İnsan ve Din


  • Oluşturulma Tarihi : 04.02.2015 07:58
  • Güncelleme Tarihi :
İnsan ve Din yazının resmi

Boşanan kadının tekrar evlenmesi için beklemesi gereken bir süre var mı?

     Boşanan kadın hemen bir başkasıyla evlilik yapamaz. Önce boşandığı kocasından herhangi bir hamilelik durumunun olup olmadığını ispat ve tespit etmesi için üç ay halini bitirmesi gerekir.

     Bu bekleyiş, hem çocuk nesebinin doğru tespiti için gerekli, hem de boşanmış olmanın meydana getirmesi muhtemel psikolojik sarsıntının aşılması için lüzumludur. Aile kurumunu yeniden teşkil ederken gereken saygı ve özenin gösterilmesinin de zaruri bir sonucudur. Bu sebeple İmam-ı Azam Hazretleri:

– Boşanan kadın üç tam (hayızlı) devreyi tamamlayınca, gereken müddeti doldurmuş olur, derken; Şafii Hazretleri de: – Üç tam (temizlik halini) tamamlamasıyla müddetini bitirmiş olur. Ay hali görmeyen yaşlılar ile küçüklerin bekleme müddeti de (üç ay)dır.

 Hamileninki ise çocuğunu doğuruncaya kadardır.  Bir de kocası ölenin beklemesi vardır ki bu da (dört ay on gün) dür. Bu bekleme müddetleri içinde kadınlar yeni bir evlilik arayışı içinde olmadıklarını ifade için süslenmezler, şımarık hareketlerde bulunmazlar. Üzüntülü giyim kuşam içinde görünürler, albenili giyimden uzak kalmaya dikkat ederler. Dışarıdan da onlara, bekleme müddeti bitinceye kadar evlilik teklifi yapılmaz; ihtiyaç duyanlar sadece imada bulunmakla iktifa ederler.

       İslam ayrılmalarda ikinci evlilik için bekleme müddeti koymuş, neslin kime ait olduğu kesinleşinceye kadar yeni bir evliliğe izin vermemiştir. Ta ki ömür boyu sürecek bir şüphecilik, anaları babaları bunalımlara sokmasın. Ötekinin çocuğunu, beriki kendi çocuğu zannıyla nüfusuna kaydettirme gibi hazmedilmez bir hataya maruz kalmasın.  Burada müddet beklememesi gereken biri vardır. O da nişanlanıp nikâhlandıktan sonra bir araya gelemeden nikahı bozulup ayrılanlar. Bunların bir arada baş başa halvette kalmamış olmaları, iddet beklemelerine ihtiyaç bırakmamıştır.

 Evliyaullahlardan medet ummak caiz mi?

       Duada, Evliyaullahlardan medet ummak dinen caizdir. Allah’ın sevdiği bu kulları duada vesile kılmak, duanın kabulüne de vesiledir.

       Duada Peygamberler ve fazilet sahibi büyük kişiler, sahabeler ve veliler vesile yapılarak, Allah’tan bunların hatırına bir şey istenebilir. Yalnız günümüzde yapıldığı gibi, türbelerin başına varıp, mum yakmak, tel, çaput, ip bağlamak caiz değildir.

       Nitekim Hz. Ömer’in kendi hilafeti sırasında, kuraklık olunca Hz. Abbas’ı alıp yağmur duasına çıktığı ve onun ellerini ellerine alarak; “Allah’ım! Bu senin Peygamberinin amcasının elidir. Bu el hürmetine bize yağmur ver” diye dua ettiği nakledilmektedir.

        Büyüklerimiz de öteden beri, “Allah’ım, Senin sevdiklerin ve seni sevenlerin yüzü suyu hürmetine (hatırına) bize merhamet eyle ve mağfiret eyle veya şu ihtiyacımı hasıl eyle...” diye dua etmişlerdir.

        Tabi istenilecek şeyler vesile kılınan zattan değil bilakis onu vesile kılarak Allah’tan istemek gerekir. Zira her şeyin yaratıcısı ve sahibi şüphesiz Allah’tır ve o vermeden, o istemeden, bir şey almak mümkün değildir.

Hasta olan oğlum iyileşirse kurban keseceğim diyen kimse çocuğu iyileştiğinde bu adağı yerine getirmek zorunda mı?

     Bu bir adaktır şart yerine gelirse kesilmesi vacip hale gelir. Yani çocuk iyileşirse bu adak kesilmek zorundadır. Ancak adak yapan kimse, adadığı hayvanın etinden yiyemez. Etin tamamını dağıtması gerekir. Şayet bir miktar yemiş olursa, yediği etin kıymetini fakirlere para olarak vermesi gerekir

      Adak adayan, adadığı hayvanın etini, fakir olsalar bile, usul ve füruna ve geçimi üzerine bağlanmış bulunanlara yediremez. Usul, ana ve baba tarafından yükselen soya denir. Füru, evlatlardan aşağı inen soylara denir.

Günün Ayeti

Sizi ortada yürüyen bir ümmet kıldık ki, siz bütün insanlar üzerine adalet örneği ve hakkın şahitleri olasınız, Peygamber de sizin üzerinize şahit olsun.

Bakara 2/143

 Günün Hadisi

“Kim, ödemek arzusu ile insanların malını alır ise, Allah (onun borcunu) ona bedel eda eder. Kim de telef etmek niyetiyle halkın malını alırsa Allah onu telef eder.”

(Buharî, “İstikrâz”, 2)

Günün Sözü

 “Ayağın taşa takıldığında "Allah kahretsin" bile dememelisin, Dua etmelisin ki taşa takılan bi ayağın var.."

Necip Fazıl Kıssakürek

Günün Duası

Ya rabbi bugün aklımızın ve vicdanımızın, kötü ihtiraslarımıza engel olmasını nasip eyle.

Bunları biliyor muyuz?

Destur Nedir?

Bazı tarikatlarda, özellikle Mevlevîlik ve Bektaşîlikte tarikat büyüklerinden müsaade almak için kullanılan bir deyimdir.

Günün Nüktesi

Bu adam acele etti…

     Fedâle İbni Ubeyd şöyle dedi: Resûlullah,  namazdan sonra Allah’a hamd etmeden, Peygambere salâtü selâm getirmeden dua eden bir adamı işitti. Bunun üzerine:

     “Bu adam acele etti” buyurdu.

     Sonra o adamı yanına çağırdı. Ona veya bir başkasına şöyle buyurdu:

     “Biriniz dua edeceği zaman önce Allah Teâlâ’ya hamdü senâ etsin, sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e salâtü selâm getirsin. Daha sonra da dilediği şekilde dua etsin”.

İnsan ve Din
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık