Sayfa Yükleniyor...
İbadetlerin vekalet yoluyla yerine getirilmesi caiz mi?
Bedenle yapılan ibadetlerde vekalet geçerli olmayıp, ibadetin bizzat mükellefin kendisi tarafından yerine getirilmesi gerekir. Mesela, mükellef ne kadar hasta olursa olsun, onun yerine başkası namaz kılamaz. Bizzat mükellef, kendisine tanınan ruhsatlar çerçevesinde namazını kılar. Oruç da böyledir.
Mal ile yapılan ibadetlerde ise vekalet geçerlidir. Mesela bir kimse, zekat olarak hesaplayıp ayırdığı meblağı, ikinci bir kişi aracılığı ile fakirlere ulaştırabilir, malının zekatını hesaplayıp fakirlere vermek üzere başkasını vekil tayin edebilir.
Hem beden, hem mal ile yapılan bir ibadet olan hacda ise, bizzat mükellef tarafından yapılmasına engel meşru bir mazeret bulunması halinde vekalet geçerlidir. Mazeret bulunmadığı takdirde ise haccın vekalet yolu ile yapılması geçerli olmaz. Vekalet konusunda farz, vacip ve nafile hac arasında fark yoktur.
Yani bir kimse şartlar oluştuğu takdirde farz olan hac için vekil tayin edebileceği gibi, vacip veya nafile hac için de vekil tayin edebilir.
Kocası ölen kadın dinen ne zaman evlenebilir?
Boşanma, evliliğin feshi ve ölüm gibi bir sebeple evliliğin sona ermesi durumunda kadının yeni bir evlilik yapmadan önce beklemesi gereken süreye dini anlamda iddet denir. Karı koca nikah kıyıldıktan sonra ister zifafa girsin ister girmesin bu süreyi beklemesi lazım.
Çünkü bu iddet, kadının önceki kocasından hamile olup olmadığının anlaşılması içindir. Aynı zamanda ölüm iddetinde kadının ölen kocasına hürmet ve saygı babından belli bir zaman diliminde evlenmeden beklemesi gerekir.
İddet bekleme esas olarak kadının hamile olup olmadığının ortaya çıkması amacına yönelik olmakla birlikte onun sadece bu amaçla sınırlandırılması doğru değildir.
Ölüm iddetinde kadının ölmüş kocasının hatırasına saygı ve yuvaya bağlılık simgesi olarak, boşanma iddetinde ise toplumun kötü zanda bulunmasını engellemeye, dolayısıyla kadının saygınlığının devamını sağlamaya yönelik bir önlem olarak değerlendirmek gerekir.
Ölüm iddeti, kocası ölen kadın hamile ise çocuğunu doğurana kadardır. Şayet hamile değilse beklemesi gereken süre dört ay on gündür.
Buna göre kocası ölen kadın hamile ise doğumdan sonra, hamile değilse dört ay on gün iddetini bekledikten sonra dilerse bir başka kişi ile evlenebilir.
Küs olan iki insanın arasını bulmak için yalan söylemek caiz mi?
Yalan, İslam dinin yasakladığı büyük günahlardan birisidir. Yalanın şakası da ciddisi de yasak ve haramdır. Nitekim sevgili Peygamberimiz bu hususta şöyle buyurmaktadır: Şaka da olsa cidden de olsa söylenen yalan yalandır
Başka hadislerinde ise şöyle buyurmaktadır:
Şaka bile olsa yalan terk edilmedikçe olgun mümin olunmaz
Kul şaka ile de olsa yalanı, doğru bile de olsa mücadele ve münakaşayı terk etmedikçe, tam inanmış bir mümin olamaz.
İnsanları güldürmek için yalan söyleyen kimselerin vay haline
Yine bir başka hadiste efendimiz şöyle buyururlar: insanları güldürmek için yalan söyleyen kişiye yazıklar olsun, yazıklar olsun, yazıklar olsun
Bu hadislerden hareketle şaka ile de olsa yalan söylemek caiz değildir. Yalan ancak şu üç yerde söylenebilir.
1-Karı kocanın arasını düzeltmek
2-Arası bozulan iki kişinin arasını düzeltmek için
3- Savaşta düşmanı mağlup edebilmek için.
Buna göre küs olan iki insanın arasını düzeltmek ve onları barıştırmak için yalan söylemekte bir sakınca yoktur. Ancak imkan varsa yalan söylemeden barıştırmak daha evladır.
Günün Ayeti
Hayatı olan her şeyi sudan yarattık. Hâlâ inanmıyorlar mı? (Enbiya/30)
Günün Hadisi
Bir adam Allahın rızasını umarak ailesinin geçimini sağlarsa, harcadıkları onun için birer sadaka olur. Buhârî, Îmân 41
Günün Sözü
Bütün cihanı araştırdım, güzel ahlaktan daha üstün bir liyakat bulamadım.
Mevlana
Günün Duası
Allahım insanlara ve bütün varlıklara karşı şefkatli ve merhametli olmayı bana nasip et.
Bunları biliyor muyuz?
Musibet Nedir?
Başa gelen felâket, belâ, afet, sıkıntı, ceza gibi olaylar için kullanılan bir terimdir.
Günün Nüktesi
Bizi aldatan bizden değildir
Hz. Peygamber bir gün pazarda bir buğday sergisine uğradı. Elini buğday yığınının içine daldırdı, parmakları ıslandı. Bunun üzerine satıcıya:
Ey zâhîreci! Bu ıslaklık nedir? buyurdu.
Adam:
Ey Allahın Resûlü! Yağmur ıslattı, dedi.
Resûl-i Ekrem:
İnsanların görüp aldanmaması için o ıslak kısmı ekinin üstüne çıkarsaydın ya!
Kim bizi aldatırsa, bizden değildir buyurdu.
Müslim, Îmân 164