Sayfa Yükleniyor...
Yatak odasında kur´an bulundurmada bir sakınca var mı?
Kurân-ı Kerîmi yatak odamızda bulundurulabileceğimiz gibi evin diğer yerlerinde de bulundurabiliriz. Yeter ki Kuran-ı Kerim, hürmetsizlik mânâsına gelen bir seviyede bırakılmış olmasın.
Nitekim göğüs hizasından yukarı yerde bulunan Kurân hürmet makamında bulundurulmuş olacağından ona karşı ayak uzatıp yatmak günah olmaz. Uygun olmayan göğüs hizasından aşağı yerde bırakılması halidir. Ayrıca evin üst katında insan bulunması, alt katında Kurân bulundurulmasına da engel olmaz.
Şüphesiz Kurân-ı Kerîm bizim yüce kitabımız, mukaddes değerimizdir. Ona karşı ne kadar hürmette bulunup, saygılı olsak azdır. Öyle ki ecdadımız Kurânın bir çanta içinde asılı bulunduğu odada ayakta beklemiş, hürmet ve tazimde örnek olmuştur. Bizler öyle ecdadın devamı olduğumuzu benzeri bir hürmet ve saygıyla ispat etmemiz gerekir.
İntihar eden kimseye dua etmek caiz mi?
İnsan küfre götürmeyen günahları işlemedikçe dinden çıkıp kafir olmaz. Yani kişi tasvip etmediğimiz halde namaz kılmamakla, oruç tutmamakla veya içki içmekle kafir olmaz. Çünkü İslama göre Müslüman günah işlemekle imandan çıkmaz.
Günahkar ama imanla ölen bir kimseyi Allah dilerse affeder dilerse cehennemde cezasını doldurduktan sonra cenneti lütfeder.
İntihar eden kimse de kafir olmadığından ama büyük günah işlediğinden Allah isterse onu affeder direk cennetine alır dilerse cehennemde cezasını çektirir daha sonra cennetine koyar.
Durum bu olunca cana kıymak büyük günahlardan bir günah ve küfürden de sonraki en büyük günah olduğundan canına kıyan kimsenin affedilmesi için bolca dua edilmeli, ruhuna hayırlar yapılmalı, sadakalar vermeli ki yapılan bu hayırlar hem amel defterine işlensin hem de Allahın affına vesile olsun.
Buna göre intihar eden kimseye dua etmekte bir sakınca yoktur. Sakınca olmadığı gibi canına kıydığı için çok duaya ve hayra ihtiyacı olduğundan ona bolca dua edilmelidir.
Boşanmanın şakası olur mu?
İslam fıkhına göre, bazı değerlerin şakası olmaz. Nikah, boşama, Ridde... gibi. Nitekim Hazret-i Peygamber bir hadisi şeriflerinde mealen şöyle buyurmaktadır. "Üç şeyin ciddisi de ciddidir. Şakası da ciddidir. Nikah, talak ve dinden dönme.
Bu ve benzeri nassları dikkate alan İslam bilginleri şakayla da olsa nikahlanmak, boşanmak veya İslamdan dönmek cümlelerini söyleyen kimsenin üç durumu da geçerli olacağını söylemişler. Buna göre kişi şaka ile de olsa hanımını boşarsa, boşanma geçerli olur. Öyleyse bu değerlerle asla şaka yapmamamız lazım.
Bir eşyanın kırılması hayra ya da uğursuzluğa işaret eder mi?
Bu deyim halk arasında dolaşan batıl ve hurafe olan inançlardan birisidir. Bardak, camın ya da bir başka eşyanın kırılması ne bir hayra ne de bir uğursuzluğa işaret etmez. Bu tarz inanışlar tamamen halk arasında dolaşan hurafelerdir inanmamak gerekir.
Günün Ayeti
"Yeryüzünde bozgunculuk yapıp dirlik düzenlik vermeyen bozguncuların emrine uymayın."
Günün Hadisi
Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar.
Günün Sözü
Üç şey vardır ki, insanoğlunun yüceliğini gösterir. Musibetten şikâyetçi olmamak, ağrıdan dolayı sızlanmamak ve diliyle kendini övmemek.
(Ebu Derda)
Günün Duası
Ya rabbi bugün bana cenneti kazandıracak bir hayır nasip eyle.
Bunları biliyor muyuz?
İtikat nedir?
İslamın kesin nassla sabit olan hükümlerine, şüphe götürmez bir şekilde inanmaya ve Allahın hükmüne ve iradesine teslimiyete verilen isimdir.
Günün Nüktesi
Cahiliye Dönemide Kız Çocukları
Bir gün bir sahabi, Allah Resûlü'nün huzuruna gelerek cahiliyeye ait bu canavarlığı şöyle dile getirmişti: "Yâ Resûlallah! Biz cahiliye devrinde kız çocuklarımızı diri diri gömerdik. Benim de bir kız çocuğum vardı. Annesine, 'Bunu giydir, dayısına götüreceğim.' dedim.
(Kadın bunun ne demek olduğunu bilirdi. Ciğerpâresi, evlâdı biraz sonra bir kuyuya atılacak ve orada çırpına çırpına can verecekti. Ne var ki, kadının böyle bir canavarlığın önüne geçme hak ve salâhiyeti yoktu. Yapabileceği tek şey, için için ağlayıp gözyaşı dökmekti.)
Hanımım dediğimi yaptı. Çocuk hakikaten dayısına gideceğini zannediyor ve cıvıl cıvıl koşuşuyordu. Elinden tutup daha önce kazdığım bir kuyunun yanına getirdim. Ona kuyuya bakmasını söyledim. O tam kuyuya bakayım derken, sırtına bir tekme vurdum ve onu kuyuya yuvarladım. Fakat her nasılsa, eliyle kuyunun ağzına tutundu. Bir taraftan çırpınıyor, diğer taraftan da: 'Babacığım üzerin tozlandı.' deyip elbisemi silmeye çalışıyordu. Buna rağmen bir tekme daha vurdum ve onu diri diri toprağa gömdüm."
Adam bunu anlatırken Allah Resûlü ve yanındakiler hıçkıra hıçkıra ağlıyorlardı. Orada oturanlardan birisi: "Be adam, Resûlullah'ı hüzün içinde bıraktın!" deyince, Efendimiz, adama: "Bir daha anlat!" dedi. Adam hâdiseyi bir kere daha anlattı.
Hz. Peygamberin gözlerinden süzülen yaşlar mübarek sakalından aşağıya akıyordu.
Allah Resûlü hâdiseyi tekrar ettirmekle sanki şunu anlatmak istiyordu: "İşte siz İslâm'dan evvel böyleydiniz. Tekrar tekrar anlattırdım ki, İslâm'ın size kazandırdığı insanlığı bir kere daha hatırlamış olasınız!"