluna gidilmelidir.
Tabi kul hakkı sahibine veya mirasçılarına verilmedikçe düşmez. Hayrına vermek ya da amme menfaatine harcamak umulur ki anlayışı ile verilmektedir. Yoksa kul hakkı kesin affedilecek diye değil.
Ölmüşlerimizin ruhuna yaptığımız hayırların ona bir faydası olur mu?
Yapılan ibadetlerin ve hayırların sevaplarını başkasına bağışlamak dinen caizdir. Kişi okuduğu Kur’an’ın, yaptığı hatmin, kıldığı namazın ve istediği bir hayrın sevabını başkasına bağışlayabilir.
İster sağ, ister ölmüş olsun, kendisine sevap bağışlanan kimsenin, bundan yararlanacağı umulur. Başkası tarafından bağışlanan sevapla, bir kimsenin bizzat yapması gereken ibadet borçları ödenmiş olmaz ise de bunlar iyilik ve sevaplarının çoğalmasına ve derecesinin yükselmesine vesile olabilir. Annesi babası öldükten sonra onlara bir iyilik yapıp yapamayacağını soran kimseye peygamber:
“Evet onlara rahmet dilemek, onlar için istiğfar etmek, vasiyetlerini yerine getirmek, dostlarına hürmet edip ikramda bulunmak, akrabaları ile ilgilenip onlara karşı üzerine düşeni yapmaktır” buyurmuştur.
Annesinin aniden öldüğünü, şayet konuşabilseydi sadaka verilmesini vasiyet edeceğini zannettiğini, onun adına sadaka verirse sevabının kendisine ulaşıp ulaşmayacağını soran Sahabeye de: “Evet ulaşır. Onun namına sadaka ver” buyurmuşlardır.
Buna göre, sevabı ölen kimsenin ruhuna bağışlanmak üzere ibadet yapılabileceği gibi, çeşitli vesilelerle dua da edilebilir. Ancak 7, 40 ve 52. gün duası gibi uygulamaların hiçbir dini dayanağı yoktur.
Ayrıca kişi sevabı bağışlarken kendi sevabından bir şey kaybetmez. Her iki kişiye de aynı şekilde yazılır.
Günün Ayeti
De ki: “Rabbimin rahmet hazinelerine siz sahip olsaydınız, tükenir korkusuyla yine de cimrilik ederdiniz. Zaten insanlar pek cimridir.”
İsrâ, 17/100.
Günün Hadisi
“Fakirleri kollayıp gözetiniz. Aranızdaki zayıflar sayesinde Allah’dan yardım görüp ve mızıklandığınızdan şüpheniz olmasın.”
(Ebû Dâvûd, “Cihâd”, 70.)
Günün Duası
Allah’ım hayırsız bir yaşamdan ve imansız bir ölümden bizi koru
Günün Sözü
Kötü insanla arkadaş olma, zira sana kendi yaptığı kötülükleri öğretir.
Cafer-i Sâdık
Bunları biliyor muyuz?
Haset nedir?
Kişinin, başkalarının sahip bulunduğu maddî ve manevî imkânlarının elinden çıkmasını veya o imkânların kendisine geçmesini istemesi demektir.
Günün Nüktesi
Üzülenlere Üç Soru...
İbrahim Edhem Hazretleri birini çok üzgün görür, ona üç soru sorar:
“Dünyadaki bütün hadiseler takdir-i ilahî olmadan meydana gelebilir mi?”
“Hayır!”
“Sana ayrılan rızkı başkası yiyebilir mi?”
“Hayır!”
“Sana verilen ömürden kısalma olabilir mi?”
“Hayır!”
“O halde niçin üzülüyorsun?”


 

Hak anlamında Müslüman ile gayr-i Müslim arasında bir fark var mı?
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık