2

İnsan ve Din


  • Oluşturulma Tarihi : 14.02.2015 07:42
  • Güncelleme Tarihi :

Görülen Rüya'ya itibar edip amel etmek gerekir  mi?

       Görülen rüyalara itibar edip onlardan bir anlam çıkarmaya çalışmanın bir manası yoktur. Zira rüya her ne kadar peygamberlerin vahiy aldığı yollardan birisi de olsa biz normal insanlara için bir rüyadan öte değildir. Dolayısyla rüya ile amel edilmez. Yani rüya da gördüğümüz hayır ya da şer ile ilgili amel edilmez.      

      Sevgili Peygamberimiz rüya ile ilgili olarak şöyle buyurur: “ Rüya tabir edilinceye kadar tek ayağı üzerinde duran kuş gibidir.Tabir edildikten sonra iki ayağı üzerine düşer" buyurmuştur.Yani tabir edilmeyen rüya olduğu haliyle kalır,Tabir edilikten sonra ise iki ayağı üzerine düşer yani yormlandığı şekilde geçekleşir.”

      Ancak şu da unutulmamalıdır ki her zaman kötü görülen rüya kötüye, güzel rüya da iyiye işaret etmez tam tersi de olabilir.

       Fakat yine de iyi rüya gördüğümüzde iyilikerimizi, amellerimizi artırmalı ve bunun için de Allah’a ham edip imkan varsa sadaka vermeli. Ancak kötü rüya gördüğümüzde de ibadetlerimizi, yaşantımızı, ahlakımızı beşeri ilişkilerimizi ve benzeri durumları bir gözden geçirmeli varsa bir eksiğimiz ya da kusurumuz tamir etmeliyiz

Doğan bebeğe birinci günde isim koymak zorunlu mu?

      Doğan çocuğa isim koyma ile ilgili rivayetlere baktığımızda bazı rivayetlerde doğumun üçüncü, bazılarında ise yedinci gününde isim koyulması gerektiğini müşahede etmekteyiz.       

      Bununla beraber Hz. Peygamber’in oğlu İbrahim için, “Bu gece bir oğlum doğdu, ona dedem İbrahim’in adını verdim” (Müslim, Fedâil, 62 (2315) hadisinden hareketle doğumun birinci gününde ismini koymak daha doğru ve sahih olandır.

     Buna göre sünnete uygunluk açısından bebeklere mümkün mertebe birinci gün isim konulmalı; fakat bunu yedinci günden sonraya da bırakmamak gerekir.

Televizyonda yapılan yarışmaların neticesinde katılımcılara verilen hediyeleri almak caiz midir?

       İlmi ya da başka meşru yarışmalarda kazanan kimseye para veya herhangi bir şey vermek helaldir. Çünkü en nihayetinde bu bir yarışmadır.

      Yarışma olduğundan ve taraflardan herhangi birisinin bir kaybı olmadığından ve de aynı zamanda üçüncü bir kişi tarafından yarışmacılar ödüllendirildiğinden bu tarz yarışmalarda dereceye girenlerin ödüllendirilmesinde dinen bir sakınca yoktur.

Hürmet-i Musahere Nedir? 

      Evlilik sebebiyle meydana gelen hısımlıktan dolayı doğan haramlığı ifade eder. İslâm dininde, evlilikten doğan hısımlık sebebiyle kendileriyle evlenilmesi yasak olanlar iki ana grupta incelenebilir.

      Birincisi devamlı evlenilmesi yasak olanlar, ikincisi ise geçici olarak yasak olanlar. Üvey anne ve üvey nineler, gelinler, kayınvalide, eşin nineleri, üvey kızlar ve eşin torunlarıyla evlenmek ebedîyyen yasaklanmıştır.

Ezan okunduğu anda namaza başlanabilinir mi?

     Namaz kılmak için kılınan namazın vaktinin girmiş olması lazım. Okunan ezan kılınacak namazın vaktine işaret etmektedir.

      Bu anlamda vakit girdiği anda ister ezan okunsun ister okunmasın namaza başlanabilir. Ancak ezanın bitmesini beklemek zorunlu olmamakla beraber daha doğrudur.

Günün Ayeti

Size bunca deliller geldikten sonra yine kayarsanız, iyi bilin ki, Allah çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.

Bakara 2/ 209

Günün Hadisi

Ölenin arkasından yüzünü gözünü tırmalayan, yakasını paçasını yırtan, Câhiliye insanı gibi bağıra çağıra ağıt yakıp kendisine beddua eden, bizden, bizim yolumuzu izleyenlerden değildir.

Buhârî, Cenâiz 36 

Günün Sözü

İlim üç şeydir: Zikreden dil, şükreden kalp, sabreden beden.

Şems-i Tebrizi 

Günün Duası

Allah’ım bugün yaptığımız  dualarımızı ve ibadetlerimizi cumanın kabul saatine denk getir.

Hünkar Mahfili Nedir? 

Selatin camilerinde padişahlar için yapılmış olan mahfillere verilen bir isimdir. Bu mahfillere mahfil-i hümâyûn da denir.

Günün Nüktesi

Cennetliklerin en aşağı derecesi nedir?

Muğîre İbni Şu‘be’den rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurdu:

“Hz. Mûsâ Rabbine:

– Cennetliklerin en aşağı derecesi nedir? diye sordu.

Allah Teâlâ da ona cevaben şöyle buyurdu:

– O, cennetlikler cennete girdikten sonra çıkagelen bir adamın derecesi olup kendisine:

– Cennete gir! denir.

– Yâ Rabbî! Herkes yerine yerleşmiş ve alacağını almışken ben nereye gideceğim? der. Ona:

– Sana dünya hükümdarlarından birinin mülkü kadar yer verilse razı olur musun? diye sorulur. O da:

– Razıyım yâ Rabbî! der. Bunun üzerine Allah Teâlâ ona:

– İşte öyle bir mülk senindir. Bir o kadar daha, bir o kadar daha, bir o kadar daha, bir o kadar daha buyurur. Beşincisinde o adam:

– Razı oldum yâ Rabbî! der. Allah Teâlâ ona:

– İşte bu kadar şey hep senindir. Onun on misli de senindir. Bir de neyi arzu ediyorsan, gözün neden hoşlanıyorsa hepsi senindir, buyurunca adam:

– Razı oldum yâ Rabbî! diyecek.

Daha sonra Mûsâ aleyhisselâm:

– Yâ Rabbî! Cennetliklerin en üstün derecesi nedir? diye sordu.

-Allah Teâlâ şöyle buyurdu:

– Onlar benim seçtiğim kullardır. Onlara hazırladığım nimetleri ne bir göz görmüş, ne bir kulak duymuş, ne de bir kimsenin hatır ve hayalinden geçmiştir.”

 

İnsan ve Din
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık