Sayfa Yükleniyor...
Hıdrellez nedir?
Hıdrellez, Hz. Hızır ile Hz. İlyas'ın her bahar başlangıcında buluştuklarına inanılan milâdi 6 Mayısa rastlayan güne verilen isimdir. Söz konusu günde Hz. Hızır ve Hz. İlyas buluşarak sohbet ederler ve bu günlerde vakitlerini Allah yolunda olmanın ve birlikteliklerinin verdiği sevinçle kuvvet bulurlardı.
Hz. Hızır'ın Allah'ın lütfu ile dolaştığı yerde yeşillikler çıkar ve çorak yerler çiçeklere bezenirdi. İşte bu olaya dayanarak, halk zamanla bu günlerde buluşup Hz. Hızır ve Hz.İlyasın geleneğini sürdürmek amacıyla özel anda ve dua günleri tertib eder olmuşlar. Ancak bu zamanla aslî hüviyetinden çıkarılarak günümüzde olan şekliyle Hıdrellez adını almıştır. Günümüzde kullanılan mânası ise; İnsanların kıştan kurutuluşlarının bir işareti ve bahar güneşinden faydalanma, piknik yapma, stres atma, eğlenme, nişan, düğün, sünnet törenleri tertip etme, uğursuzlukları giderme, adak adama, dilekte bulunma gibi düşünceleri gerçekleştirme amacıyla gelenekselleşen "bahar bayramı" olmuştur.
Hızır, Hıdır yahut Hadır Arapça bir kelime olup, yeşillik mânasına gelmektedir. İslâm âlimlerinin çoğuna göre Kehf sûresinde geçen Salih adam kıssasındaki kişi Hz. Hızırdır. Müfessirlerin çoğunluğuna göre Hızır aynı zaman da bir Peygamberdir.
Ancak bazı âlimler Hz. Hızırı peygamber değil Veli olarak kabul etmişlerdir. Ebû Hureyre 'den nakledildiğine göre Hz. Peygamber, Hz. Hızır'a Hızır denmesinin sebebini izah ederken; "Hızır otsuz kuru bir yere oturduğunda ansızın o otsuz yer yeşillenerek hemen dalgalanırdı" buyurmaktadır.
Hz. İlyas ise: İsrailoğullarına gönderilen Peygamberlerinden biri olup Kur'ân-ı Kerîm'de ismi geçen peygamberdir. Kaynaklara göre Milattan önce IX. asırda yaşadığı kaydedilmektedir.
Hz. İlyas, "Hiç Şüphe yok ki İlyas gönderilen Peygamberlerdendir" (es-Sâffât, 37/123), ayeti ile peygamberliği sabit olan bir peygamberdir. Hz. İlyas, İsrailoğullarına Allah'ın elçisi olarak gittiğinde onlar "Ba'l" adında dört cepheli put'a tapıyorlardı. Hz. İlyas'ın bütün gayretlerine rağmen İsrailoğulları bu puta tapınmaktan vazgeçmemiş Hz. İlyas'ın Peygamberliğini yalanlamışlardı.(es-Saffât, 37/ 124).
İlyas'ın İsrailoğullarından ayrılması Hızır ile buluşması gerçekleşti. Bu buluşma "Hızır İlyas" iken sonradan günümüzdeki Hıdrellez şekline dönüşmüştür.
Çocuklar anne babalarının her isteğini yapmak zorunda mı?
İslam, ana-baba hakkını çok önemser ve kutsal kabul eder. Öyle ki İslamda cennetin bir yolu da anne babanın rızasından geçtiği kabul edilmektedir.
İslam, evlada anne ve babasına karşı hürmetkâr ve aynı zamanda hizmetkâr olmasını emretmektedir. Nitekim yüce kitabımız Kuran-ı Kerimde Mealen bu konuda: Anne ve babana of bile demeyeceksin buyrulmaktadır. Onun için evlat daima anne ve babasının emrinde ve hizmetinde olması gerekir.
Şu kadar var ki, anne ve babasına yaptığı hürmet ve hizmet, İslami durumuna zarar vermeyecek şekilde olmalıdır. Yani ihtiyaçlarını dinî esasları ihlal etmeden karşılayacak.
Nitekim Hz. Peygamber döneminde birçok sahabenin ana-babaları ilk günlerde İslâmı kabul etmemiş, hatta İslâmın zıddı bir putperestlikte kalmışlardı. Bunlar da evlatlarına baskı yapıyor, İslâmı terk etmelerini istiyorlardı.
