Sayfa Yükleniyor...
Allah herkesin rızkını farklı yaratmıştır. Nitekim Kuran-ı Kerimde bu hususta şöyle buyrulmaktadır: Biz bazılarınızı bazılarınıza rızık hususunda üstün kıldık.
Tabi bunda pek çok hikmetler vardır. Kimisi servet ile imtihan olurken kimisi de yokluk ya da az rızık ile imtihana tabi tutulmaktadır. Yani rızkın uhrevi sorumluluğu söz konusudur. Dolayısıyla Allah dilediğine az rızık verir, dilediğine ise bol rızık verir. Ama hangisi daha hayırlı onu da ancak Allah bilir.
Biz kullara düşen teslimiyet içinde olmak ve kadere rıza göstermektir. Öyle ki bu hususla ilgili olarak Allahu Teala, Kuran-ı Kerimde mealen: "Eğer Allah bütün kullarına (eşit olarak) bol rızık verseydi, yeryüzünde muhakkak ki taşkınlık ederler, azarlardı. Fakat O, ne miktar dilerse (rızkı o kadar) indirir. Şüphe yok ki O, kulların (ın her halin)den hakkıyla haberdardır, (her şeyi) kemaliyle görendir." Şeklinde bizi uyarmaktadır.
İnternetten program indirmek ve bunları kullanmak caiz mi?
Başkasının emeğini gasp anlamına gelecek her iş, tutum ve davranış, kul hakkı sorumluğunu gerektirir. Bu sorumluluk ise, söz konusu hak sahibine iade edilmedikçe veya helallik alınmadıkça ortadan kalkmaz.
İslam emeğe büyük değer verir, haksız kazanca karşı çıkar. Kuran-ı Kerimde: İnsan için ancak çalıştığı vardır. (Necm, 53/39) buyurulur.
Hz. Peygamber de emeğin hakkının verilmesini değişik hadisleriyle ifade etmişlerdir. Bunlardan birinde Hiçbir kimse, elinin emeği ile kazandığını yemekten daha hayırlı bir kazanç yememiştir. Allahın Peygamberi Davud da kendi elinin emeğini yerdi. (Buhari, Büyu, 15) buyurmuşlardır.
Teknolojinin geliştiği, insan emeğinin çok değişik şekil ve ortamlarda tezahür ettiği günümüzde aynı ölçüde hak ve emek ihlalleri söz konusu olmaktadır. Bu hak ihlalleri elektronik ve bilgisayar dünyasında da yaşanmaktadır. Bu tür haksız davranışlar sadece bireylerin hakkını gasp etmiş olmamakta, aynı zamanda, o alanlarda emek harcayan insanların yeni ürünler üretme konusundaki şevkini kırmakta, bu da geniş anlamda kamu hakkı ihlaline dönüşmektedir.
Bu sebeple birer emek mahsulü olarak internet ortamına geçirilmiş olan her türlü program, yazılım, kitap müzik vb. ürünleri ilgililerin izni olmadan elde edip kullanmak caiz değildir.
Allah kul hakkını affeder mi?
Kul hakkı kâfirlik değildir. Her Müslüman günahkar da olsa cehenneme girse bile cezasını çektikten sonra cennete girer. Cennete yalnız İslama inanmayanlar giremez. Ne kadar çok günahkâr olursa olsun, Müslüman, günahlarının cezasını çektikten sonra muhakkak Cennete girer. Kul bu dünyada da ahiret gününde de hakkını helal etmese Allah ahiret gününde kul hakkı suçunu işleyenin sevaplarından alır hakkı olana verir. Sevap yoksa hakkı olanın günahlarını alır hak gasbedene yazar. Ancak Allah, kul hakkını kul affetmedikçe affetmez.
Nitekim bu hususta sevgili Peygamberimiz bir hadis-i şerifte şöyle buyurmaktadır: Müflis, şu kimsedir ki, kıyamette, amel defterinde pek çok namaz, oruç ve zekat sevabı bulunur. Fakat, bazılarına çeşitli yönden zararı dokunmuştur. Sevapları, bu hak sahiplerine verilir. Hakları ödenmeden önce sevapları biterse, hak sahiplerinin günahları, bunun üzerine yükletilip Cehenneme atılır.
Kişi bir kul hakkı yemişse kul hakkını hemen ödemeli, hak sahibi ile helalleşmeli. Kul borcu ile ölürse ahiret gününde hak sahibi onu affetmese cezasını çeker. Daha sonra tekrar cennete girer. Dolayısıyla kul hakkı ağır bir haktır. Kişi hakkını affetmese cehenneme gitmeye sebep olabilir. Ama cehenneme gidilse bile günahın cezası çekildikten sonra müslümansa cennete girecektir. Tabi cehennemin o şiddetli azabını da göz önünde bulundurmak lazım ve ona göre kul hakkına riayet etmemiz gerekir.
Günün Ayeti
Hayır; siz çarçabuk geçmekte olanı (dünyayı) seviyorsunuz.
Kıyamet 20.
Günün Hadisi
Ölülerinizin iyiliklerini zikredin, kötülüklerini zikretmeyin.
Ebu Davud, Edeb 50
Günün Sözü
Kuvvetine güvenerek zayıfları hor görenin kuvveti başına bela olur
Hint Atasözü
Günün Duası
Ey rahmet kapılarını açan rabbim bana, aileme ve ümmeti İslama hayır kapılarını aç.
Bunları biliyor muyuz?
Hu ne demektir?
Arapçada üçüncü tekil şahıs zamiri olan hû (hüve), Kuranda sıkça Allaha işaret etmesi sebebiyle tasavvufta, Allah anlamında kullanılmıştır. Sûfilere göre zikrin en faziletlisi, bir şey isteme anlamı taşımayan ve Allahın zâtî ismi olan hû ile anmaktır.
Günün Nüktesi
Böyle Şeylerin Kıymeti Yoktur
Rivayet edilir ki Ebû Sa'îd Ebülhayre demişler ki:
-Falan kimse, su üstünde yürüyor,
Ebû Sa'îd Ebülhayr onlara cevaben:
-Bu iş kolaydır. Martı kuşları da, su üstünde yürüyor buyurur.
-Filan kimse, havada uçuyor dediklerinde;
-Ebû Sa'îd Ebülhayr,
-Kuş ve sinek de uçuyor buyurur.
-Filan kimse, bir ânda, bir şehirden bir şehre gidiyor dediklerinde;
Ebû Sa'îd Ebülhayr,
-Şeytân da, bir nefeste şarkdan garba gidiyor.
Böyle şeylerin kıymeti yoktur. Mert odur ki, herkes gibi yaşar, alışveriş yapar, evlenir ama bir ân, Allahdan gafil olmaz buyurur.