Dini hayatımızda çok önemli bir yeri olan, orucuyla, namazlarıyla, zekat ve sadakasıyla ibadet ve rahmet ayı Ramazan-ı Şerifi geride bırakmak üzereyiz.
Bu mübarek ayda, gücümüz yettiğince oruçlarımızı tutmaya, dini görevlerimizi yerine getirmeye, namazlarımızı kılmaya çalıştık. Bunun yanında fakirleri gözetmeye ve düşkünlere yardım elimizi uzatmaya gayret ettik.
Kuran okuduk ve dinledik. Dinimizin güzelliklerini gönlümüze yerleştirmeye ve İslamın ruhuna uygun bir hayat yaşamaya çalıştık. Allaha karşı kulluk görevlerimizi yerine getirmenin ve nefsânî arzularımıza gem vurarak, manevî bir zafer kazanmış bulunmaktayız.Mümin ibadetlerle, Allaha karşı tam bir teslimiyet içinde, iyi bir kul, örnek bir insan olma imkanını elde eder. Ramazan ayı bu ibadet yoğunluğuyla, Müslümanın tüm kötülüklerden ve hatalı davranışlardan arınıp güzellikler ve iyiliklerle donatılmasına imkan tanıyan mübarek bir zaman dilimidir.
Ramazan ayında kazandığımız güzel hasletlerin ve yerine getirmeye çalıştığımız ibadetlerin Ramazandan sonra da devam ettirilmesi gerekir. Zira nafile de olsa ibadette esas olan devamlılıktır. Nitekim Sevgili Peygamberimiz Allahın en çok sevdiği ibadet az da olsa devamlı olanıdır buyurmaktadır. Bu bakımdan bu ayda yerine getirmeye özen gösterdiğimiz ibadetlerimizi ve kazandığımız güzel hasletleri Ramazandan sonra da devam ettirmeye çalışmalıyız.
Ramazanda oruç sayesinde sabrı, paylaşmayı ve başkalarını da düşünmeyi öğrendik. Eş dost ve akrabalarımızla iftar sofralarında buluşarak birlik ve beraberlikle akrabalık bağlarını güçlendirdik. Kimsesizlere şefkat ve merhamet kanatlarımızı gerdik. Fakir ve muhtaç insanların ihtiyaçlarını gücümüz nispetinde karşılamaya çalıştık. Camilerimiz cemaatle kılınan namazlarla ayrı bir canlılık kazandı. Kubbelerimizde, tekbirler, dualar ve Kuran tilavetleri yankılandı. Fert ve toplum olarak elde ettiğimiz bu güzellik ve kazanımları, hayatımızın her anını kuşatacak şekilde devam ettirmeliyiz.
Zira kulluk, süreklilik, devamlılık ister. Kullukta kesinti, tatil, izin, ara verme, istirahat gibi dünyevi işlerde görülen kavramlar yoktur. Öyle ki yüce Mevla Kuran-ı Kerimde, Sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et buyurmaktadır. O halde her Müslüman düşen görev Allahın bu ayetine ve emrine uygun olarak ibadetleri dini görev ve sorumlulukları ramazandan sonra da sürdürmek, ibadet ve hayırları yılın tamamına yaymaktır.
Soru ve Cevaplar
Şevval orucunun dindeki yeri nedir?
Ramazan ayı ve bayramından sonra şevval ayı içinde Altı gün orucu adıyla bilinen orucu tutmak sünnettir. Şevval ayının ilk gününde -ki ramazan bayramının ilk günüdür- oruç tutulması dinen uygun değildir. Bayramın diğer günlerinde ve şevvâl ayında kaza veya nafile oruç tutulabilir. Oruç ayı ramazanın tamamlayıcısı durumunda olan şevvâl ayında tutulacak altı günlük oruç, bir Müslüman'a bütün bir yıllık oruç sevabı kazandıracaktır. Bu altı günlük orucun bitişik olması, yani hiç ara vermeden tutulması mecburiyeti yoktur; aralıklarla da tutulabilir. Şevvâl ayında tutulacak altı günlük oruçla, bir yıl oruç sevabının nasıl elde edileceği alimlerce şöyle ifade edilir: Dinimizde, bir iyilik yapana on sevap verileceği yolundaki hadis esas alındığında, bir Müslüman otuz günlük ramazan orucuna ilâveten şevvâl ayındaki altı günlük oruçla otuz altı gün tutmuş olmaktadır. Bu otuz altı rakamı, hadiste ifade edilen on sevap ile çarpıldığı zaman 360 gün elde edilir. Böylece kamer ay hesabıyla bütün bir yıl oruçla geçirilmiş gibi olur.
Bayramda küs olan insanları barıştırmak için yalan söylemek caiz mi?
Yalan, İslam dinin yasakladığı büyük günahlardan birisidir. Yalanın şakası da ciddisi de yasak ve haramdır. Nitekim sevgili Peygamberimiz bu hususta şöyle buyurmaktadır: Şaka da olsa cidden de olsa söylenen yalan yalandır.
Başka hadislerinde ise şöyle buyurmaktadır:
Şaka bile olsa yalan terk edilmedikçe olgun mümin olunmaz.
Kul şaka ile de olsa yalanı, doğru bile de olsa mücadele ve münakaşayı terk etmedikçe, tam inanmış bir mümin olamaz.
İnsanları güldürmek için yalan söyleyen kimselerin vay haline.
Yine bir başka hadiste efendimiz şöyle buyururlar: insanları güldürmek için yalan söyleyen kişiye yazıklar olsun, yazıklar olsun, yazıklar olsun. Bu hadislerden hareketle şaka ile de olsa yalan söylemek caiz değildir. Yalan ancak şu üç yerde söylenebilir.
1- Karı kocanın arasını düzeltmek
2- Arası bozulan iki kişinin arasını düzeltmek için
3- Savaşta düşmanı mağlup edebilmek için.
Buna göre küs olan iki insanın arasını düzeltmek ve onları barıştırmak için yalan söylemekte bir sakınca yoktur. Ancak imkan varsa yalan söylemeden barıştırmak daha evladır.
Ramazandan kalan kaza oruçları aralıksız olarak mı tutulması gerekir?
Ramazan ayında tutulmayan oruçların ve başlanıp da bozulan oruçların kaza edilmesi gerekir. Kur'an-ı Kerim'de, İçinizden hasta olan veya yolculukta bulunan, tutamadığı günlerin sayısınca diğer günlerde tutar buyrulmaktadır. (Bakara 2/184)
Kaza oruçlarının aralıksız tutulması hakkında herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Bu itibarla, kazaya kalan oruçlar ardı ardına veya ayrı ayrı günlerde de tutulabilir. Ancak ister peşi sıra tutulsun, ister ayrı ayrı günlerde tutulsun bu oruçların geciktirilmeden bir an önce tutulması gerekir.
Bir insanın arkasından konuşmanın caiz olduğu durum var mı?
Gıybet, Müslüman veya kafir olsun fark etmeksizin ki bir kimsenin ayıbını ve kusurunu, onu kötülemek için arkasından söylemek ve başkalarına anlatmaktır. Gıybet, İslamın yasakladığı büyük günahlardan birisidir. Gıybeti yapmak günah olduğu gibi hoşlanarak da dinlemek aynı şekilde günah ve haramdır. Nitekim Ayet-i Kerimde bu hususta şöyle buyrulmaktadır: Birbirinizin gıybetini yapmayınız. [Hucurat 12]
Hz. Peygamber de bu hususta şöyle buyurur: Gıybetin ne olduğunu biliyor musunuz? sahabeler, Allah ve Resulü daha iyi bilir! dediler. Bunun üzerine: Birinizin, kardeşini hoşlanmayacağı şeyle anmasıdır! açıklamasını yaptı. Orada bulunan bir adam: Ya benim söylediğim anda varsa, (Bu da mı gıybettir?) dedi. Hz. Peygamber, Eğer söylediğin onda varsa gıybetini yapmış oldun. Eğer söylediğin onda yoksa bir de bühtanda (iftirada) bulundun demektir. Dolayısıyla bir kişide olan kusuru söylemek gıybet, olmayanı söylemek ise iftiradır. Her iki durumda da kul hakkı işlenmiş ve büyük günaha girilmiş olunur. Ancak bazı durumlarda kişinin gıybetini yapmak caizdir. Mesela: Kişi, insanları dini ve dünyevi hususlarda kandırıyorsa ya da zarar veriyorsa, o zaman insanları uyarmak ve uyandırmak adına, o kimsenin bu günahlarını ya da kötü ahlakını söyleyebiliriz. Çünkü kusur ya da yanlışlarını söylemediğimizde bu kimse başkasına zarar verecektir. Dolayısıyla zarara engel olma adına, o kişinin bu huy ve durumunu izhar edip insanlara söyleyebiliriz. Bunda da bir günahımız olmaz, bilakis sevabımız olur.
Günün Ayeti
Hayır işleyin ki kurtuluşa eresiniz.
Günün Hadisi
Hayırlar içerisinde sevabı en çabuk olanı, iyilik yapmak ve akraba ziyaretinde bulunmaktır.
Günün Sözü
Dünyada en huzursuz kimse, gönlünde haset ve kin tutandır.
İmam Şâfii
Günün Duası
Allahım bizi tekrar ramazanlara ve bayramlara eriştir.
Bunları biliyor muyuz?
Haset Nedir?
Kişinin, başkalarının sahip bulunduğu maddî ve manevî imkânlarının elinden çıkmasını veya o imkânların kendisine geçmesini istemesi demektir.
Günün Nüktesi
Bu adam acele etti
Fedâle İbni Ubeyd şöyle dedi:
Resûlullah, namazdan sonra Allaha hamd etmeden, Peygambere salâtü selâm getirmeden dua eden bir adamı işitti. Bunun üzerine:
Bu adam acele etti buyurdu.
Sonra o adamı yanına çağırdı. Ona veya bir başkasına şöyle buyurdu: Biriniz dua edeceği zaman önce Allah Teâlâya hamdü senâ etsin, sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve selleme salâtü selâm getirsin. Daha sonra da dilediği şekilde dua etsin.
Bayram Manileri
Bayram günü ağlanmaz
Yüreklerde dağlanmaz
Gurbet belim büker de
Yol sılaya bağlanmaz.
Gül idim bahçenize ekildim
Buğday oldum tarlanızdan biçildim
Asker oldum aranızdan seçildim
Dostlar bayramınız mübarek olsun.