Gelen vahiyle, ana-babanın İslâma aykırı isteklerine uymamak gerektiği emredildi, ama anne ve babaları bütünüyle de terk etmemek gerektiği bildirildi. İslam dini, bizden mümkün olduğu kadarıyla anne babanın hizmetlerinde bulunmayı, dinî ölçülere zıt düşen isteklerine uymadan gönüllerini almaya gayret etmeyi istemektedir.
Buna göre her çocuk anne ve babasına bakmak, emir ve isteklerini yerine getirmek zorundadır. Ama istekleri İslam dininin esas ve emirleri ile çatıştığı anda onların bu isteğini yerine getirmeyecektir. Faraza anne ve baba İslamdan ayrıl veya namaz kılma diyorsa evlat bu isteklere boyun eğmeyecektir. Eğmek zorunda da değildir. Eğmesi durumunda ise günahkar olur.
Büyük olan kulak ya da burnu küçültmek caiz mi?
İslam dini, insanın yaratılıştan var olan güzelliklerini daha belirli hale getiren, takı takma, saçları tarama, meşru ölçüde süslenme, güzel giyinme... gibi davranışları mubah kılmıştır. Ancak, fıtraten yani yaratılıştan verilmiş özellik ve şekillerin değiştirilmesini yasaklamıştır. Nitekim Rasulüllah Efendimiz, süslenmek maksadıyla vücutlarına dövme yapan veya yaptıranlara, dişlerini yontarak seyrekleştiren ve şeklini değiştirenlere lanet etmiştir.
Buna göre, Allah'ın yarattığı şekli beğenmeyerek, ameliyatla bazı uzuvların şekillerini değiştirmek, tabiî güzelliğin fevkinde güzellik aramak dinen caiz değildir. Kur'an-ı Kerim, şeytanın "Şüphesiz onlara emredeceğim de Allah'ın yaratılışını değiştirecekler" (Nisa, 119) dediğini naklederek, bu tür davranışları şeytanî işler olarak nitelemektedir.
Dolayısıyla güzellik için kulağa veya burna estetik yapmak dinen uygun değildir.
Günün Ayeti
Onlar, kendi canları çekmesine rağmen yemeği yoksula, yetime ve esire yedirirler.
İnsan Suresi 8.
Günün Hadisi
Müslüman'ın Müslüman üzerinde beş hakkı vardır. Selâmına cevap vermek, hastasını yoklamak, cenazesinde bulunmak, davetine gitmek ve aksırıp; "Elhamdülillah" deyince; "Yerhamükellâh" diyerek cevap vermek.
Günün Sözü
Arslan ölünce derisini, insan ölünce şerefini bırakır.
Victor Hugo
Günün Duası
Allahım bugün bana geçmiş günahlarımı affettirecek bir amel nasip et.
Bunları biliyor muyuz?
Sekerat -i Mevt nedir?
Kişinin ölmeden önceki son anları demektir.
Günün Nüktesi
Niçin?
Resul-i Ekrem efendimiz her zamanki gibi meclisinde oturmuş ve dostları da etrafında halka şeklinde, onu bir yüzük taşı gibi ortaya almışlardı. Bu arada eski elbiseli fakir bir Müslüman kapıdan içeriye girdi. Etrafına bakındı ve boş bir yer buldu; gitti oraya oturdu. Tesadüfen ileri gelen zenginlerden birisinin yanına oturmuştu. Zengin adam elbisesini toplayarak ondan bir az uzaklaştı. Bu hareketleri izleyen Resul-i Ekrem ona dönerek:
- Fakirliğinden sana bir şey geçer diye mi korktun?
- Hayır ya Resülallah.
- Servetinden ona bir pay düşer diye mi korktun?
- Hayır ya Resülallah.
- Elbiselerin kirlenir diye mi korktun?
- Hayır ya Resulallah.
- O halde niçin yanından uzaklaşıp bir kenara çekildin?
- Yanlış bir iş yaptığımı ve hata ettiğimi itiraf ediyorum. Şimdi bu hatamın telafisi ve bunun keffareti olarak servetimin yarısını bu Müslüman kardeşime vermeye hazırım dedi. Çünkü ona karşı yanlış bir hareket yaptım. Beni bağışlayın ya Resülallah.
- Eski giyimli adam: Fakat ben bunu kabul etmeye hazır değilim.
- Cemaat: Niçin?
- "Çünkü bir gün beni de bir gururun sarmasından ve bir Müslüman kardeşime, bu gün bu şahsın bana yaptığı gibi, aynı hareketi yapmaktan korkuyorum" der.