2

İnsan ve Din


  • Oluşturulma Tarihi : 25.03.2015 07:49
  • Güncelleme Tarihi :

Bir yeri kiraya verirken alınan depozit caiz midir?

    Kiracının, kiraladığı yeri muhafaza hususunda, özürsüz olarak kusur etmesi neticesinde veya kiracının icabında ödemeden ayrıldığı kira, elektrik parası su parası gibi, paraları telafi edebilmek için kiracıdan kefil veya (rehin) depozit alınabilir. Rehin (depozit) alacağın teminatıdır. Ayrıca, kiracının izni olmadıkça, rehin (depozit) alan rehinden istifade edemez.

    Bu para emanet hükmündedir. Kira mukavelesi bitince, kiracının kiralayanı borcu yoksa, aynen iade edilir.

Süt çocuğu olması için kaç yaşına kadar emzirmek icab eder?

     Süt akrabalığının meydana gelmesi için, Şafii, Maliki, Hanbeli ve Hanefi mezhebinin iki imamına göre süt emen çocuğun iki yaşını doldurmamış olması gerekir.

     Ebu Hanifeye göre ise, süt emen çocuğun süt çocuğu kabul edilebilmesi için 2,5 yaşını doldurmamış olması gerekir.

     Yani genel kanaat ve müçtehitlerin çoğunluğu göre süt akrabalığının ortaya çıkması için süt emen çocuğun iki yaşından küçük olması gerekir. İki yaşından sonra süt emilse de Ebu Hanife dışındaki fıkıhçılara göre süt akrabalığı meydana gelmez.

Kur’an-ı Kerim’deki bazı surelere neden mekki ve medeni, denmiştir?

       Bu isimlendirme bu surelerin inişi ile ilgili bir isimlendirmedir. Buna göre Mekke'de inen surelere mekki ve Medine'de nazil olan surelere de medeni sureler denir. Mekki sureler iman ve itikatla ilgilidir. Çünkü Mekke dönemi İslam’ın yeni yeni cahiliye Arapları arasında yayılmaya başladığı dönemdir.

        Toplum cahil bilgisiz ve Allah dışındaki varlıklara tapmakta olduğundan bu sureler genellikle inan, iman ve itikat ile ilgilidir. Ayrıca toplumun terbiyesi için, geçmiş milletlerden ve peygamberlerin hizmetlerinden örnekler verilerek derece derece ıslah yolu tercih edilmiştir.

        Medine'de nazil olan ayet ve surelerde ise İslam hukuk sisteminin yerleştirilmesi, tatbiki, ibadetler ve diğer toplumsal faaliyetler üzerinde durulur. Yine ehl-i kitaptan olan Yahudi ve Hıristiyanların inançlarındaki yanlışlıklar, geçmişte yaptıkları büyük hatalar ve âlimlerin kutsal kitaplarında yaptıkları tahrifler açıkça ortaya konur.

          Mekki sureler, Allah'a, meleklere, peygamberlere, ahirete ve kitaplarına iman gibi asil olan iman esasları ile, fertlere sağlam ahlakı ve onları şahsiyet sahibi yapmayı hedefler medeni sureler de tüm bunlarla birlikte, aile ve cemiyet içindeki durum ve vazifeler ayrıntılarıyla anlatılır. Kur'an-ı Kerim'deki her surenin başında Mekke'de mi, yoksa Medine'de mi indiğini bildiren not vardır.

Allah’ın bir olmasının anlamı nedir?

    İslam inancına göre Allah birdir ve tektir. Bu bir oluş, sayı yönüyle bir “bir”lik değildir. Çünkü sayı bölünebilir ve katlanabilir. Allah böyle olmaktan yücedir. O’nun bir oluşu, zatında, sıfatlarında, isimlerinde ve fiillerinde, rab oluşunda ve hakimiyetinde eşi ve benzeri olmayışı yönündendir.

    Onun birliği, varlığının zorunlu olup yokluğu düşünülemeyen tek varlık olmasını ifade eder. Nitekim İhlas suresinde Allah’ın bir olduğu, hiçbir şeye muhtaç olmadığı, doğurmadığı ve doğurulmadığı, O’nun hiçbir denginin bulunmadığı ifade edilir.

Günün Ayeti

Görmedin mi ki, gerçekten, göklerde ve yerde olanlar, güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanlardan birçoğu Allah´a secde etmektedirler

Günün Hadisi

Evlenen kimse dininin yarısını korumuş olur. Geri kalan yarısı hususunda da Allah'tan korkmalıdır.

Günün Sözü

Duygularla savaşılmaz duygular yönetilir

Günün Duası

Allah’ım bugün beni her türlü dünyevi, uhrevi sıkıntı ve yanlışlardan koru

Bunları biliyor muyuz?

Huşû Nedir?

Mütevazi, ihlaslı ve itaatkar bir şekilde Allah'a yönelerek ibadet etmek demektir.

Günün Nüktesi

Üç soru bir cevap…

     Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'ye felsefecilerden bir grup geldi. Soru sormak istediklerini bildirdiler. Mevlânâ bunları Şems-i Tebrîzî'ye havâle etti. Bunun üzerine onun yanına gittiler. Şems-i Tebrîzî mescide, talebelere bir kerpiçle teyemmüm nasıl yapılacağını gösteriyordu. Gelen felsefeciler üç soru sormak istediklerini belirttiler, Şems-i Tebrîzî;

-Sorun! buyurdu.

İçlerinden birini başkan seçtiler. Hepsinin adına o soracaktı.

Sormaya başladı:

-Allah var dersiniz, ama görünmez, göster de inanalım.

Şems-i Tebrîzî hazretleri;

-Öbür sorunu da sor! buyurdu.

O; -Şeytanın ateşten yaratıldığını söylersiniz, sonra da ateşle ona azap edilecek dersiniz hiç ateş ateşe azap eder mi? dedi.

Şems-i Tebrîzî;

-Peki öbürünü de sor! buyurdu.

O; -Ahirette herkes hakkını alacak, yaptıklarının cezasını çekecek diyorsunuz. Bırakın insanları canları ne istiyorsa yapsınlar, karışmayın! dedi.

  Bunun üzerine Şems-i Tebrîzî, elindeki kuru kerpici adamın başına vurdu. Soru sormaya gelen felsefeci, derhâl zamanın kadısına gidip, davacı oldu.

Ve;

-Ben, soru sordum, o başıma kerpiç vurdu. dedi.

Şems-i Tebrîzî;

-Ben de sadece cevap verdim. buyurdu.

Kâdı bu işin açıklamasını istedi. Şems-i Tebrîzî şöyle anlattı:

- Efendim, bana Allahü teâlâyı göster de inanayım, dedi. Şimdi bu felsefeci, başının ağrısını göstersin de görelim.

O kimse şaşırarak;

- Ağrıyor ama gösteremem, dedi.

Şems-i Tebrîzî;

- İşte Allahü Teâlâ da vardır, fakat görünmez. Yine bana, “şeytana ateşle nasıl azap edileceğini" sordu. Ben buna toprakla vurdum. Toprak onun başını acıttı. Hâlbuki kendi bedeni de topraktan yaratıldı. Yine bana; “Bırakın herkesin canı ne isterse onu yapsın. Bundan dolayı bir hak olmaz." dedi. Benim canım onun başına kerpici vurmak istedi ve vurdum. Niçin hakkını arıyor? Aramasa ya! Bu dünyada küçük bir mesele için hak aranırsa, o sonsuz olan ahiret hayatında niçin hak aranmasın?" buyurdu.

İnsan ve Din
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık