2

İnsan ve Dİn


  • Oluşturulma Tarihi : 06.04.2015 06:14
  • Güncelleme Tarihi :

Temel ibadetler yapılmadığında kişinin imanı zarar görür mü?

     Ehl-i Sünnet inancına göre, amel imandan cüz değildir. Bu itibarla, dinden olduğu kesinlikle bilinen hükümlerin aslını inkar etmemek şartı ile bir kimsenin dinî hükümlere riayet etmemesi onu din sınırları dışına çıkarmaz. Yani kâfir yapmaz.

     Ancak dinin emir ve yasaklarına uymayan bu kişi günahkâr olur.  İşlediği günahtan dolayı tövbe etmez veya Allah Teala da affetmezse ahirette cezasını çeker.

         Fakat şunu da unutmayalım ki taviz tavizi doğurur misali kişi günah işleye işleye artık günahlara aldırmaz hale gelir. Öyle bir seviyeye gelir ki Allah muhafaza onun için iman olmuş olmamış pek bir anlam ifade etmez. Nitekim sevgili Peygamberimiz bir hadis-i Şeriflerinde şöyle buyurmaktadır. “Kul bir günah işlediği zaman bu işlediği günahtan dolayı kalbine siyah bir leke düşer tövbe derde bundan dolayı pişman olup rucü ederse kalbindeki bu siyah leke silinir gider. Şayet tövbe etmese bu siyah leke zamanla işlenen günahlardan dolayı kalbin her tarafına sirayet eder o zaman da kalp kararır ve katılaşır.”

      Binaenaleyh günah işlemek kişiyi imandan etmiyor diye günahlara karşı vurdumduymaz olmamak gerekir. Bilakis hayatın her alanında ve zamanında günahlardan kaçınmamız gerekir.

Bayanın özel günlerinde dua kitabından dua okuması caiz mi?

      Kadın adetliyken abdeste lüzum kalmadan dua ve istiğfar edebilir. Aynı zamanda tesbihat çekebilir, kelimeyi tevhidi söyleyebilir,  Hz. Peygambere de salâvat getirebilir. Ama dilerse abdest alarak ta bunları yapabilir. Hatta daha da güzel olur. Ancak böyle bir mecburiyet yoktur yani illaki abdest almasına gerek yoktur. Bütün bunları ezberden yapabildiği gibi aynı şekilde dua kitabından da dualar okuması caizdir.

       Ancak kadın adetliyken namaz kılamaz, Kur’an okuyamaz, taşıyamaz, Kabeyi tavaf edemez.

Boşanan Kadının tekrar evlenebilmesi için dinen beklemesi gereken bir süre var mı?

     Boşanan kadın hemen bir başkasıyla evlilik yapamaz. Önce boşandığı kocasından herhangi bir hamilelik durumunun olup olmadığını ispat ve tespit etmesi için üç ay halini bitirmesi gerekir.

     Bu bekleyiş, hem çocuk nesebinin doğru tespiti için gerekli, hem de boşanmış olmanın meydana getirmesi muhtemel psikolojik sarsıntının aşılması için lüzumludur. Aile kurumunu yeniden teşkil ederken gereken saygı ve özenin gösterilmesinin de zaruri bir sonucudur. Bu sebeple İmam-ı Azam Hazretleri:

– Boşanan kadın üç tam (hayızlı) devreyi tamamlayınca, gereken müddeti doldurmuş olur, derken; Şafii Hazretleri de: – Üç tam (temizlik halini) tamamlamasıyla müddetini bitirmiş olur. Ay hali görmeyen yaşlılar ile küçüklerin bekleme müddeti de (üç ay)dır.

 Hamileninki ise çocuğunu doğuruncaya kadardır.  Bir de kocası ölenin beklemesi vardır ki bu da (dört ay on gün) dür. Bu bekleme müddetleri içinde kadınlar yeni bir evlilik arayışı içinde olmadıklarını ifade için süslenmezler, şımarık hareketlerde bulunmazlar. Üzüntülü giyim kuşam içinde görünürler, albenili giyimden uzak kalmaya dikkat ederler. Dışarıdan da onlara, bekleme müddeti bitinceye kadar evlilik teklifi yapılmaz; ihtiyaç duyanlar sadece imada bulunmakla iktifa ederler.

       İslam ayrılmalarda ikinci evlilik için bekleme müddeti koymuş, neslin kime ait olduğu kesinleşinceye kadar yeni bir evliliğe izin vermemiştir. Ta ki ömür boyu sürecek bir şüphecilik, anaları babaları bunalımlara sokmasın.

Günün Ayeti

Dünya hayatı kâfirlere cazip görünür. Bunlar müminler ile alay ederler. Oysa Allah'ın azabından sakınanlar, Kıyamet günü, kâfirlerden üstün konumdadırlar. Allah dilediğine hesapsız olarak rızık verir.

Bakara 212.

Günün Hadisi

mü’min  insanların malları ve canları hususunda kendisine güvendiği kişidir.

(Tirmizi, İman 12)

Günün Sözü

“İnsan konuşacağı şeyden kırk kat fazlasını bilmiyorsa, konuşmamalıdır.”

(Dale Carnegie)

Günün Duası

Allah’ım bugün yaşayacağım her şeyi hakkımda hayırlara vesile eyle.

Bunları biliyor muyuz?

Haşr Nedir?

Bütün canlıların yeniden diriltilerek mahşerde, hesap vermek üzere toplanmasıdır.

Günün Nüktesi

Uşaklık…

İngiliz kralı VIII. Edward İstanbul’a Atatük’ü ziyarete geldiği zaman, Atatürk kendisine bir akşam ziyafeti vermişti. Ziyafetten önce,

-”Bana İngiltere sarayında verilen ziyafetler ne şekilde olur, onu bilen birisini, yahut bir aşçı bulunuz !…dedi.

Ve nihayet bu sofra merasimini bilen bir zattan öğrenerek sofrayı o şekilde düzene koydular… Akşam kral sofraya oturunca kendisini kral sarayında zannederek memnun oldu. Atatürk’e dönerek:

- “Sizi tebrik eder ve teşekkür ederim. Kendimi İngiltere’de zannettim” diyerek memnuniyetini bildirdi. Sofraya hep Türk garsonlar hizmet etmekte idi. Bunlardan bir tanesi heyecanlanarak, elindeki büyük bir tabakla birdenbire yere yuvarlandı. Yemekler de halılara dağıldı.

Misafirler utançlarından kıpkırmızı kesildiler. Fakat Atatürk Kral’a :

- “Bu millete her şeyi öğrettim, fakat uşaklığı öğretemedim!” dedi. Bütün sofradakiler Atatürk’ün bu sözlerine hayran oldular. Atatürk garsona da “vazifene devam et” emrini verdi.

İnsan ve Dİn
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yazarımız Kim ?

Doç. Dr. Zeki Uyanık