Sayfa Yükleniyor...
Bütün insanlar sırat köprüsünün üzerinden geçecek mi?
Sırat Köprüsü vardır. Varlığı da hadisi şeriflerde geçmektedir. Sırat köprüsü ahiret gününde cehennemin üzerinde var olan bir köprüdür. Gelmiş geçmiş bütün insanlar bu köprüye vuracaklar ve geçmeye çalışacaklardır. Köprüyü geçebilenler cennete gidecek, geçemeyenler cehenneme düşeceklerdir.
Bir hadisi şerifte Hz. Peygamber bu köprü ile ilgili olarak şöyle buyurmaktadır "... Sonra Cehennemin iki yakası üzerine bir köprü kurulacaktır. Nasıl köprüdür bu? Diye sordular. Kaygan bir köprüdür. Çengelleri ve dikenleri vardır. Müminler onun üzerinden göz açıp kapayıncaya kadar ve şimşek gibi geçeceklerdir. Rüzgar ve yarış atları gibi uçacak olanları olacaktır. İnsanların bir kısmı kurtulacak, cennete gidecek, bir kısmı yara bere içinde Cehenneme yuvarlanacaktır.
Allahu Teala da bu hususta Kuran-ı Kerimde mealen şöyle buyurmaktadır: "Sizin hiç oraya (cehenneme) uğramayacak olanınız yoktur. Sonra biz Allah'a karşı saygılı olanları kurtaracağız, zalimleri ise orada yüzüstü bırakacağız". (Meryem 19/71, 72).
Tabi herkes cehenneme gitmeyeceğinden oraya uğramaktan kasıt sırat köprüsünden geçmektir. Buna göre Ehli Sünnet Akidesinde Sırat Köprüsüne inanmak imanın gereğidir. Her mümin sıratın varlığına inanmak zorundadır. Halkımızın sırat köprüsünü kıldan ince, kılıçtan keskin olarak vasıflandırması onun üzerinden geçmenin zorluk ve meşakkatine bir işarettir.
İslamda ilk ezanı kim okumuştur?
Namaz Mekke döneminde farz kılınmakla birlikte, ezan hicretten sonra uygulamaya konulmuştur. Medineye hicretten sonra, Mescid-i Nebevînin inşası tamamlanıp düzenli bir şekilde cemaatle namaz kılınmaya başlanınca, Hz. Peygamber vakitlerin girdiğini duyurmak için ne yapılabileceğini arkadaşlarıyla görüşmüş, o esnada Hz. Peygambere vahiyle, ayrıca sayıları yirmiye kadar ulaşan sahabeye rüyalarında bugünkü ezanın şekli öğretilmiştir. Bu ezanı da ilk defa Hz. Bilal el- Habeşi okumuştur. Yani ezan, Hz. Bilal tarafından sabah namazında, yüksekçe bir evin damında okunarak uygulamaya konulmuştur.
Ezan, Müslümanlığın şiarı haline gelmiş müekked bir sünnettir. Ezan aracılığıyla halka hem namaz vaktinin girdiği ilan edilmekte, hem de Allahın büyüklüğü, Peygamberimizin Onun kulu ve elçisi olduğu ve namazın kurtuluş yolu olduğu ilan edilmektedir.
Yatak odasında kur´an bulundurmada bir sakınca var mı?
Kurân-ı Kerîmi yatak odamızda bulundurulabileceğimiz gibi evin diğer yerlerinde de bulundurabiliriz. Yeter ki Kuran-ı Kerim, hürmetsizlik mânâsına gelen bir seviyede bırakılmış olmasın.
Nitekim göğüs hizasından yukarı yerde bulunan Kurân hürmet makamında bulundurulmuş olacağından ona karşı ayak uzatıp yatmak günah olmaz. Uygun olmayan göğüs hizasından aşağı yerde bırakılması halidir. Ayrıca evin üst katında insan bulunması, alt katında Kurân bulundurulmasına da engel olmaz.
Şüphesiz Kurân-ı Kerîm bizim yüce kitabımız, mukaddes değerimizdir. Ona karşı ne kadar hürmette bulunup, saygılı olsak azdır. Öyle ki ecdadımız Kurânın bir çanta içinde asılı bulunduğu odada ayakta beklemiş, hürmet ve tazimde örnek olmuştur. Bizler öyle ecdadın devamı olduğumuzu benzeri bir hürmet ve saygıyla ispat etmemiz gerekir.
Kokoreç yemek caiz mi?
Kokoreç yeme de dinen bir sakınca yoktur. Çünkü kokoreç hayvan barsağından yapılmaktadır. Hayvan bağırsağı da ciğer, dalak, et gibi helal olduğuna göre kokoreç de helaldir. Dolayısıyla kokoreç yemede bir sakınca yoktur.
Günün Ayeti
Göklerde ve yerde nice ayetler, nice ibret içerikli belgeler vardır, yanlarından geçtikleri halde onları umursamazlar.
Günün Hadisi
Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar.
Günün Sözü
Üç şey vardır ki, insanoğlunun yüceliğini gösterir. Musibetten şikâyetçi olmamak, ağrıdan dolayı sızlanmamak ve diliyle kendini övmemek.
(Ebu Derda)
Günün Duası
Ya rabbi bugün bana cenneti kazandıracak bir hayır nasip eyle.
Bunları biliyor muyuz?
İtikat nedir?
İslamın kesin nassla sabit olan hükümlerine, şüphe götürmez bir şekilde inanmaya ve Allahın hükmüne ve iradesine teslimiyete verilen isimdir.
Günün Nüktesi
İbadet Artarsa Rızık da Artar
Bir derviş. Evden ayrılışında hanımına işe gidiyorum diyerek ayrılır, ancak doğru tekkeye gider ibadet ederdi. Akşam eve döndüğünde Hanımı:
- Yiyecek bir şeyimiz yok biliyorsun, elin boş mu döndün, dediğinde de
- Çalıştığım zat öyle cömertki... Ondan para istemekden utanıyorum. Ay sonunda ücretimin tamamını toptan verecek, derdi.
Ay sonu geldiğinde, yine evden ayrılmış, tekkeye gitmiş, ibadete koyulmuştu. Akşam eve döneceğinde bir düşünce kendisini aldı, ay sonu idi, hanıma ne diyecekti. Mahzun mahzun eve doğru yürüyordu. Sonunda eve yaklaştı. Evden leziz yemek kokuları etrafa yayılıyordu. Şaşırmıştı, kapıyı hanımı güler yüzle açar, içeri girerler olanları kocasına şöyle anlatır:
-Kimin yanında çalışıyorsan bey, gerçekten cömert biriymiş. Öğle sıraları idi, nur yüzlü iki zat kapıyı çaldı: "Bunlar beyinin iş ücretleridir. Eğer bundan sonra da işine devam eder ve daha fazla çalışırsa, ücereti daha da artacaktır" dediler ve taze kesilmiş koyun eti, çeşit çeşit yiyecek, hiç tatmadığım meyveler ve bir kese de altın verdiler. Allah razı olsun o kimseden.
Açlıktan artık tahammülümüz kalmamıştı. Hanımından bu sözleri dinleyen derviş Allah'a şükredip, ibadetine devam etti