Sayfa Yükleniyor...
Ölen kimsenin ödeyeceği haklar varsa bu haklar nasıl ödenir?
Dinen insanın borcu ikiye ayrılmaktadır. Allaha karşı borçlar, kullara karşı olan borçlar. Bir kimse, üzerinde mesela oruç borcu olduğu halde vefat etmişse bu onun için Allaha karşı bir borçtur. Kişi hayattayken bu oruçlarını tutmaktan aciz kalmış ise, orucunun borcunu fidye vererek ödemelidir. Ödeyememiş ise o zaman mirasından ödemeleri için mirasçılarına vasiyet etmelidir.
Aynı şekilde zekat, keffaret gibi borçları için de vasiyet ederse varisleri bunu bıraktığı mirasın üçte birinden yerine getirmek zorundadırlar. Vasiyet etmemesi halinde ise varisler dilerlerse onun borcunu ödeyebilirler.
Borç Allaha karşı değil de kullara karşı ise o zaman bu borcu kişi ya ödemeli ya da helalık almalıdır. Zira dinimizde insanların kul haklarına saygılı olunması emredilmiş; kul hakkı ihlalinin, hakkı ihlal edilen affetmedikçe, kimse tarafından affedilemeyeceği belirtilmiştir. Nitekim Veda Hutbesinde efendimiz: Ey insanlar! Sizin canlarınız, mallarınız ırz ve namuslarınız, rabbinize kavuşuncaya kadar birbirinize haramdır (dokunulmazdır. ) (Buhari, Hac, 132) buyurmuştur.
Bu yüzden ölen kişinin borçları varsa, techiz ve tekfinden sonra kalan malının tamamından borçları ödenir. Kalan miras borçların tamamını ödemeye yetmiyorsa, bu terikenin tamamı borçlar oranında alacaklılara bölüştürülür.
Herhangi bir yerde kesmek üzere adak adayan kimse bu adağını başka bir yerde kesebilir mi?
Adak, kişinin bir ibadeti yapacağına dair Allah'a söz vererek üzerine borç kılması anlamına geldiğinden, bu borçtan kurtulması için adağını yerine getirmesi gerekir. Bundan dolayı kurban keseceğine dair adakta bulunan kişi, ancak kurban kesmek suretiyle adağını yerine getirmiş olur.
Ancak adağı adadığı yerde kesmek zorunda değildir. Yani adakta yer bağlayıcı değildir. İster bu adağını söylediği yerde keser, isterse evinde, dilerse başka bir yerde keser hepsi de caiz ve geçerlidir. Ancak illaki mutmain olmak istiyorsa adadığı yerde keser.
Çocukların üzerine yapılan yemin dinen yemin sayılır mı?
Allahtan başkası adına yemin edilmesi doğru değildir. Yemin ancak vallahi, billahi, tallahi, lafızları ile olur. Çocuklarımın ölüsünü öpeyim lafzı ise yemin lafızları ile söylenmediği için yemin yerine geçmez.
Böyle bir söz yemin sayılmadı gibi aynı zamanda doğru ve güzel bir söz de değildir. Böyle sözler ve yeminler Allah Resulü tarafından yasaklanmıştır. Nitekim buna benzer bir yemin etme olayında peygamberimiz sahabeleri uyarmış ve şöyle buyurmuştur: Allah Teâlâ, babanızı zikrederek yemin etmenizi yasaklamıştır. Öyleyse kim yemin edecekse ya Allaha yemin etsin veya sussun.(Buhârî, Eymân 4).
Bu sözler yemin sayılmadığı için herhangi bir keffaret vermek de gerekmez.
Baba hayattayken evladına verdiği mal babanın vefatından sonra mirasa dahil edilir mi?
Vefat eden kimse daha hayattayken birilerine bir malını hibe etmişse ve bu mal teslim alınmışsa artık o mal vefat eden kişinin malı olmaktan çıkmıştır.
Böyle olunca da bu kimse vefat ettiğinde hibe ettiği bu mal onun mirasına dahil edilmez.
Yani baba hayattayken bir evladına ya da bir başkasına bir mal vermiş ise ve bu mal teslim alınmış ise artık bu mal kalacak olan mirasa dahil olmaz.
Günün Ayeti
Haberiniz olsun ki, biz her şeyi bir kadere göre yarattık.
Günün Hadisi
Akşama erdin mi, sabahı bekleme, sabaha erdin mi akşamı bekleme.
Buhârî, Rikak 2
Günün Sözü
En insani davranış, bir insanın utanılacak duruma düşmesini önlemektir
NIETZSCHE
Günün Duası
Ya rabbi bugün beni ve ailemi bela ve musibet ile imtihan etme.
Bunları biliyor muyuz?
Sırat Köprüsü Nedir?
Yol manasına gelen sırat, cehennem üzerinde bulunan bir yol veya köprüdür. Müminler cennete bu yoldan geçerek ulaşacaklardır.
Günün Nüktesi
İnsanı felakete sürükleyen yedi büyük günah
Ebu Hureyre radıyallahu anh rivayet ediyor:
Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:
İnsanı felakete sürükleyen yedi büyük günahtan kaçının, buyurdu. Sahâbîler:
Ey Allahın Rasulü, bunlar nelerdir? diye sordular. Peygamberimiz de:
Allaha ortak koşmak, sihir yapmak, Allahın haram kıldığı bir canı haksız yere öldürmek, faiz yemek, yetim malı yemek, (Allah yolunda yapılan) savaştan kaçmak, (kötülüğü gönüllerinden dahi geçirmeyen, günahtan) habersiz namuslu kadınlara zina iftirasında bulunmak, buyurdu.
Buhârî, Vasâyâ 23