2

Hz. Peygamber döneminde neden mezhepler yoktu?


  • Oluşturulma Tarihi : 13.11.2016 08:41
  • Güncelleme Tarihi :

Peygamber döneminde dini konularda bir ihtilaf söz konusu değildi. Çünkü bir problem olduğunda Hazreti Peygamber'e sorularak çözümleniyordu.  Peygamberden sonra, sahabe ve tabiun döneminden itibaren görüş ayrılığı başlamış asr-ı Saadetten uzaklaştıkça da bu ihtilaflar çoğalmıştır. Bu görüş ayrılıklarının belli bir nedenleri vardı.

-Kitap ve sünnette geçen bazı kelime ve cümlelerin farklı anlaşılması ve yorumlanması

-Sözün hakikat veya mecaz anlamlarına çekilebilmesi

-Hadislerin bilinmemesi, hadislerin sıhhat derecesi ve ölçüsü konusundaki farklı anlayışlar.

-İctihat usul ve gücünün farklılığı

-Sosyal ve tabii çevrenin tesiri... gibi.

Bu sebeplerden kaynaklanan görüş ayrılıkları bulunmakla birlikte, müctehid imamlar devrine kadar mezheplerden söz edilmemektedir. Hemen hemen her yerleşim merkezinde birçok âlim ve müctehid bulunmakta, soruları cevaplandırmaktaydılar.

Fakat bunlara nisbet edilen bir mezhep yoktu. Bu devirde, fıkhın ve fıkıh usulünün tedrin edilmesi, nazari konularda ictihad edilmeye başlanması, fıkıh mekteplerinin teşekkül ederek münazara ve münakaşaların başlaması gibi sebeplerle mezhepler ortaya çıkmış, birçok ameli mezhep ya da düşünce sistemi ortaya çıkmıştır.

Bu mezheplerin büyük bir bölümü, taraftar bulamadığı için zamanla yok olmuştur. Ancak Hanefi, Şafii, Maliki, Hanbeli... gibi büyük mezhepler varlığını günümüze kadar korumuştur.

Bütün bu büyük mezheplerin çıkış noktası ve kaynağı aynı olduğundan hak olan bu mezheplerden herhangi birine uyabiliriz. Tabi o geri kalan hak mezheplere de sanki başka bir din, ya da rakip bir mezhep veya düşmanmış nazarı ile bakmamak lazım.

Koruyucu ailenin çocuklar için devletin ödediği parayı almasında bir sakınca var mı?

Koruyucu aile programı uygulaması kapsamında himayeye alınan çocuklar için devletin ödeyeceği paranın, çocuğa harcanması veya onun adına saklanması halinde koruyucu aile tarafından alınmasında dini açıdan bir sakınca yoktur.

Bununla birlikte çocuğu himaye eden ailenin fakir olması durumunda çocuk için verilen paradan makul şekilde istifade etmesi de uygundur.

Nitekim Kur’an-ı Kerim’de bu hususta mealen “Yetimleri deneyin. Evlenme çağına (buluğa) erdiklerinde, eğer reşid olduklarını görürseniz, mallarını kendilerine verin. Büyüyecekler (ve mallarını geri alacaklar) diye israf ederek ve aceleye getirerek mallarını yemeyin. (Velilerden) kim zengin ise (yetim malından yemeğe) tenezzül etmesin. Kim de fakir ise, aklın ve dinin gereklerine uygun bir biçimde (hizmetinin karşılığı kadar) yesin. Mallarını kendilerine geri verdiğiniz zaman da yanlarında şahit bulundurun. Hesap görücü olarak Allah yeter.” Buyurulmaktadır. (Nisa, 4/6).

Buna göre koruyucu ailenin devletin çocuk için verdiği parayı almasında sakınca yoktur. Tabi bunu da çocuk için harcamalıdır.

Vefat edenler için 7, 40 ve 52. gün duası var mıdır?

Bir kimsenin ölümünün 7, 40 ve 52. günü şeklinde zamanlar tayin edip bu zamanlardan özel merasim yapma şeklindeki uygulamaların hiçbir dinî dayanağı yoktur.

Ölen bir Müslümanın usulüne göre yıkanıp kefenlenmesi ve cenaze namazının kılınarak defnedilmesi farzdır. Bunun dışında yapılması zorunlu olan bir şey yoktur. Ancak, sevabı ölen kimsenin ruhuna bağışlanmak üzere hayır yapılabileceği gibi çeşitli vesilelerle dua da edilebilir.

Günün Ayeti

Allah şükredenleri mükafatlandıracaktır.

Günün Hadisi

Bismillahirrahmânirrahim ile başlamayan her iş bereketsizdir, devam etmez ve köksüzdür (Müsned 2/259).

Günün Sözü

Vicdan pusula gibidir. Ona uyarsan doğru yolu bulursun.

Günün Duası

Allah’ım bugün seni ve kullarını razı edecek bir amel işlememi bana nasip et.

 

 

Bunları biliyor muyuz?

Berzah nedir?

Ölümden sonra başlayan ve mahşerdeki dirilişe kadar devam edecek olan kabir hayatıdır.

Günün Nüktesi

Niçin ağlıyorsun ya Ömer?

Bir keresinde Hz. Ömer Peygamberin evine gitmişti. Evine gittiğin de Allah Resulü peygamberimiz bir hasır üzerinde yatmakta olduğunu gördü, öyle ki Hasır Resullullah’ın vücudunun belli yerlerinde çukur, çukur iz bırakmıştı, bu hali gören Hz. Ömer başladı ağlamağa, Hz. Ömer’in ağladığını gören

Peygamber efendimiz sordu

– Niçin ağlıyorsun ya Ömer?

Hz. Ömer cevaben dediler ki:

– Niye ağlamayım ki, ey Allah’ın Resulü. Kisralar ve Kayserlerin çokça nimetleri vardır. Onlar rahat yatakların da yatarlar. Siz ise kuru bir hasır üzerinde yatıyorsunuz. Halbuki siz ki, Allah elçisisiniz. Onlar ise Allah‘ın düşmanları. Ey Allah’ın Resulü, müsaade buyursanız da altınıza yumuşak bir şeyler sersek.

Hz. Ömer’in bu sözlerini dinleyen Peygamber Efendimiz, şöyle bir cevapta bulundu:

– Ya Ömer bizim kalplerimiz yalnızca Allah sevgisi ile huzur, rahatlık bulur. Bu durum geçici bir yaşam öyle bir saltanata, debdebeye değmez. Bir insanoğlu, bir parmağını denize daldırmış olsa, ondan ne kadar su alabilir ki?

İşte deniz suyuna nispetle bu parmakta ki ıslaklık ne ise, ahiret hayatına nispetle dünya yaşamı da odur. Yazık o, kimselere ki ahiret hayatına nispetle dünya hayatı bu olduğu halde yine de kalplerini mal ve mülk dünya sevgisiyle dolduruyorlar da Allahı unutuyorlar.

Hz. Peygamber döneminde neden mezhepler yoktu?
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık